Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Bilimkurgunun Kıraç Yolları



Zayıf
Toplam oy: 162
Bilimkurguyu göz ucuyla izleyen ancak önyargılarından kurtulamayan okurun takip etmesi gereken yol, türün en anlaşılabilir alt başlıklarından ilgi duyduklarına doğru, kendini zorlamayacak kitaplar seçerek işe başlamasıdır.

NİHAN SARI

 

Kaynağını “gerçek”ten alan ve geleceği kurgulayan bilimkurgu edebiyatı dünyaya, topluma, zihnimizin sıradan işleyişine, düşünme yöntemlerimize, bakış açımıza uyarıcı, zihin açıcı alanlar açar. Ve en önemlisi de gerçekleşebilirliği yüksek fikirleriyle yeni, daha önce keşfedemediğimiz alanlara adım atmamızı sağlar. Kazdıkça derinleşen bu şaşırtıcı yolculukta farklı olasılıklara, alternatif evrenlere, karadeliklere, varoluşçuluğa, günümüz dünyasının tuhaflıklarına, değme filozoflara taş çıkartan robotlara, modernizmin sıkıntılarına dair benzersiz bir deneyim okuyucuyu beklemektedir.

Dünya genelinde gayet verimli olan, yeni fikirlerin rahatça büyüyüp budaklandığı, üzerinde çekinmeden defalarca yüründüğü, zihin açıcı ufuklara uzanan bilimkurgu yollarının, ülkemizde kıraç bırakılmasının belirgin nedeninin ilk anda anlayamadığımız, önyargıyla yaklaştığımız, bir anlamda bize yabancı fikirlerin tohumlarının ekildiği yollar olması aşikâr. İşte bahsi geçen yolları yürümeye gönül vermiş, yeni fikirler üretmeye, fikirlerini tutarlı hayal gücü, sağlam, katmanlı, eksiksiz bir kurguyla ortaya koyarak, sakince salınan nöronlarımızı ateşleyen yazarlar, bizlerin dünyasında alışılmışın dışında bir sarsıntı yaratabilirler. Dünyaya, topluma, zihnimizin sıradan işleyişine, düşünme yöntemlerimize, bakış açımıza uyarıcı, zihin açıcı ve en önemlisi de gerçekleşebilirliği yüksek fikirleriyle yeni, daha önce keşfedemediğimiz alanlara adım atmamızı sağlayabilirler.
Peki, bu edebi tür neden önemlidir ve neden okunmalıdır? Bilimkurgu edebiyatı insan ırkının teknolojik alanda ne kadar ileri gidebileceğini gösteren önemli işaretlerden biridir. Bize, olanı ve olabilecekleri gösterir. Önümüze onlarca olasılık koyar. İnsanoğlunun hayalleri arasında ilk sıralarda yer alan Ay’a ulaşma çabası türün ilk örneklerinin çıkmasına sebep olmuştur. Alman matematikçi, astronom ve gök bilimci Johannes Kepler’in bilim, hayal gücü ve kurguyu birleştirerek kaleme aldığı Somnium, Cyrano de Bergerac’ın yine bir Ay seyahatini konu edinen Ay’da Gezi isimli yapıtı ve pek çoğumuzun aşina olduğu, Jules Verne tarafından yazılan Ay’a Yolculuk, insanoğlunun bitmez tükenmez merakının bilim ve hayal gücüyle harmanlanarak, yazdıklarından yüzlerce yıl sonra gerçekleşen Ay yolculuğunun nasıl da adım adım yaklaştığını gösterir bize. Bilimsel çalışmaları ve geleceği hayal etme dürtüleri sayesinde bizlere olacakları haber veren bilimkurgu yazarları arasında Kepler, Verne dışında günümüze daha yakın yazarların başında, gelecek öngörüsü konusunda şaşırtıcı ölçüde başarılı olan Arthur C. Clarke, Isaac Asimov, Robert A. Heinlein kitaplarıyla geleceği bizlere haber verdiler.
