Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

İstanbul Film Festivali'nde edebiyat uyarlamaları



İyi
Toplam oy: 888

35. İstanbul Film Festivali 7 Nisan’da başlıyor. 17 Nisan’a kadar sürecek festivalin programı her sene olduğu gibi yılın önemli filmlerini bir araya getiriyor. Programında 187 uzun metrajlı, 10 kısa ve 24 deneysel filmin yer aldığı festival, 25 bölümde 62 ülkeden 223 yönetmenin toplam 221 filminin gösteriminin yanı sıra konuk sinemacıların katılacağı söyleşilerden sinema derslerine, konserlerden özel etkinliklere sinemayla dolu günler yaşatacak. Üstelik festivalin bu yılki programı da yolu edebiyatla kesişen birçok filmi kapsıyor. İşte o filmler:

 

İstanbul Film Festivali'nin bu yılki programı da yolu edebiyatla kesişen birçok filmi kapsıyor.

 

 

Bir Liderin Çocukluğu / The Childhood of a Leader / Brady Corbet 

ABD’li aktör Brady Corbet, yönettiği ilk filmi Childhood of a Leader / Bir Liderin Çocukluğu’nda hayali bir faşist liderinin çocukluğunu anlatıyor. 1918 yılında, Birinci Dünya Savaşı’nı bitirecek Versay Barış Antlaşması için ABD’den Fransa’ya gelmiş güçlü bir diplomat, dindar eşi ve oğlunu izleyen film, imtiyazlı bir aileye mensup küçük bir çocuğun gitgide kontrolden çıkan ve faşizm eğiliminin habercisi olan davranışlarını ortaya seriyor. Jean-Paul Sartre’ın aynı adlı öyküsü ile John Fowles’un Büyücü romanının serbest uyarlaması olan film, Bérénice Bejo, Liam Cunningham ve Robert Pattinson’ın da yer aldığı parlak bir oyuncu kadrosuna sahip. Karanlık bir atmosfer içinde, izleyicisine ileride milyonları etkileyecek kararlar verecek bir karakteri analiz etme şansını veren Bir Liderin Çocukluğu Venedik Film Festivali’nde Luigi de Laurentiis Geleceğin Aslanı—En İyi İlk Film ve En İyi Yönetmen ödüllerini aldı. Brady Corbet’yi 24, Thirteen, Melancholia, Force Majeur, Mysterious Skin, While We’re Young gibi dizi ve filmlerde üstlendiği rollerden tanıyoruz. Corbet filmin senaryosunu eşi Norveçli oyuncu ve sinemacı Mona Fastvold ile birlikte kaleme almış. Filmin müziklerini besteleyen isim ise, kült avangart müzisyen ve yapımcı Scott Walker. 

 

Bin Başlı Canavar / Un monstruo de mil cabezas / A Monster With Thousand Heads / Rodrigo Pla 

İlk uzun metrajlı filmi La zona / Yasak Bölge ile tüm dünyada ilgi çeken, dört yıl önce La demora / Gecikme ile Altın Lale için yarışan Uruguay asıllı Meksikalı yönetmen Rodrigo Plá, yeni filmi A Monster With a Thousand Heads / Bin Başlı Canavar ile yeniden festivalin Uluslararası Yarışma bölümünde. İlk gösterimi Venedik Film Festivali'nde yapılan film, kocasının hastalığı karşısında çaresiz kalan bir kadının sisteme karşı verdiği gerilimli mücadeleyi konu alıyor. Başrol oyuncusu Jana Raluy’un performansıyla beğeni toplayan Bin Başlı Canavar bir toplumsal taşlama. Filmin senaryosu, Uruguaylı yazar Laura Santullo tarafından kendi romanından sinemaya uyarlandı. Yönetmen Rodrigo Plá, aynı zamanda, festivalin konuklarından...

