Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Yazarların diğer meslekleri



Vasat
Toplam oy: 1466

Bazılarının asıl mesleklerini icra ederlerken para kazanmak için başka işler de yapmaları gerekmez, bazıları ise bir süre iki işi bir arada sürdürmeye mecbur kalırlar. Bu ikinci gruba girenlerin büyük çoğunluğunu sanatçılar oluşturur ne yazıktır ki. Ressamlar, oyuncular, yazarlar, şairler, fotoğrafçılar, müzisyenler... Onlar yapmayı sevdikleri işlerden para kazanana kadar epey sabretmek zorunda kalırlar. Bazıları ise ikinci işlerini sanatlarını besleyen bir damar olarak kullanır ve bile isteye bu işleri yapmayı sürdürürler.

 

Biz de başka işlerle de meşgul olan edebiyatçıları derledik, siz de yorumlarınızla katkıda bulunarak atladığımız isimleri ekleyebilirsiniz:

 

William S. Burroughs

 

Böcek ilaçlayıcısı: 1942’de psikiyatrik nedenlerden ötürü ABD ordusundan çıkarıldıktan sonra Chicago’ya giderek böcek ilaçlayıcısı olarak çalışmaya başladı. Buradaki deneyimleri 1970’de yayınlanan Exterminator adlı kitabındaki öykülerine ilham kaynağı oldu.

 

 


 

 

Agatha Christie

 

Eczacı asistanı: 1914’te Birleşik Krallık, Almanya’ya savaş açınca gönüllü yardım ekibine katılan Christie, dört yıl boyunca karşılığında hiçbir ücret almadan eczacı asistanlığı yaptı. Daha sonra iki yıl kadar daha devam ettirdiği eczacılık mesleğindeki deneyimlerini, 1920 yılında ABD’de yayınlanan Hercule Poirot romanında da kullandı.

 

 


 

 

Charles Dickens

 

Fabrika işçisi: Dickens, babası öldükten sonra, henüz daha 12 yaşındayken fabrikada çalıştı. Burada tanıştığı ve kendisine yardımcı olan Bob Fagin adlı iş arkadaşı, daha sonra ikinci kitabı olan Oliver Twist'te de yer aldı. Dickens daha sonra gazetecilik de yaptı ve Londra hukuk bürosunda görev aldı.

 

 


 

 

Fyodor Dostoyevski

 

Mühendis: Ailesinin zoruyla 1838’de daha 15 yaşındayken kardeşiyle birlikte Nikolayev Askeri Mühendislik Enstitüsü’ne gönderilen Dostoyevski, edebiyata, dine, sanata ve klasiklere olan ilgisinden dolayı dışlandı. Enstitüde devam ederken hem annesini hem babasını kaybetmesinin ardından mezun olduktan sonra mühendis olarak görev yaptı. Edebiyata olan merakı da devam ediyordu, Fransızcadan çeviriler yapmaya bu dönemde başladı ve ilk olarak 1843’te Balzac’ı çevirdi. Daha sonra ise ilk romanı olan İnsancıklar, 1846’da yayınlandı.

 

 


 

 

Arthur Conan Doyle

 

Cerrah: 1876’dan 1881’e kadar Edinburgh Üniversitesi’nde tıp okuyan Doyle, öğreniminin ardından Batı Afrika’da gemi hekimi olarak çalıştı. 1882’de İngiltere’ye dönerek kendi muayenesini açtı ve hastalardan kalan zamanda kendi hikayelerini yazdı. İlk romanı The Mystery Of Cloomber’ı tamamlasa da yayınlanmadı ve bir Sherlock Holmes hikayesi olan Kızıl Dosya 1887’de yayımlanınca yazarlık kariyeri başladı.

 

 


 

 

Robert Frost

 

Öğretmen: Dartmouth Üniversitesi’ndeki eğitimini yarıda bıraktıktan iki ay sonra öğretmen ve sınıf asistanı olarak işe başladı. 1894 yılında ilk şiiri “My Butterfly: En Elegy” yayınlandığında ise bir ampul fabrikasında çalışıyordu. 