Önyargılı okura başlangıç rotası
Geleceği kurgulamasının yanında, bilimkurgu, alternatif evrenler, mümkün olasılıklar, siyaset, felsefi yansımalar, bilgisayarlar, toplumsal konular, psikoloji, biyoloji, farklı dünyalar, yıldızlar, yeni koloniler, robotlar, otomasyon, gen, uzaylılar, gezegenler, karadelikler, hiperuzay, ışık hızında yolculuk, nanoteknoloji, farklı politik ve sosyal sistemler gibi konuları da kendine kaynak edinmiştir. Fantastik ve gotik edebiyatın aksine kaynağını “gerçek”ten almasına rağmen bazı istisnai durumlarda, bahsi geçen iki edebi türle birleştirilerek kullanıldığı da olmuştur.
Bilimkurguyu göz ucuyla izleyen ancak önyargılarından kurtulamayan okurun takip etmesi gereken yol, türün en anlaşılabilir alt başlıklarından ilgi duyduklarına doğru, kendini zorlamayacak kitaplar seçerek işe başlamasıdır. Bu sayede türün emsalsiz, eğlenceli ve heyecan verici ortamına adım atan okur, kendisini yaşadığı zamanda henüz gerçekleşmeyen ilham verici ortamlarda bulacaktır. Günümüzden altı yüz sene önce yaşayan, uzak mesafeleri aylar, yıllar boyunca bir binek hayvanının sırtında aşmak zorunda kalan bir gezginin, uçakla tanışabilmesinin ne denli imkânsız ve bir o kadar da mümkün olabileceğini bilmemiz durumu kavrayabilmemize katkı sağlayacak, güzel bir örnektir.
Bilimkurgu edebiyatının ilk örnekleri günümüzde kolay okunan eserler arasındadır. Bazıları günümüzden oldukça eskiye dayanır. Bu yüzden zaman nehrinde geçmişten günümüze doğru ilerleyerek yaşadığımız yüzyıla en yakın örneklerle başlamak, günümüz bilimkurgu edebiyatının yapısını ve mantığını anlamak adına uygun olacaktır.
Karel Capek’den Ursula K. LeGuin’e türün serüveni
1800’lü yılların sonunda yaşamış Çek yazar Karel Capek robot kavramını ve Çekçede “gönülsüz işçi” anlamına gelen robot kelimesini ortaya atan ilk yazardır. Türün öncülerinden sayılan eseri R.U.R - Rossum’s Universal Robots bin dokuz yüzlü yılların başında Türkçeye kazandırılmıştır. Aslında bir tiyatro oyunudur ve “insan makinesinin” her an bozulabileceğini, bu nedenle insan gövdesi örnek alınarak üretilen metal bedenlerin ağır işleri daha iyi ve kısa sürede yapabileceğini, robotların da tıpkı insanlar gibi duygularının ve haklarının olup olmadığının sorgulandığı, günün birinde dünyayı ele geçirebilecekleri endişesinin işlendiği, insanın çalışmak yerine ruhunu besleyecek işlerle uğraşabileceği ve kaçınılmaz son olarak robotların insanlara karşı birleşerek ayaklanmalarının konu edildiği R.U.R mizahi ve eğlenceli yanlarıyla da bilimkurgu edebiyatının kolay okunacak eserlerinden biridir.
Gen dizimindeki hasar, bozuk biyolojik evrim, mutasyon konularını ele alan, okuması keyifli ve okuru bilimkurgu edebiyatına ısındıran eserlerden biri de yine bin sekiz yüzlü yılların sonunda R. Louis Stevenson’un kaleme aldığı Dr. Jeckyll ve Bay Hyde’dır. Biyoloji biliminin yanı sıra psikoloji bilimini de romanında altyapı olarak kullanan yazar, bilincin ve bilinçaltının insana oynadığı oyunları zamanının çok ilerisinde bir ustalıkla işlemiş, böylece bir klinik psikoloji vakası olan roman kahramanı gönüllerimize yerleşmiştir.
