GECİKMİŞ VE YETERSİZ 12 EYLÜL LİTERATÜRÜ :
Hani atölyelerde ve devlet dairelerinde bazen araç gereçlerin zaten çok yıpratılmalarına rağmen; angarya iş, uğraşı ağır gelir, yada çok
sıkıntı basar ve ara verilmesi için mühendislerden veya müdürlerden gizlice hep bir iş kazası yapmaları beklenirdi, kaza sonrası bazen çay içilir yada o günler paydos olarak evde tatil halinde geçirilirdi ! 12 eylülün darbe günü olarak seçilmesi, okulların öğrencilere işkence olarak erken başlaması düşüncesindeki bir emekli öğretmene ait olmalı.
Daha önceden okul gezilerini kaçırarak eşdeğerlilikle 12 eylül öncesi okullardan atılan öğrencilerin büyük kalabalıklar oluşturdukları, çok ders çalışanların havasızlıktan yürüyüşlere katılamadıkları tahmin edilebilir, askerlikleri gelenlerin hep kaçtıkları, nişanlı taklidi yapanların bazılarının derslerinin iyi gittiği, bir yıl gibi bir sürede hapislerde biraz ders çalışıp askerlik yapmış sayılmaları konusunda emekli, yaşlı bayan hocaların anaç tutumlarından destek bekledikleri sanılabilir. Sonradan başbakan yardımcıları da olan o korkunç, kısa boylu , saf, cahil, yumuşak görünümlü savunma bakanlarınızı kimlerin seçtirildiklerini hepiniz artık tahmin etmişsinizdir.
Öğrenci olaylarına katıldıkları için vatandaşlıktan çıkarılmak, gıyaben yargılanıp sürgüne gönderilmek de normalde pahalı olan yurtdışı turizmi olarak bir Avrupa ülkesinde işsiz veya köylü olarak yaşamak için yeterli, geçerli birer bahane sayılıyordu hatta bazı iktidar değişikliklerinde en azından kariyer yerine bile geçiyordu.
Bazen Vecdi Sayar, Fatih Özgüvenlere de iyice söyleyemediğim, aktüel sinema filmi yönetmeni olarak "yönetmen yokluğunda artık bazı hapisten kaçan fotoğrafçıların yönetmen olarak sayılması gereği" düşüncemde olduğu gibi çelişkin halin ifadesine gülünebilir. 12 Eylül faciası; birçok sinema filmi seyircisi başından hiçbir olay geçmemiş ve macera yaşamamış olduğu için utanç içinde iken; ve çevreleri eti burçak maka büsküvitleri kutularla yemekten bıkmış iken; büyük ihtimalle aynen bu paragrafta açıkladığım cümlelerimle uyarmış olmama rağmen; önceden tahmin ederek birkaç hikaye ve makale kitabıyla önceden önerileriyle de önleyebilir halde olmuş olan "Burçak Evren"lerin lüzumsuz işlerle koşuşturması nedeni ile geç oluşmuş bir dönem edebiyatı !
Artık 2000 yılından sonra durum, eleştirmen yayıncı Ömer Türkeş"lerin doğum günlerini 27 mayıs 1960 olarak ilan etmelerinde kimselerin yadırgayamayacağı bir halde.
Ayrıca uzun süreç sonrasında Üniversite arkadaşlarımdan yarısı biraz saygın birer beyefendi veya hanım hatta hiç yoktan oturdukları yerlerden paralar kazanan reklamcılar, TV müdürleri , üniversite profesörleri olsaydı bu yazıyı yazmazdım, neyse !
google.com/+değeriskender

37%
63%