 

 


 

 

John Galsworthy

 

Dava vekili: Aslında bir dava vekili olarak eğitim alan Galsworthy, ailesinin nakliye işinde çalışmak üzere eğitimini yarıda bıraktı. Yaptığı seyahatler sırasında o zamanlar bir tüccar gemisinde çalışan Joseph Conrad ile arkadaş oldu. 1895’te yayınlanan Conrad’ın ilk romanı Almayer’s Folly'i, Galsworthy’nin 1897’de yayınlanan From The Four Winds adlı kısa öyküleri takip etti.

 

 


 

 

Joseph Conrad

 

Tüccar: Joseph Conrad, bir deniz tüccarı olarak Cougo’ya gitmeseydi, Karanlığın Yüreği belki de hiç yazılmayacaktı. “Çalışmayı sevmiyorum -kim sever ki- fakat işimi seviyorum. Size kendinizi keşfetme şansını veriyor.” (Karanlığın Yüreği’nden)

 

 

 


 

Joseph Heller

 

Demirci çırağı: Heller, 1941’de liseden mezun olmasının ardından bir yıl kadar demirci çırağı olarak çalıştı. ABD Havacılık Birliği’nde yer aldıktan sonra, savaşın ardından Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde İngilizce üzerine eğitim aldı ve Columbia Üniversitesi’nde de yüksek lisansını tamamladı. Daha sonraki yıllar kompozisyon, kurgu ve dramatik yazma üzerine çeşitli okullarda eğitim verdi. Reklam ajansında işe başladıktan sonra 1953’te bir haftada Madde 22'nin ilk bölümünü yazdı fakat kitabı bitirmesi 8 yılını aldı.

 

 


 

 

James Joyce

 

Sinema operatörü: Tıp diplomasını aldıktan sonra, Hırvatistan ve İtalya’da şarkıcı, piyanist ve İngilizce öğretmeni olarak çalışan Joyce, 1909’da daha sonraları karısı olacak olan Nora Bamacle ile Dublin’in ilk sineması The Volta’yı açmak için İrlanda’ya gitti. İşin batmasına rağmen kısa öyküler yazmaya devam etti ve 1914’te Dublinliler’i yayınladı.

 

 


 

 

Franz Kafka

 

Vergi memuru: 1906’da Charles-Ferdinand Üniversitesi’nden hukuk doktoru olarak mezun olduktan sonra bir süre ücret almadan çalıştı. 1907’de dokuz ay boyunca sigorta firmasında çalıştı fakat yoğun çalışma saatleri ağır gelince işi bıraktı ve nihayet yazmaya vakit ayırabildi. Daha sonra Endüstriyel Zarar Enstitüsü’nde vergi tahakkuk memuru olarak görev aldı ve 1911’de bir fabrikanın kurucularından biri oldu.

 

 


 

 

Jack Kerouac

 

Bulaşıkçı: Kerouac, pamuk toplayıcılığı, gece bekçiliği ve bulaşıkçılık gibi işlerde çalıştı. Daha sonraları bu mesleklerdeki edinimlerinden Yolda adlı kitabında da söz etti. Ayrıca 1965’te yayınlanan “Desolation Angels”ta da bahsettiği, benzinlik görevlisi, yangın gözcüsü gibi meslekler de yaptı.

 

 


 

 

Harper Lee

 

Bilet satış görevlisi: 23 yaşındayken Alabama Üniversitesi’ndeki hukuk eğitimini yarıda bırakarak yazar olma hayaliyle New York’a taşındı. Eastern Airlines ve bir İngiliz firması olan BOAC gibi havayolları bünyesinde bilet satış görevlisi olarak çalıştı. Boş zamanlarında makaleler ve kısa öyküler yazdı. 1956 yılında çocukluk arkadaşı Truman Capote sayesinde besteci ve söz yazarı Micheal Brown’la tanıştı ve Brown, Noel hediyesi olarak bir yıllık maaşını Lee’ye vererek ondan yazmasını istedi. Bir yılın sonunda Lee, Bülbülü Öldürmek’in ilk taslağını teslim etti.

 

 


 

 

Jack London

 

İstiridye avcısı: London, genç yaşta San Francisco’daki istiridye çiftliklerinden istiridye çalarak onları Oakland’deki pazarlara satmaya başladı. Bir gün teknesi onarılamayacak derecede zarar görünce California Fish Patrol’da işe girdi ve 1896’da Oakland’de liseye başlayana kadar Pasifik’te avcılık yaptı.