Eserleri çoğunlukla bilimkurgu kategorisinde konumlandırılan Jules Verne’in romanları da türü ilk kez okuyacaklar için vakit geçirilmeden girilecek bilimkurgu evrenleri arasında yerini almalıdır. Yazar, yüksek hayal gücü, maceraya ve bilimsel gelişmelere olan bitmez tükenmez ilgisi nedeniyle bilimkurgu alanında okuması keyifli eserler vermiştir. Bilime, teknolojiye olan aşırı merakı sayesinde kitaplarında da konusunu ettiği pek çok icat, ölümünden yıllar sonra insanoğlu tarafından gerçeğe dönüştürüldü. Verne, bilimkurgu çatısı altında yer alan eserlerinin çoğu için uzun araştırma saatleri harcadı. Seksen Günde Devr-i Âlem, Dünya’nın Merkezine Yolculuk, Denizler Altında 20.000 Fersah, Meteor Avı, Ay’a Yolculuk gibi eserleri tür için iyi birer seçenek olacağı gibi gotik edebiyata da dâhil edebileceğimiz eserlere de imza attı.


Wells’in zaman makineleri
Edebiyatın pek çok dalında eser vermiş biri olarak H. G. Wells de tıpkı Jules Verne gibi teknolojik ve bilimsel gelişmelere ilgi duymuş, takip etmiş ve bu gelişmeleri hayal gücüyle birleştirerek teknolojinin toplumda ne gibi etkileri olacağı üzerine kafa yormuştur. Dünyalar Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Monreau’nun Adası, Zaman Makinesi gibi romanları bilimkurgu edebiyatına henüz adım atacak okurlar için okunması kolay, zevkli, anlaşılır eserlerdir. Wells, bahsi geçen eserleri yazarken ve günümüzde bilimkurgu edebiyatının babası sayılırken, yazdıklarının türün dikkat çekici eserleri arasına gireceğini tahmin etmemiştir. Sayısı oldukça fazla olan eserlerinde bazı bilimkurgu yazarlarının aksine teknoloji ve bilimi kuramsal düşünce seviyesinde kullanır. Bu da bilimkurgu okumaya başlayacaklar için, eserin zorlayıcı olmaması adına, aslında bir avantajdır. Yazarın eserlerinin hatlarını genel olarak çizecek olursak toplumsal modeller ve olasılık evrenleri üzerinde durduğunu söylemeliyiz. Türe temkinli yaklaşanların Wells’in ütopik evrenleriyle keyif alacakları okuma zamanları geçirecekleri kuşkusuz.
Kendisi kabul etmese de kitapları edebiyat çevreleri tarafından bilimkurgu evreninin içinde kabul edilen ve yeni başlayanlar için okunması uygun yazarlardan biri de yakın zamanda kaybettiğimiz Ray Bradbury’dir. Bu aralar bilim dünyasının, bilimkurgu yazarlarının ve insanlık tarihinin gündeminde ilk sıralarda yer alan Mars’ta yeni bir yaşam kurma adımlarının seslerini herkesten önce Bradbury’nin kitaplarından duyduğumuzu söyleyebiliriz. Mars’ta yaşamla ilgili eserleri bilimkurgunun şiirsel, naif örnekleri arasındadır. Mars Yıllıkları, Güneşin Altın Elmaları isimli kitaplarında yer alan Mars ve uzay yolculuğu öykülerinden aslında teknolojiyi sevmediğini ve bu özelliğinin bilimkurguyla ilgili yazdığı öykülerine insan ruhunu besleyen, keyifle okunan şiirselliği katışını görmemiz mümkündür. Bradbury’nin eserleri arasında Fahrenheit 451, Karahindiba Şarabı, Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana, Resimli Adam, Sonbahar Ülkesi sizi bilimkurgunun kolayca yol alabileceğiniz labirentlerinde güzel bir yolculuğa çıkaracaktır.