 

Dev Canavar / Bei xi mo shou / Behemoth / Zhao Liang

Belgeselleriyle tanınan, Çin sinemasının yükselen bağımsız yönetmeni Zhao Liang, adını Eski Ahit’te, dağların hâkimi bir canavardan alan belgeseli Behemoth / Dev Canavar’da aşırı üretiminin insan ve doğa üzerindeki yıkıcı etkisini estetik bir dille gösteriyor. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan adayı Dev Canavar’da Liang, sadece Çin’i değil dünyanın halini resmediyor; kendi sözleriyle “medeniyetin açgözlülüğünü, Dante’nin Cehennem’inden esinlenerek” ortaya koyuyor. Filmin çekimleri Moğolistan’da bir kömür madeninde yapıldı. Dev Canavar, Venedik Film Festivali’nde “ekoloji ve çevresel sürdürülebilirlik değerlerini en iyi temsil ettiği” gerekçesiyle Yeşil Damla Ödülü’ne layık görüldü. 

 

34. İstanbul Film Festivali 7 Nisan’da başlıyor. 17 Nisan’a kadar sürecek festivalin programı her sene olduğu gibi yılın önemli filmlerini bir araya getiriyor.

 

 

Sorgu / Visaaranai / Interrogation / Vetri Maaran

M. Chandra Kumar’ın kendi gerçek hikayesini anlattığı romanından uyarlanan Interrogation / Sorgu, Hindistan’da polis tarafından alıkonduktan sonra işkence gören ve işlemedikleri suçları üstlenmek zorunda kalan bir grup göçmen işçinin hikayesini anlatıyor. Tamil asıllı Kumar, çalışmak için gittiği Andra Pradeş eyaletinde polis tarafından gözaltına alınıp 13 gün boyunca bir hücrede tutulmuş ve bu korkunç deneyimini Lock Up (Kilit Altında) adlı kitabında anlatmıştı. Yönetmen Vetri Maaran’ın siyasal sistemin ve polis şiddetinin ezmeyi alışkanlık haline getirdiği insanların elinden tutan filmi sert, gerçekçi, rahatsız edici ve yoğun bir dram.

 

Brooklyn / John Crowley 

Başrolünde En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ına aday olan Saoirse Ronan’ın olduğu filmin yönetmen koltuğunda John Crowley yer alıyor. Filmin senaryosu ise About a Boy ve High Fidelity gibi daha birçok başarılı filme kitapları uyarlanmış Nick Hornby’ye ait. Filmin uyarlandığı, Colm Tóibin’in aynı adlı romanı, The Observer tarafından, bugüne kadar yazılmış en iyi on tarihsel roman arasında gösteriliyor. Sundance’te yaptığı prömiyerin, Toronto ve New York’taki gösterimlerinin ardından yılın en çok ses getiren filmlerinden biri olan ve üç dalda Oscar adaylığına sahip Brooklyn, 1950’lerde dünyanın cazibe merkezi New York’a gelen, iki ülke ve iki aşk arasında kalan, İrlanda göçmeni genç bir kadının hikâyesini anlatıyor. (Nazan Maksudyan'ın kitaba ilişkin eleştirisine ulaşmak için tıklayınız.)

 

Gökdelen, kült bilimkurgu yazarı J.G. Ballard’ın aynı adlı romanının uyarlaması.

 

 

Gökdelen / High-rise / Ben Wheatley 

İngiliz sinemasının harika çocuğu Ben Wheatley’nin yeni filmi High-rise / Gökdelen, kült bilimkurgu yazarı J. G. Ballard’ın aynı adlı romanından uyarlama... Oyuncu kadrosunda Tom Hiddleston, Jeremy Irons, Sienna Miller, Luke Evans, Elisabeth Moss, James Purefoy’un bulunduğu film, hikayenin geçtiği 70’lerin distopya havasını yansıtan bir bilimkurgu; dünyadan soyutlanmış bir gökdelende lüks bir yaşam süren genç bir doktor ve kontrol üzerine kurulu düzenin altüst olması üzerine bir modernizm masalı. Film, yapım tasarımı, oyunculuklar, Wheatley’in kontrollü yönetmenliği ve Ballard’ın uyarlanması zor dünyasını yansıtma başarısıyla övgü topladı. Filmin senaryosunu yazan Eileen Davies, Wheatley’nin eşi.

