Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Her şey ters gidiyorsa aç bir kitap oku!



Gayet iyi
Toplam oy: 88

SEVİYORUM AMA AÇILAMIYORUM YA DA OKUMUYORUM AMA OKUMADIĞIMI DA SÖYLEYEMİYORUM!

 

Bilirsiniz! Edebiyat dünyası birçok reddedilme öyküsüyle doludur. Yazılanlara ve anlatılanlara göre hepsi birer roman ya da film konusu olacak öyküler… Okunmadan reddedilenler… Defalarca reddedilenler… Defalarca reddedildiği için dayanamayıp intihar edenler… Büyük, çok büyük isimler… Büyük isimler olduğu için bildiklerimiz…

 

 

Dünya edebiyatının en önemli isimlerinden Marcel Proust’un kitapları, araya giren tanıdıklara rağmen (Evet, her yerde tanıdık önemli!) gönderdiği yayınevleri tarafından reddedilmiş. Yetersiz insanlara da denk gelmiş diye düşünebilirsiniz ama gönderdiği yayınevlerinden birinin başında, yakından tanıdığımız, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, yazar André Gide olduğunu düşününce söylenecek söz kalmıyor. Gide, kitabın paketini bile açmadan / okumadan geri göndermiş. Proust, daha sonra kendi imkânlarıyla bastırmasa biz şu an bu büyük yazardan haberdar olmayacaktık…

 


 

“Bundan 20 yıl sonra, yaptıkların değil yapamadıkların için üzüleceksin. Dolayısıyla halatları çöz. Limandan uzaklara yelken aç. Rüzgârı yakala, araştır, düşle, keşfet.” Cesur Yeni Dünya / Aldous Huxley

 


 

1944 yılında George Orwell, ülkemizde de çok sevilen kitabı Hayvan Çiftliği’yle, Faber and Faber’ın başında olan kendisi de büyük bir şair ve eleştirmen T. S. Eliot’ın yayınevine gider. Kitabı inceleyen büyük şairin eşidir ve kitap, olumsuz havası ve daha çok politik nedenler ileri sürülerek reddedilir. Bahsettiğimiz kişi George Orwell, dikkatinizi çekerim!

 

 


 

Kitaplardan ...

 

“... burada ve şimdi, kendin olmakta, kendi gerçek kişiliğine sahip çıkmakta özgürsün ve hiçbir şey seni yolundan alıkoyamaz. Bu, Yüce Martı Yasası’dır.”

“Sen şimdi benim uçabileceğimi mi söylemek istiyorsun?”

“Ben senin özgür olduğunu

 

söylüyorum.”

 

Martı Jonathan Livingston /
Richard Bach

 


 

 

Richard Bach’ın yine ülkemizde de en çok okunan kitaplardan biri olan Martı kitabının 18 yayınevi tarafından reddedilmesine ya ne demeli…

 

Dünyanın yine en önemli yazarlarından J.R.R: Tolkien’ın Yüzüklerin Efendisi “Satılmaz“ gerekçesiyle reddedilmiş! O Tolkien ki ‘olmayan’ bir dil olan Elfçe’yi yaratmış… İngiliz dili edebiyatı profesörü… 68 olaylarında Fransa’da “De Gaulle istifa, Gandalf başbakan” sloganlarının atılmasına sebep olacak kadar dünyayı etkilemiş bir isim…

 

Ama herhalde en hazin hikâye John Kennedy Toole’undur. Bir başyapıt olarak gösterilen Alıklar Birliği yayınevleri tarafından ardı ardına geri çevrilince, dayanamaz ve 1969 yılında henüz 32 yaşındayken hayatına son verir. Oğluna çok inanan annesinin yayınevi yayınevi dolaşarak zorla bastırabildiği romanı, ölümünden 12 yıl sonra 1981’de Pulitzer Ödülü kazanmış.

 

Ve Türkiye’den… Oğuz Atay… Şimdi giderek artan bir ilgi gören büyük yazarımız… Tutunamayanlar’ın yayınevlerimiz tarafından reddedildiğini biliyor musunuz? TRT’nin yarışmasına gönderilirken araya girenlerin (Evet, yine tanıdıklar!) kuruldakilerden tek isteği kitabın okunması, kayırma değil! Hikâyesi uzun… Yayınlatabilmek için neler yapılmış… Tam umudunu kaybederken… Başka bir yazı konusu olsun…

 

Israr edenler… İyi ki ısrar edenler… Zenginliğimiz… Bunlar bildiklerimiz… Ya bilmediklerimiz? Sahneye çıkamadan kaybolup gidenler… Hele döneminin çok ötesinde olduğu için bize ulaşamayanları düşünüyorum da… Merhaba…

 


 

“Okumadıgımız kitaplar hakkında nasıl konuşuruz?”

 

Okumayanlar… Okumadığını söyleyemeyenler… Bilmek zorunda olanlar… Vicdanınız rahat olsun! Bu kitap önerisi onlara gelsin…

 

Pierre Bayard’ın yazdığı ve Everest Yayınları’ndan çıkan Okuyamadığımız Kitaplar Hakkında Nasıl Konuşuruz’u Türkçeye Aysel Bora çevirmiş. Bir edebiyat profesöründen, hiciv ve örneklerle zenginleştirilmiş, okumadığımız kitaplar hakkında konuşma sanatı!

 

Yazar, içinde bulunduğu akademik çevre ve öğrencilerinden yola çıkarak, ünlü yazarların eserlerinden örneklerle desteklediği kitabında; okumanın kutsallaştırılmasının yalan söylemeye sevk edişini, böyle bir kaygıya kapılmanın gereksiz oluşunu, farklı farklı okuma çeşitleri olduğunu anlatıyor. Her gün onlarca yeni kitabın çıktığını düşünürseniz ve de insanoğlunun sınırlı ömrünü göz önüne aldığınızda, hayatınız boyunca kaç kitap okuyabilirsiniz ki zaten!

 

“…edebiyat profesörleri için Proust’un eserini şöyle bir karıştırıp tamamını okumadığını – oysa aralarında çoğunun durumu böyledir – kabul etmek neredeyse düşünülemez bir şeydir.”

 

“Ben özel hayatta para ve cinsellik hariç, insanlardan güvenilir bilgi edinmenin kitap okuma konusundaki kadar zor olduğu başka bir alan tanımıyorum.”

 

Ve benim en eğlendiğim bölüm olan “yazar karşısında”dan: “…okumadıkları halde bir yazarla onun bir kitabı hakkında konuşmak zorunda kalanlara verilecek mantıklı tek bir tavsiye var: ayrıntılara girmeden kitap hakkında olumlu şeyler söylemek. Yazar asla kitabının bir özetini ya da gerekçeli bir yorum beklemez, hatta kendisine yorum yapılmamasını tercih eder, onun tek beklediği, bulanıklığı elden geldiğince koruyarak yazdıklarını sevdiğinizi söylemenizdir.”

 

Gerisi… Al, oku, dünyanı değiştir!

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.