Bilimkurgunun bilge kadını Ursula
Bilimkurguya ısınmaya başladığımıza göre seviyeyi türün biraz daha ağır kitaplarına çıkarabiliriz ve aklımıza ilk olarak gelmiş geçmiş en sağlam, en bilge kadın bilimkurgu yazarı Ursula K. LeGuin gelir. Yazar bilimkurguya katkısını uzay maceraları, teknolojik gelişmeler alanında değil, babasının mesleği ve kadın hareketinin temel taşlarından biri olması sebebiyle politika, psikoloji, insanbilim ve toplumbilim alanında vermiştir. Kadın haklarının, insan haklarının savunucusu olan Guin’in en sağlam eseri Mülksüzler’dir. Romanı okurken bir başyapıtla karşı karşıya olduğunuzu hemen anlarsınız. Mülksüzler politik bir bilimkurgudur ve bildiğimiz düzeni, aşina olduğumuz yönleriyle alıp yepyeni bir düzenle karşılaştırır. Bunu sağlam bir zemine çakılmış, sarsılmaz bir şiirsellikle yapar. Urras’ı ve Annares’i yan yana koyar ve kararı size bırakır. Mülksüzler size başa çıkmakta güçlük çektiğiniz bir yükü kolayca nasıl taşıyacağınızı anlatan politik, felsefik, nadir rastlayacağınız bir ustalık ürünüdür. Urras ve Annares bize Dünya’yı ve Ay’ı anımsatır. Özellikle de bu aralar Ay’a insan yerleşkesi kurulma planlarının iyiden iyiye gerçek olmaya başlamasıyla... Yazarın diğer romanları Yerdeniz Serisi, İçdeniz Balıkçısı, Yanılsamalar Kenti, Karanlığın Sol Eli öncelik vererek okuyabileceklerinizin arasında.
Kurt Vonnegut’un acı kahkahası
Otomatik Piyano bilimkurgu türüne en yakın eseridir. Kolay işgücü sağlamak amacıyla üretilen robotların gittikçe Dünya’ya yayılmasını anlatan, yazarın sivri ve eğlenceli dilinden fazlasıyla nasibini almış bu eser ilerlemenin her zaman iyi olup olmadığını sorgulamakta. Vonnegut kitaplarının en önemli özelliği yazarın muhalif yönünü sivri, esprili, sizi içten güldürecek yazım tekniğiyle yapıyor olmasıdır ki bu da gün içinde komik bir arkadaşınızın sizi kahkahalara boğarken aslında nasıl da acı gerçeklerden bahsettiğinin ustaca bir yansımasıdır. Diğer romanları Titan’ın Sirenleri, Kedi Beşiği, Mezbaha No.5, Galapagos, Şampiyonların Kahvaltısı öncelikle okunması gereken eserleridir. İnsan ırkının utanç verici yönlerini, basit kurnazlığını, bilinçsiz saflığını, Dünya üzerinde yarattığı kaosun anlamsızlığını Vonnegut kadar iyi tahlil ederek, acı acı dalga geçen bir yazar daha göremezsiniz.
Orson Scott Card, bilimkurgunun yollarını farklı patikalardan takip eder. Bu sebeple kitapları okuru çabucak cezbeder. Dünya politikasını yakından takip eden, sağlam politik yorumlarıyla insanı şaşırtan yazarın Ender isimli bir çocuğun sürükleyici, sorumluluk dolu hikayesini anlattığı Ender Serisi altı kitaptan oluşur. Sırasıyla Ender’in Oyunu, Ölülerin Sözcüsü, Soykırım, Aklın Çocukları, Savaş Okulunda Yılbaşı, Ender Sürgünde isimli bu seri bilimkurgu edebiyatına adım atacak okur için heyecan verici bir deneyim olacaktır. Baş karakter Ender’in askeri dehasının yanında vicdani kararlarda doğru adımı atabilecek duyguya sahip olması serinin dikkat çeken noktasıdır. Kimileri on bir yaşındaki bir çocuğun asker olmasını saçma bulsa da kitabın geçtiği zaman, ilk etapta savaşın nasıl kazanıldığının ortaya çıkması çocuğun yaşını daha kabul edilebilir bir hale getirir. Yazarın titizlikle seçip derlediği, güçlü bilimkurgu yazarlarına ait öykülerden oluşan Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri kitabı da türün ülkemizde fazla duyulmamış bilimkurgu yazarlarını ve öykülerini tanımamız açısından değerli bir eserdir.