 

Köpeğin Kalbi / Heart of a Dog / Laurie Anderson

New York sanat çevrelerinin avangart sanatçısı, müzisyen, performans sanatçısı, yazar, düşünür, yönetmen Laurie Anderson, 29 yıllık aranın ardından sinemaya dönüyor. Kendi dış sesiyle anlattığı, Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan için yarışan Heart of a Dog / Köpeğin Kalbi’nde Anderson canlandırma, ev videoları, bozulan imajlar gibi değişik film tekniklerini kullanıyor. Film, yönetmenin çok sevdiği teriyer köpeği Lolabelle’den 11 Eylül sonrası yükselen devlet paranoyalarına, gökyüzüne, Wittgenstein’a, ölüme uzanıyor. Laurie Anderson, filmde Tibet Ölüler Kitabı’ndan esinlendiğini söylüyor.

 

Binbir Gece: Bölüm 1, Huzursuz Adam / As Mil e Uma Noites: Volume 1, O Inquieto / Arabian Nights: Volume 1 - The Restless One / Miguel Gomes 

Binbir Gece: Bölüm 2, Kasvetli Adam / As Mil e Uma Noites: Volume 2, O Desolado / Arabian Nights: Volume 2 - The Desolate One / Miguel Gomes

Binbir Gece: Bölüm 3, Büyülenmiş Adam / As Mil e Uma Noites: Volume 3, O Encantado / Arabian Nights: Volume 3 - The Enchanted One / Miguel Gomes 

Avrupa Film Ödülleri’nde En İyi Ses, Sevilla Avrupa Filmleri Festivali’nde En İyi Film ödüllerini kazanan bu üçleme, Wroclaw New Horizons Film Festivali’nde de Eleştirmenler Birliği FIPRESCI Ödülü’nü kazandı. İki efsane sinema dergisi, hem Sight & Sound hem de Cahiers du Cinéma‘nın seçtiği geçtiğimiz yılın en iyi 10 filmi arasında Miguel Gomes'in üç bölümden oluşan bu büyüleyici ve epik filmi yer alıyor. Daha önce festivalde kısa filmlerini izlediğimiz Gomes, bu iddialı projesinde Binbir Gece Masalları'nın bir öyküden diğerine geçen serbest anlatı yapısını ödünç alıyor ve ülkesi Portekiz'deki ekonomik krizin etkilerini inceliyor. Üçlemenin ilk bölümü Huzursuz Adam belgesel ve kurmacayı, geçmiş ve bugünü, gerçek ve fanteziyi birleştiriyor. İkinci film olan Kasvetli Adam’da suç ve adalet öyküleriyle mizahın dozu artarken üçlemenin son halkası Büyülenmiş Adam’da öykülerde Şehrazat'ın saraydan kaçışını, Portekiz'deki hükümet karşıtı protestoları izliyoruz. Binbir Gece üçlemesi geçtiğimiz yıl boyunca pek çok festivali dolaştı ve Gomes'in yaratıcı anlatımı kadar, ses ve görüntü yönetimi başta olmak üzere teknik özellikleriyle de övgü topladı.

 

Bir Ejderha Uyanıyor!, yönetmeni Mani Hagighi’nin tabiriyle “bilimkurgu, paranoya ve X-Files’ı Philip Marlowe, Dashiell Hammett dedektif malzemesini Jules Verne ve Tenten ve Indiana Jones ile bir araya getiriyor.”

