Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Editörden: Burun deliklerinizden düzenli olarak giren o şey



Gayet iyi
Toplam oy: 1038

Burun deliklerimizden düzenli olarak havanın girmesi ve çıkması, takdir edilmek için yeterli bir emek ve beceri. Hem de, bu esnada bir yandan saçlarınız ve tırnaklarınız uzayacak, teniniz yağlanacak, kaslarınız  kurşun askerler gibi her türlü emre hazır duracak ve bazı doğal dürtülerinizin peşine düşeceksiniz. Size ait olan her bir parça sürekli çalışacak. İletişim kuracak, anlaşacak ve sizi tuvalete götürecekler. İletişim kuracak, anlaşacaklar ve siz gözlerinizi kırpacaksınız. Her gün görünmez bir maestro gibi, evrende kalmanızı sağlayacaksınız; milyonlarca şeye hükmederek. Üstüne, bu hikaye başarıyla ve yıllarca böyle sürecek.

 

Gel zaman git zaman, parçalarınız oluru verecek ve toprağa karışacaksınız. Her gün düzenli olarak diş fırçalamak bile büyük sorumluluk iken, bir ömür düzenli nefes aldınız. Tebrikler. Bir de üstüne yemek yediniz, tuvalete gittiniz, heyecanlandınız, ağladınız ve öldünüz. Epey mesai. Daha ne yapacaktınız?

 

     (Görsel çalışma: Kyle Montemurro)

 

 

"Daha neler neler yapmak istiyoruz Elif" diye cevap verseniz yeridir. Biliyorum. Gündemlerimiz hep o kadar dolu ki! Düzgünce nefes alıp sadece durmaya hiç mi hiç vaktimiz yok.

 

Peki burun deliklerimizden düzenli olarak havanın girmesi ve çıkması, takdir edilmek için yeterli emek ve beceriyken... Ve dahi hayatımızın hemen hemen tüm amacı düzenli nefes alabilmekken... Neden birtakım sanal gündemler, sanal çatışmalar ve var oluş mahiyetimize uymayan hedefler peşinde, sınırlı ömürlerimizi heba ediyoruz? 

 

Meraklanmaya gerek yok. Suçlu, tabii ki de "onlar".  

 

"Nasıl "o" insan olabilirsiniz?" , "Nasıl sevilebilirsiniz?", "Nasıl takdir edilebilirsiniz?" sorusu etrafında dönen ve bilinçaltınızla oynayan o sanal gündemler. Sizden, normal şartlar altında karşılığı olması gereken hislerinizi alıyor ve karşılık... Vermiyor. Size sizi gösteriyor ve nasıl "o insan" olabileceğinizi anlatıyor. Nasıl takdir edilip onaylanabileceğinizi anlatıyor size. Siz de, daima "en başarılı""en cool" ya da "en hot" olabilmek istiyorsunuz. Takdir edilmek için! Oysa söyledim ya, burun deliklerinizden düzenli olarak havanın girmesi ve çıkması, takdir edilmek için yeterli bir emek ve beceri. (Ölüme birkaç saniye kaldığında, en değerli olan bu olacak çünkü.)

 

Bu dinamiklerin nasıl yaratıldığı, bizlerin nasıl da bu dinamiklerin bir parçası oluverdiğimiz ve en önemlisi, bizi bu dinamiklerin içinden çıkarmadan, hatta tam da göbeğine konumlayarak nasıl daha mutlu olabileceğimizi anlatan bir koca sektör -kişisel gelişim- bu ayki kapak konumuz.

 

Keyifle okuyun. Suçlu siz değilsiniz, meraklanmayın, "onlar".

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.