Bilimkurguya mizahi açıdan yaklaşan Douglas Adams’ın Otostopçunun Galaksi Rehberi isimli eseri orta seviyedeki kitaplar arasında diğer iyi seçeneğiniz olacaktır. Hayata bakışındaki canlılık, günlük yaşamla dalga geçmesi eserlerine de yansıyan ve kitaplarındaki pek çok cümleden hayata dair isabetli tespitler çıkaracağınız Douglas Adams kitaplarına kütüphanenizde yer vermelisiniz. Böylece biri size “Havlu günün kutlu olsun” dediğinde, ne demek istediğini de anlarsınız. Orta seviyede farklı bilimkurgu kitaplarını da okumak isterseniz China Mieville, George Orwell, Aldous Huxley, Roger Zelazny, Margaret Atwood, Robert Silverberg, Andy Weir eserlerine de göz atmanız iyi olacaktır.
Türün ağır topları
Gelelim bu işin ağır toplarına ki onların isimlerinin bir arada anılması bile bilimkurgu severlerin heyecanlanmasına yeter.
Ortak özellikleri geleceğe dair teknolojik ve bilimsel gelişmeleri tahmin edebilmeleriydi. Eğer türün en kapsamlı ve ağır eserlerini veren bu yazarların dünyasına girmek istiyorsanız kemerlerinizi bağlamak zorundasınız. Çünkü teknolojiyi, bilimi, hayal gücünü ve kurguyu dâhiyane bir ustalıkla harmanlayarak kullanan yazarların başyapıtlarıyla muhatap olmak üzeresiniz.
Arthur C. Clarke, Robert A. Heinlein, Isaac Asimov, Frank Herbert, Philip K. Dick, J. G. Ballard, Alfred Bester, William Gibson bilim kurgu edebiyatının büyük ustalarıdır. Ortak özellikleri gelecekteki yaşam tarzı, teknoloji hakkında isabetli öngörülerde bulunmalarıdır. Aralarında bir iki tanesi hariç neredeyse hepsi bilim insanı olan bu insanlar bilim kurgunun en sağlam ve güçlü eserlerini vermişlerdir.
Arthur C. Clarke, Çocukluğun Sonu, 2001: Bir Uzay Destanı, Rama Bahçesi gibi önemli eserlerin yazarıdır. Parlak zekâsı, bilime olan merakı türün en önemli kitaplarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bilim insanlarının kendisine sıkça danıştığı düşünülürse eserlerinin önemi daha da anlaşılır.
Robert A. Heinlein, uzay araştırmalarını destekleyerek uzay yolculuğu, toplumsal kabul görmesi zor konular, gerçekleşebilirliği yüksek teknolojik aygıtlar konularını işlediği eserler verdi. Toplumda kabul görmeyen, rahatsız edici konuları bilim kurguya yedirerek işleyen ilk yazarlardan biri oldu. Yıldız Clarke ve Heinlein ile yakın arkadaş olan Isaac Asimov Ben Robot, Vakıf Serisi (okuma sırasıyla Vakıf, Vakıf ve İmparatorluk, İkinci Vakıf, Vakıf’ın Sınırı, Vakıf ve Dünya, Vakıf Kurulurken, Vakıf İleri), Şafağın Robotları, Zamandan Kaçış gibi eserleriyle teknolojinin geleceği, robotlar, uzay yolculukları, medeniyetleri yöneten ve tek merkezde toplanmış kuantum zihinleri, çoklu evrenler, varoluşçuluk, siyaset, diğer türler gibi konuları sağlam bir kurgu desteğiyle birlikte bilim kurgu edebiyatına kazandırması açısından türün önemli yazarlarındandır.