 

 


 

 

Herman Melville

 

Banka memuru: 1832’de kariyerine banka memuru olarak başlayan Melville, daha sonra kısa bir dönem Massachusetts’de İngilizce öğretmeni olarak görev yaptı. Askeriliğini bir tüccar gemisinde New York - Liverpool arası gidip gelerek tamamladı. Daha sonraki beş yıl boyunca değişik gemilerle Pasifik Okyanus’unda seyahatler etti ve askeri isyana katılıp mahkum edildi. Bu sürede Marquesas Adaları’nda yamyam kabilesi ile yaşadı, Tahiti’de kıyıya vuranlarla geçindi. New York’a döndükten iki yıl sonra -1946’da- güney denizlerine yaptığı yolculukları anlatan Typee: A Peep At Polynesian Life’ı yayınladı.

 

 


 

 

Vladimir Nabokov

 

Küratör: Wellesley Üniversitesi’nde ve Harvard’a aldığı eğitimler sonrası Karşılaştırmalı Zooloji Müzesi’nde küratör olarak görev alan Nabokov, kelebekler ve güveler hakkında daha kapsamlı yazılar yazmak için karısı Vera ile her yaz ülkeyi dolaştı. 1955’te yazdığı bir taslağı yakmaya çalışırken karısı Vera tarafından durduruldu ve o taslak daha sonra Lolita adıyla yayınlandı.

 

 


 

 

George Orwell

 

Polis memuru: 1922’de henüz 19 yaşındayken Burma’da polis teşkilatına girdi. Mandalay ve Insein’de görev almasının ardından 1927’de ülkenin kuzeyindeki Natha’ya gönderildi. Burada geçirdiği hastalık üzerine İngiltere’ye yollandı ve polislik görevinden istifa edip yazarlık kariyerine başladı. Burma’daki deneyimlerini 1934’te yayınlanan Burma Günleri ve 1936’da yayınlanan Shooting An Elephant adlı romanlarında yazdı.

 

 


 

 

J.D. Salinger

 

Seyir faaliyetleri müdürü: 1941’de Karayipler’e giden lüks bir gemide faaliyet müdürü olarak işe başladı. Aynı yıl The New Yorker için “Slight Rebellion Off Madison” isimli kısa öyküyü yazdı fakat öykü yayınlanamadan Pearl Harbor saldırısı oldu ve askere alınarak Normandy’e gönderildi. Paris’te Ernest Hemingway’le tanışması Salinger’ın yazma kariyerinde epey etkili oldu. 1946’da ABD’ye geri döndükten sonra, The New Yorker’a yazdığı kısa hikayesi yayınlandıktan sonra romanı üzerine çalışmaya başladı. 1951’de Holden Cauldfield’in başkahraman olduğu Çavdar Tarlasında Çocuklar yayınlandı.

 

 


 

 

John Steinbeck

 

Tur rehberi: 1928’de eşi Carol Henning ile tanışana dek tur rehberi ve hademe olarak çalışan Steinbeck, evlendikten sonra ise eşiyle birlikte plastik manken işine girdi. Aynı yıl Steinbeck’in ilk romanı Altın Kupa yayınlandı. Eşiyle kurdukları işin batmasının ardından ailesinden maddi destek alan Steinbeck, 1937’de Fareler ve İnsanlar’ı yayınlayarak yazarlık kariyerinde yükselişe geçti.

 

 


 

 

Bram Stoker

 

Tiyatro eleştirmeni: 1876’da The Dublin Evening Mail’de tiyatro eleştirmeni olarak çalışan Stoker, aktör Sir Henry Irving’in canlandırdığı Hamlet hakkında olumlu eleştiriler yazınca Irving tarafından yemeğe davet edildi. İkili iyi arkadaş olduktan sonra Stoker, Irving’in Londra’daki Lyceum Tiyatrosu’ndaki yönetmenlik teklifini kabul etti ve 27 yıl boyunca devam ettirdiği bu görevin yanı sıra Irving’in asistanlığını da yaptı. 1890’da Kuzey Yorkshire’deki Whitby’e yaptığı gezi sırasındaki gözlemlerini 1897’de yayınlanan Dracula’da kullandı.