 

 

Bir Ejderha Uyanıyor! / Ejdeha Vared Mishavad! / A Dragon Arrives! / Mani Hagighi

Berlin Film Festivali’nde ana yarışmada Altın Ayı için yarışan A Dragon Arrives! / Bir Ejderha Uyanıyor!, farklı türlerden birçok öğeyi alabildiğine kullanan, eğlencelik olduğu kadar siyasi göndermeler içeren bir film. Absürd bir hayalet hikayesiyle bir dedektiflik gizeminin iç içe geçtiği Bir Ejderha Uyanıyor!, yönetmeni Mani Hagighi’nin tabiriyle “bilimkurgu, paranoya ve X-Files’ı Philip Marlowe, Dashiell Hammett dedektif malzemesini Jules Verne ve Tenten ve Indiana Jones ile bir araya getiriyor.” İran’ın gözalıcı coğrafyasını fon edinen Bir Ejderha Uyanıyor!, olabildiğince çarpıcı ve stilize bir görüntü yönetimi benimsiyor. 

 

Ayrılış / Departure / Andrew Steggall 

Prömiyeri Londra Film Festivali'nde gerçekleşen ve olumlu eleştiriler toplayan Andrew Steggall’ın ilk filmi Departure / Ayrılış, dokunaklı ve nostaljik bir büyüme öyküsünü konu alıyor. 15 yaşındaki edebiyat tutkunu Elliot, annesi Beatrice ile Fransa'nın güneyindeki yazlık evlerine gelir. Evi boşaltmak için yapılan bu yolculuk delikanlının hayatında bir dönüm noktası olur. Elliot hem ailesindeki sorunlara tanıklık eder hem de ilk kez âşık olarak eşcinselliğini keşfeder. Geçtiğimiz yıl Enigma'da Alan Turing'in çocukluğunu canlandıran Alex Lawther, ilk başrolünde iddialı bir çıkış yapıyor. Lawther, Britanya Sinema Akademisi BAFTA’nın 2015 için ilan ettiği “15 yeni yetenek”ten biri. Dvorak’ın Rusalka operasından esinlenen Filmin çekimleri de Fransa’nın güneyinde, Cenne Monesties köyünde yapıldı. 

 

Hüzünlü Gizem Ninnisi / Hele Sa Hiwagang Hapis / A Lullaby to the Sorrowful Mystery / Lav Diaz

Lav Diaz’ın son filmi A Lullaby to the Sorrowful Mystery / Hüzünlü Gizem Ninnisi, dünya prömiyerini yaptığı Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı Alfred Bauer Ödülü’nü kazandı. Plan sekanslardan oluşan 480 dakika (8 saat) uzunluğuyla festivalin en uzun filmlerinden Hüzünlü Gizem Ninnisi, Filipinler’de bugüne kadar çekilmiş en kalabalık kadrolu film olma özelliğini de taşıyor. Filipinler tarihini konu alan siyah-beyaz film, İspanya’ya karşı 1896-1897 yıllarında patlayan Filipinler devrimini farklı tarihsel dönüm noktaları, roman kahramanları, tarihi kişilikler ve simgeleri aracılığıyla ele alıyor. İstanbul Film Festivali’nde daha önce Norte, the End of History / Tarihin Sonu, From What Is Before / Evvelden filmleri gösterilen Lav Diaz, çağdaş Filipin sinemasının önde gelen isimlerinden sayılıyor.


Ben ve Kaminski, Almanya’nın en parlak genç yazarlarından Daniel Kehlmann’ın romanından beyazperdeye uyarlandı. 

 

 

Ben ve Kaminski / Ich und Kaminski / Me and Kaminski / Wolfgang Becker

On iki yıl önce çektiği son kurmacası Elveda Lenin! dünya çapında bir hite dönüşen Wolfgang Becker’in uzun zamandır yolu gözlenen yeni filmi Me and Kaminski / Ben ve Kaminski, Almanya’nın en parlak genç yazarlarından Daniel Kehlmann’ın romanından beyazperdeye uyarlandı. Filmin başkarakteri Sebastian Zöllner, ressam Manuel Kaminski hakkında bir makale yazmakta olan genç bir gazetecidir. Bir yandan işini tamamlamaya çalışırken, diğer yandan makalesini doğrudan paraya çevirebilmek için Kaminski’nin bir an önce ölmesini dilemektedir. Ben ve Kaminski,  Daniel Brühl ile Jester Christensen’in oyunculuklarıyla dikkat çekiyor. 