Bilim kurgu edebiyatının diğer önemli ismi Philip K. Dick eserlerinde derin felsefeyi, varoluşçuluğu, insan beyninin hastalıklı oyunlarını, gerçekliği, zamanın tek yönlülüğünü, paranoyayı, sanal gerçekliği, yapay zekâyı kullanarak ölümünden sonra en çok taklit edilen bilim kurgu yazarı olmuştur. Yazdıklarıyla ‘siberpunk’ın babası sayılmaktadır. Yaşadığımız çağı siyasi, sosyal, kültürel, bireysel, bilimsel anlamda anlayabilmek açısından yazarın romanlarını okumak gereklidir. Yüksek Şatodaki Adam, Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?, Ubik, Karanlığı Taramak, Mars’ta Zaman Kayması, Gökteki Göz önemli eserleridir.
Şiirsel bir dokunuş: Dune serisi
Gelelim türün destanını yazan Frank Herbert’e ve en önemli eseri Dune Destanı’na. Herbert’in Dune serisinde yarattığı evren o zamana kadar bilim kurgu dünyasında rastlanılanlardan çok farklıydı. O da Philip K. Dick gibi türe yeni bir soluk getirmişti. Deyim yerindeyse bilim kurguya bir derinlik, masalsılık, felsefik bir şiirsellik katmıştı. Onun robotları bile değme filozoflara taş çıkartacak cinstendi ve zihni derinlikleri sebebiyle insanları kıskanan metal oluşumlardı. Dune Serisi’nden başlayarak yazarın dilimize kazandırılmış eserlerini okumak okur için benzersiz bir deneyim olacaktır.
Türün önemli diğer iki yazarı Dünya’yı ve insanı bir oyun odasında gereksiz yere uzun süre bırakılmış çocuklar gibi düşünen, küresel ısınmayı, kentsel terörizmi, günümüz dünyasının tuhaflıklarını, bayağılığını, bilinçsiz insan topluluklarını, modernizmin sıkıntılarını, ahlaki seçimlerin değersizleştirilmesi ambalajlanan dünya, tanrılaşan alışveriş merkezleri konularını bilim kurgu türünde yansıtan, Çarpışma, Gökdelen, Güneş İmparatorluğu, Öteki Dünya kitaplarının muazzam yazarı J. G. Ballard ve modern bilim kurgunun ve siberpunk türünün temellerini atan, bir başka usta William Gibson’a esin kaynağı olan, insanların Dünya dışındaki gezegenlerde yaşayarak düşünce gücüyle hayallerini gerçekleştirdiği bir dönemde intikamın ve hayatta kalma mücadelesinin kitabını yazan kahraman Gully Foyle’u anlatan Kaplan, Kaplan’ın yanı sıra bilim kurgu edebiyatının tartışmasız en tepesinde yer alan eser Yıkıma Giden Adam’ın yazarı Alfred Bester’dir.
Yola çıkın!
Bilimkurgu edebiyatı kazdıkça derinleşen, keşfetmesi heyecan veren bir türdür. Burada verdiğimiz bilgiler tabii ki dağın görünen, çok ufak bir kısmıdır. Siz, türü kurcalamaya gerek duydukça, karşınıza çıkanlara hem şaşıracak hem de kıraç yolların da çok az insan tarafından fark edilen gri ve puslu bir güzelliği olduğunu anlayacaksınız.
Bilim kurgudan uzak duranlar genellikle türün boğuculuğunu ve fazlasıyla alıştığımız hayatın elimizden alınıp yerine robotlar, nanotik dünyalar, tuhaf ve korkunç ırkların verileceğini düşünen kimselerdir. Korkmayın! Düşündüğünüz gibi olmayacak. Çünkü hâlâ dedelerimizin genlerini taşıyoruz ve uyarı sistemi yerine geçen bu genler, en basit ve anlaşılır örnekle, günün birinde kızgın robotların efendilerimiz olmayacağı konusunda en büyük garantimiz.
Yola çıkın, yol kıraç bile olsa, yola çıkın! Yalnızca verimli yollarda yürümeye devam ederseniz, kıraç yolların benzersiz ve saklı kalmış güzellikteki sırlarını keşfedemezsiniz.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.