Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Evde Kaldık, Ne Okuyalım?



Zayıf
Toplam oy: 98
Korona virüs salgını kısa bir süre içerisinde tüm hayat rutinimizi değiştirdi; hepimiz zorunlu bir karantina sürecinde, evlerimizdeyiz. Kendimizle daha çok vakit geçirmek durumunda kaldığımız şu günler biraz kasvetli olsa da şimdi edebiyatla iyileşme zamanı. Sevdiğimiz yazarlara ev karantinası günlerinde hangi romanları, yazarları tercih ettiklerini sorduk.

EDA İŞLER Yazar

“İŞİN ASLI, JUDIT VE SONRASI…”

 

Bu süreçte okuyup da en çok etkilendiğim kitap, İşin Aslı, Judit ve Sonrası oldu. YKY’den geçen yıl çıkan kitabın çevirmeni Esen Tezel, eser sahibi ise Macar yazar Sandor Marai. Kitabın derinliği, dili, kurgusu beni öyle etkiledi ki bir süredir herkese öneriyorum. Tuhaf bir aşk hikayesi, savaş, buhran, Orta Avrupa burjuvası… Okuyun, okutun. Bundan hemen sonra okuduğum, Timaş’tan bu yıl çıkan Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde oldu. Biliyorsunuz eser Nobel ödüllü Polonyalı yazar Olga Tokarczuk’a ait ve çevirmeni de Neşe Taluy Yüce. Kitap, kurgu itibariyle son zamanlarda kesinlikle okunması gereken bir eser bana kalırsa. İnsanoğlunun hataları, vahşilikleri yüzünden ondan intikam alan doğanın, hayvanların hikâyesini işliyor. Konuyu gökbilim üzerinden ele alması da ayrı bir hoşluk katmış kurguya. Okuyalım. Son olarak Sema Kaygusuz’dan Barbarın Kahkahası’nı önereyim. Tek mekanda birçok insanın hikayesini işleyen yazar, bir çocuğun öğrenilmiş vahşiliği üzerinden dünya tarihini, insanoğlunun maruz kaldığı ve bıraktığı zulümleri sorguluyor. Okuyalım.

 

 

HAŞMET BABAOĞLU Gazeteci-yazar

“BİRÇOK SAYFASINI ATLAYARAK BİTİRDİĞİMİZ KİTABA…”

 

Bu günlerde kitaplara değil, ilk önce “birçok sayfasını atlayarak bitirdiğimiz kitaba” başından başlamaya yönelmeli.. O büyük kitap bizi bekliyor. Merak ettiğimiz ya da mesele ettiğimiz konularda kitaplardan yine kaçınacağız diye korkuyorum doğrusu... Oysa tam zamanı. Ben edebiyatta “yeni”yi denemektense eskilere tekrar dönmeyi sevenlerdenim... Tanpınar ve Refik Halit Karay okuyacağım. Eve kapanmışken içine kapanmak da iyidir; yani Thomas Bernhard, Tim Parks, Julian Barnes o yüzden sehpanın üzerinde okunmayı bekliyorlar… İyi gelecek. Şiir de iyi geliyor... Cevdet Karal okuyorum.

 

 

İBRAHİM TENEKECİ Şair-yazar

“ALTI KİTAP AYIRDIM KARANTİNA GÜNLERİ İÇİN”

 

İlk fırsatta yeniden okumayı düşündüğüm bu altı kitabı meraklısına tavsiye edebilirim… Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir. Cahit Koytak'ın İlk Atlas. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Çocuk ve Allah. Kemal Sayar'ın Kayıp Arkadaş. Orhan Okay'ın Silik Fotoğraflar ve Yahya Kemal'in Eğil Dağlar.

 

 

AHMET KEKEÇ Gazeteci-Yazar


“ESKİ KİTAPLARA GERİ DÖNDÜM”

 

Alışkanlıklarıma bağlı olduğum ve bildiğim alanlarda dolaşmayı sevdiğim için, bu karantina günlerinde eski kitaplara geri döndüm. Bu zor zamanlar yeni keşiflerden ziyade eski değerlerin yeniden hatırlanması için daha uygun. Dostoyevski'den Ecinniler. Faulkner'den Ses ve Öfke. Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Kemal Tahir'den Kurt Kanunu ve Trevanian'dan Şibumi.

NAİME ERKOVAN Yazar


“HASAR ALMIŞ RUHUMUZU ONARMAK İÇİN AY TİRADI”
Kendi adıma diyebilirim ki ne distopik eserler ne de bilim kurgu şu günlerde dikkatimi çekiyor. Aradığım, merhamet ve insaniyet. Bunu sağlayacak olan kitaplarımı şöyle sıralayabilirim: Absürt de olsa inanacak ve uğrunda yaşayacak bir idealin kıymeti bakımından Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü; kalbi yumuşatması ve ruhumuzda şu aralar canlanan gurbet duygusunu teskin etmesi açısından Refik Halit Karay’ın Gurbet Hikâyeleri; geçmişimizi, bugünümüzü ve inancımızı tekrar gözden geçirebilmemiz için Rilke’nin Malte Laurids Brigge’nin Notları ve hikâyeleri; ölümün kaçınılmaz gerçek olduğunu sanatkârane ve merhametli bir dille anlatan Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü; insanın iflah olmaz zaaflarını gün ışığına çıkaran Dino Buzzati’nin Tanrı’yı Gören Köpek; dünyanın sonunu ve kıyameti görmüş de bugüne dönüp bizimle o belirli saati sessizce bekleyen bilge Sezai Karakoç’un Gün Doğmadan; hepsini tek solukta okumak için yekpare bir zamanı hiçbir zaman bulamadığımız Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde ve hasar almış ruhumuzu bu geniş vakitlerde onarabilmek için A. Ali Ural’ın Ay Tiradı.

Mustafa Akar Şair-yazar

“SALGINLARLA ALAKALI KİTAPLAR OKUYORUM”
Evde kaldığımız bugünlerde yeniden salgınlarla alakalı iki kitabı okudum: Albert Camus’nün Veba’sı ile G. G. Marquez’in Kolera Günlerinde Aşk’ı. Akşamları çocuklara Hz. Ali Cenkleri’ni açıklayarak okuyorum ki, bu da bana müthiş bir tazelenme yaşatıyor. Atwood’un Antilop ve Flurya’sını da okumak için bir kenara ayırdım, ki Atwood tam da bugünleri yazmış. Bir de tekrar okumalarım var tabii, T. Bernhard’ın Eski Ustalar’ı ile John Berger’in Manzaralar’ını yeniden okuyacağım. Ayrıca Develioğlu’nun lügatiyle, Muhammed Esed’in Kur’an meal-tefsirine her gün biraz biraz vakit ayırmaya gayret ediyorum.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.