Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Külüstür hayat iyidir



Vasat
Toplam oy: 103
Külüstür, 11 yaşındaki William ile ergenlik dönemini yaşayan 14 yaşındaki Melissa’nın, büyükanne ve büyükbabalarıyla külüstür bir tatil ortamındaki ilişkilerini ele alan mizahi bir kitap. Çocuklarda bugün en büyük eksiklik olarak görülen sorumluluk alma duygusunu aşılayan Külüstür, aynı zamanda aile bağlarının ne demek olduğunu öğretiyor ki bu paha biçilmez bir duygu!

Sanırım anne babaların günümüzde en çok dertlendiği ve sıkıntı çektiği konuların başında çocuklarının teknoloji ile bağımlılık derecesindeki ilişkisi geliyor. Çocuklarının önündeki ekrandan başını kaldırarak doğal bir şeylerle uğraşmasını arzulamak her büyüğün en masum isteklerinden birisi olmaya başladı. Özellikle ortaokul çağındaki ergenliğe adım atan çocuklarla ilgili endişelerimiz gittikçe büyüyor. Kuşak farkı artık sadece ebeveynlerle çocuklar arasında değil, iki kardeş arasında da keskin biçimde görünüyor ve bunda teknolojinin hızlandırıcı etkisi büyük. Tabii buna bir de büyükanne ve büyükbaba ile olan ilişkileri eklerseniz durum tam bir Arap saçına dönebilir. Tıpkı Külüstür kitabında olduğu gibi.

Yeni Zelandalı ödüllü yazar Joy Cowley’in Külüstür isimli eseri, 11 yaşındaki William ile ergenlik dönemini yaşayan 14 yaşındaki Melissa’nın, büyükanne ve büyükbabalarıyla külüstür bir tatil ortamındaki ilişkilerini ele alan mizahi bir kitap. Tabii sıkı mizah yanında ilişki biçimini sorgulatması bakımından da çok doğru yerlere temas ediyor.

 

Külüstür bir doğa ve modern yaşam

Bir tür ironi macera Külüstür. “Bir çift uzaylıya benzeyen”, ağır hareket eden ve zor işiten, huysuz yaşlılarla tatil yapma fikri herhalde günümüz çocuklarının birçoğuna kâbus gibi gelebilir. Hele bir de buna on gün boyunca şehir hayatından uzak, ıssız bir doğada, cep telefonsuz, elektriksiz, tuvaletin bile evin dışında olduğu bir kulübeyi eklerseniz birçok çocuğun tüyü diken diken olur. Bu ilkel sayılacak koşulların modern yaşama alışkın çocuklar için cezbedici olmayacağı açık. Kitabın kahramanları Will (William) ve Lissy (Melissa) kardeşler için de geçerli bu. Bu tatile zoraki gönüllü olmalarının tek nedeni ise büyükanne ve büyükbabasının vadettiği 1000’er dolarlık ödül ve bu parayla alacakları şeylerin hayali. William’ın tabiriyle “hiçliğe en yakın yere” doğru yola çıkıyorlar. Ve bu modernlik ile basit yaşam arasındaki kaygıyı çok ustalıkla işleyen yazar, her iki yaş grubunun hayata bakışını da bu zıtlık içinde gayet başarılı bir şekilde ele almayı başarıyor.

 

Kitabın üslubunu güzelleştiren bir diğer unsur da hem Melissa hem de William’ın gözünden hissedilenleri ve yaşananları anlatıyor olması elbette. Kitap iki kardeşin gözünden sırayla, olay kurgusu bozulmadan aktarılıyor ve bu da incelikli bir anlatıcılığın keyfini sürmemizi sağlıyor.

 

Bir kâbus gibi görünen ama sonunda doğadaki yaşam koşullarından keyif almaya başlayan iki çocuk bir öğrenme sürecinin de içine atılıyor. William araba sürmeyi, testereyle ağaç kesmeyi, balık tutmayı, ot biçmeyi öğrenirken Melissa da çörek yapmayı, bulaşık yıkamayı, gitar çalmayı deneyimliyor. Ve bütün bunlar her iki çocuğa da hayatın gündelik modern rutinler olmadan da yaşanacağını keşfettiriyor. Çocuklarda bugün en büyük eksiklik olarak görülen sorumluluk alma duygusunu aşılayan Külüstür, aynı zamanda aile bağlarının ne demek olduğunu öğretiyor ki bu paha biçilmez bir duygu!

 

“Yeni Zelanda Çocuk ve Gençlik Romanı” ile “Lianza Esther Glen Çocuk Romanı” ödüllerine layık görülen Külüstür, önemli bir meseleyi zaman zaman argoya kaçsa da ironik ve mizahi bir dille anlatıyor. Sadece çocuklara değil anne babalar ve eğitimcilere de bir kapı aralıyor.

 

DÜNYANIN EN BÜYÜK EVİ

Okul öncesi dönemdeki çocuklar için yayınlanan kitaplar altın çağını yaşıyor desek yeridir. Tabii yayınlanan birçok eserin yurtdışından çeviri yoluyla raflara çıktığını ekleyerek. Dünyanın En Büyük Evi isimli kitap da güzel illüstrasyonlu ve küçük okurların hayal güçlerini besleyecek cinsten bir eser. Küçük salyangozun büyük bir hayali var: Dünyanın en büyük evine sahip olmak... Bu isteğini babasıyla paylaşıyor ve babası ona küçük bir hikâye anlatarak bazı şeylerin küçük olarak daha güzel ve anlamlı olduğunu anlatıyor. Bu hikâyesinin sonunda küçük salyangoz anlıyor ki yükünü hafifletirsen dünyan büyür. Aslında dünyanın kendisi keşfedilecek koskoca, nefis bir evdir. Kitabın çizimleri çok güzel lakin metninin aynı ölçüde vurucu olduğunu söylemem zor. En azından final kısmının daha çarpıcı olmasını bekliyor okur. Okuma çağına gelmemiş ve yeni okumaya başlamış minik okurlar için tavsiye olunur.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.