 

Bay Sim’in Çok Özel Hayatı / La vie très privée de Monsieur Sim / The Very Private Life of Mister Sim / Michel Leclerc 

2010 yapımı ikinci filmi Aşkın Halleri ile uluslararası başarı yakalayan Michel Leclerc yeni komedi filmi The Very Private Life of Mister Sim / Bay Sim’in Çok Özel Hayatı ile karşımızda. Depresif karakterlere hayat veren Jean-Pierre Bacri’nin canlandırdığı Bay Sim, özel hayatı berbat olunca gezgin bir satıcı olmayı seçen ve yeni işinde macera dolu bir keşif yolculuğuna çıkan orta yaşlı bir adam. Bu yol komedisi olan Bay Sim’in Çok Özel Hayatı, İngiliz yazar Jonathan Coe’nun The Terrible Privacy of Maxwell Sim adlı romanından uyarlandı.

 

Güneş Şemsiyesi / Parasol / Valéry Rosier / Belçika 

Parasol / Güneşin Şemsiyesi,  2005’ten bu yana yaptığı kısa filmler ve belgesellerle dünyanın dört bir yanındaki festivallerden ödüller toplayan ve genç nesil Belçikalı sinemacılar arasında öne çıkan Valéry Rosier’nin uzun metrajlı ilk kurmacası. Rosier, yalnızlıkların ve asla vuku bulmayacak olan yeni başlangıçların hikâyesini anlatıyor ilk kurmaca filminde,  hayatlarında bir şeyleri değiştirmeye, yalnızlığa karşı çıkmaya kararlı üç avareyi takip ediyor. Yönetmen Rosier, San Sebastian, Namur ve Busan film festivallerinde gösterilen ve amatör oyuncuların rol aldığı bu ilk filminde “hayatlarımızdaki boşluk ve saçmalık duygusuyla karşılaşınca yalnızlıkla nasıl başa çıktığımızı göstermeyi” hedefliyor. Çıkış noktası ise filozof Emil Cioran’ın şu sözü: Çoğu insanın aklını en çok meşgul eden şey, hayatlarındaki renksizlikten kaçma çabası.”

 

Comtesse de Segur tarafından 1850’lerde yazılan kitaptan uyarlanan film Sophie’s Misfortunes / Talihsiz Sophie, çocuklara bol bol kahkaha attıracak.

 

 

Talihsiz Sophie / Les malheurs de Sophie / Sophie’s Misfortunes / Christophe Honoré

Comtesse de Segur tarafından 1850’lerde yazılan kitaptan uyarlanan film Sophie’s Misfortunes / Talihsiz Sophie, çocuklara bol bol kahkaha attıracak. Haylazlığın çekiciliğine dayamayan küçük Sophie’nin yakın arkadaşlarıyla birlikte üvey annesinin kötülüklerinden kurtulmak için yaptığı haşarılıkları konu alıyor. 

 

Kosmos / Cosmos / Andrzej Zulawski

Andrzej Wajda’nın asistanlığıyla sinemaya başlayan Polonyalı usta Andrzej Zulawski’den, 15 yıllık uzun bir aradan sonra müthiş bir geri dönüş filmi Cosmos / Kosmos festivalde. Ünlü yazar Witold Gombrowicz’in aynı adlı romanının uyarlaması olan film izleyenleri yazarla aynı ismi taşıyan genç bir erkeğin rehberliğinde paranoya, delilik ve şiddet dolu zamansız bir dünyaya sokuyor. Hitchcock’tan esinlendiği bu “çılgın” film Zulawski’ye Locarno Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü getirdi.

 

 

 


 

 

* Filmlerin tanıtımları festivalin kataloğundan alınmıştır.

** Festival programı için: film.iksv.org/tr/program

 

 

 


 

 

* Görsel: Mert Tugen

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.