 

 


 

 

Kurt Vonnegut

 

Araba satıcısı: II. Dünya Savaşı’nda askerlik yaptığı sırada kaçırılıp buzhaneye hapsedilmesinin ardından kurtularak Sports Illustrated dergisinde çalışmaya başladı. Ardından 1951’de New York’taki bir şirkette halkla ilişkiler departmanında görev aldı ve 1952’de de ilk romanı olan Player Piano'yu yayınladı. Daha sonra bir reklam ajansında da görev alan Vonnegut, 1957’de Saab arabalarının bayiliğini açtı ve araba satıcılığı yapmaya başladı. 1963’te Kedi Beşiği en çok satanlar listesine girdiğinde ise Iowa Üniversitesi’ndeki yazarlık atölyesinde İngilizce öğretmenliği yapıyordu.

 

 

 


 

 

Nicholas Sparks

 

İlaç satıcısı: Nicholas Sparks The Notebook adlı ünlü yapıtını altı ay gibi kısa bir sürede yazdı ve o sırada ilaç satıcılığı yapıyordu. Eserin ilham kaynağı ise eşinin ebeveynleriydi.

 

 

 


 

 

Haruki Murakami

 

Serbest meslek: Haruki Murakami bir iş adamıydı. Peter Cat adlı bir caz bar işleten yazar ilk romanı Rüzgarın Şarkısını Dinle’yi mutfak masasında geceyarıları kaleme aldı.

 

 

 


 

 

John Grisham

 

Avukat: John Grisham, Türkçeye Öldürme Zamanı olarak çevrilen, suç ve gerilim türündeki eserini yazmak için her gün saat 05.00’te uyanırdı. Yazma ritüelini asıl mesleği olan avukatlığa başlamadan önce gerçekleştiriyordu çünkü. Grisham, bir yazar olacağını asla tahmin etmediğini, tanık olduğu bir davayı yazdığını, eser yayımlandıktan çok sonra söylemiştir. Bu arada kitabın Mathew McConaughey ve Sandra Bullock’un başrollerini paylaştığı bir filmle beyazperdeye uyarlandığını da hatırlatalım.

 

 

 


 

 

Stephen King

 

Öğretmen: Korku ve gerilim türünün başat yazarlarından Stephen King liselerde öğretmenlik yapmak için bir sertifika edinmişti fakat hemen iş bulamayınca bir süre kısa öykülerini satarak geçirdi. Nihayet öğretmenliğe başladıktan sonra da bu alışkanlığını sürdürerek geceleri yazdı. Zaten dikkatleri ilk çekişi de bir okul balosu sahnesi barındıran Carrie adlı romanıyla olmuştu. Bu kitap, King’in yazdığı dördüncü eser olmasına rağmen ilk yayımlanan eseridir. Ünlü yönetmen Brian De Palma kitabı 1976’da sinemaya uyarladı.

 

 


 

 

Orhan Kemal

 

Bulaşıkçı: 1931’de babasının siyasal nedenlerle Suriye’ye yerleşmesi üzerine orta öğretimini yarıda bırakarak gittiği Suriye’de bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yaptı. Daha sonra Türkiye’ye geri dönerek Adana’da çırçır fabrikasında çalıştı ve burada tanıştığı Nuriye ile 1937’de evlendi.

 

 


 

 

Oktay Rifat

 

Avukat: İkinci Dünya Savaşı nedeniyle Paris’teki eğitimini yarıda bırakarak Türkiye’ye dönen Rifat, Ankara’da serbest avukatlık yapmaya başladı. Bu sırada Orhan Veli ve Melih Cevdet ile 1941 yılında Garip adlı şiir kitabını çıkardı. Şiirleri çeşitli dergiler ve şiir kitaplarında yayınlanırken 1955’te İstanbul’a yerleşerek avukatlık görevini orada devam ettirdi. Aynı yıl yayınlanan Perçemli Sokak adlı şiir kitabı ile İkinci Yeni’ye yöneldi. 1961’de Devlet Demir Yolları’nda başladığı avukatlık kariyeri ise 1973 yılında emekli olana dek devam etti.

 

 


 

 

Hasan Ali Toptaş

 

Minibüs muavini: İlkokuldan liseyi bitirene kadar okuldan arta kalan zamanlarda babasının yanında minibüs muavinliği yaptı. O yıllardaki deneyimleri 1993’te yayınlanan Sonsuzluğa Nokta romanına ilham kaynağı oldu.

