Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Başka romanları da olmalı



Vasat
Toplam oy: 1148
Erich Maria Remarque
Everest Yayınları
Savaş karşıtı bir klasik olarak kabul edilen Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ta, on dokuz yaşındaki bir çocuğun gözünden izleriz yaşananları; I. Dünya Savaşı’nı.

Erich Maria Remarque ismini, Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanından ayrı düşünmek olanaksız gibi. Yazarın bu ilk romanı, yayımlanmasından kısa bir süre sonra bile milyonluk satış rakamına ulaşmış ve devamında hemen hemen tüm dünya dillerine çevrilmiş. Dolayısıyla Remarque’a da dünya çapında bir ün kazandırmış durumda.

 

 

Savaş karşıtı bir klasik olarak kabul edilen Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ta, on dokuz yaşındaki bir çocuğun gözünden izleriz yaşananları; I. Dünya Savaşı’nı. Paul de, bir anda, diğer sınıf arkadaşlarıyla birlikte askere çağırılıp savaş alanına gönderilmiştir. Aslında tıpkı, Erich Maria Remarque gibi... Remarque da on sekiz yaşındayken askere alınır ve I. Dünya Savaşı’nda batı cephesine gönderilir. Fakat 1917 Temmuz’unda ağır yara alınca hastaneye kaldırılır ve tam da taburcu edildiği dönemde ateşkes ilan edilir; yani savaş boyunca cephe hastanesinde tedavi görür. Bir başka deyişle, yazacak bol bol zaman elde etmiştir. Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, kısaca, yazarın bu deneyimin, gözlemlerinin ürünüdür.

 

 

 

 

 

 

 

Cephede ‘büyümüş’ çocuklar

 

 

Everest Yayınları, Burhan Arpad’ın Remarque çevirilerini yeniden yayımlamaya başladı. Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’un ilk sayfalarında 'Erich Maria Remarque’ın Hayat Hikayesi ve Edebi Kişiliği'nden de bahsediyor Arpad; Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’un etkinliğini şu şekilde dile getirmiş: “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’un yayınlanmasından bu yana yarım yüzyıla yakın bir zaman geçti. Bu roman savaşa ve militarizme karşı edebiyatın klasik eseri olarak Alman ve dünya edebiyatı kitaplığına girdi. Hatta en baştaki eseri oldu. Sonraki romanları üzerinde ne kadar konuşulursa konuşulsun, Remarque adını ölümsüzleştirmeye Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanı tek başına yetecektir.” Gerçekten de Arpad’ın belirttiği kadar etkileyicidir bu roman; bir yandan da kayıtsız kalınamayacak bu kalemin başka romanları da olmalı diye düşündürecek niteliktedir. İşte Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’un devamı niteliğinde olan Dönüş Yolu, buna iyi bir örnek...

 

 

Dönüş Yolu, bir devam romanı; ama bu esere Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’la eşine az rastlanır bir ün kazanmış olan Remarque’ın, bu şöhreti devam ettirme çabası olarak yaklaşmak mümkün değil. Üstelik, hikayenin temeline daha derin bir ‘sarsıntı’yı yerleştirmiştir yazar. Adından da anlaşılacağı gibi cepheden evlerine dönen askerlerin eski hayatlarını yeniden kurma ya da kurulmuş olan hayatlara uyum sağlama çabalarını okuyoruz Dönüş Yolu’nda. Cephede ‘büyümüş’ bu çocuklar, hiç de umdukları gibi karşılanmazlar; savaş sonrası hayatla uyuşmazlığa düşerek bunalıma girerler. Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ta da sezdirmiştir bunu Remarque; izne gelen Paul’e sivil giysileri ‘dar’ gelir örneğin, tuhaf görünür… Dönüş Yolu’nda da sivilliği bir türlü ‘giyinemez’ o bir grup asker, oradan oraya savrulurlar. Bütün bunlara rağmen, yine de, bir umut ışığı yakmaktan geri durmaz Remarque…

 

 

Everest Yayınları birbirine sıkı sıkıya bağlı bu iki kitabı eşzamanlı olarak yayımladı. Anlaşıldığı kadarıyla Arpad’ın çevirdiği diğer dört Remarque romanı da, ilerleyen günlerde yeniden yayımlanacak. Darısı, Arpad tarafından olmasa da, daha önce de Türkçeye çevrilmiş diğer Remarque romanlarına...

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.