 

 


 

 

Oğuz Atay

 

Mühendis: Atay, 1957’de İTÜ İnşaat Fakültesi’ni bitirdikten sonra 1960’da İstanbul Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi İnşaat Bölümü’nde öğretim üyesi oldu. 1975’te doçent olana kadar çeşitli dergilerde öyküleri, makaleleri ve söyleşileri yayınlandı ve 1972’de Tutunamayanlar yayınlandı.

 

 


 

 

Yaşar Kemal

 

Irgat katibi: Ortaöğretimini yarıda bırakmasının ardından Osmaniye’de ırgat katipliği, ırgatbaşılık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu yaptı. 1946’da askerliğini tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek bir Fransız havagazı firmasında gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Osmaniye’ye dönerek çeltik tarlalarında kontrolörlük ve arzuhalcilik yaptı.

 

 


 

 

Cemal Süreya

 

Maliye müfettişi: 1954 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olmasından sonra Eskişehir Vergi Dairesi’nde stajyer olarak göreve başlayan Süreya, 1955’te maliye müfettiş muavini olarak İstanbul’a atandı. Üç yıl sonra ise yeterlilik sınavını vererek 5. sınıf maliye müfettişi oldu. Askerden dönünce Maliye Denetim Usulleri ve İktisadi Devlet Teşekkülleri’ni incelemek için Fransa’ya gönderildi. Türkiye’ye döndükten iki yıl sonra ise 1965’te maliye müfettişliği görevinden istifa ederek Papirüs dergisini çıkardı.

 

 


 

 

Necip Fazıl Kısakürek

 

Banka memuru: Devlet tarafından Paris’e gönderilerek Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde okuduğu sırada bursunun kesilmesi üzerine Türkiye’ye geri döndü. 1925’te ilk şiir kitabı Örümce Ağı yayınlandı ve yine aynı yıl bankacılık yapmaya karar verdi. İlk olarak bir Hollanda bankası olan Bahr-i Sefit’te çalışmaya başlayan Kısakürek, daha sonra Osmanlı Bankası’nda çalışmaya devam etti ve İstanbul, Giresun, Ceyhan şubelerinde görev aldı. Bankacılıktaki kariyeri 1938’de Haber Gazetesi’ne gazeteci olarak girmesiyle son buldu.

 

 


 

 

Yusuf Atılgan

 

Çiftçi: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni askeri öğrenci olarak bitirdikten sonra bir yıl edebiyat öğretmenliği yaptı. Öğrenciliği sırasında Türkiye Komünist Partisi’ne katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla on ay hapis yattıktan sonra serbest kaldı. Hapse girdiği için öğretmenliği elinden alınan Atılgan, Manisa’ya yerleşerek 1946’dan 1976’da İstanbul’a dönene kadar çiftçilik yaptı.

 

 


 

 

Kemal Tahir

 

Ambar memuru: Annesinin ölümünden sonra Galatasaray Lisesi’ndeki eğitimini yarıda bırakarak avukat katipliği yapan Tahir, daha sonra Zonguldak’ta kömür işletmelerinde ambar memurluğu yaptı. 1932’de ise İstanbul’a dönerek gazeteciliğe başladı.

 

 


 

 

Edip Cansever

 

Antikacı: İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra Yüksek Ticaret Okulu’na girdi fakat buradaki öğrenimini yarıda bıraktı. 1950’den 1976’ya kadar Kapalıçarşı’daki babadan kalma antikacı dükkanında antika eşyalar, turistik eşyalar ve halı ticareti yaptı. Ayıca dükkanda bulunan küçük odada dokuz kitap yazdı.

 

 


 

 

Cevat Şakir Kabaağaçlı

 

Turist rehberi: Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan Kabaağaçlı, yazdığı bir yazı nedeniyle üç yıl boyunca Bodrum’a sürüldü. Sürgün sırasında Bodrum’dan etkilenen yazar, cezası bittikten sonra da Bodrum’da kaldı ve 25 yıl burada yaşadı. Adını Bodrum’un antik adı olan Halikarnas’tan aldı. Daha sonra çocuklarının eğitimi için İzmir’e taşınan Kabaağaçlı, burada yazarlığını sürdürürken, turist rehberliği yaptı ve rehberlik kursları verdi.

 

 


 

 

Refik Halit Karay

 

PTT genel müdürü: Uzun yıllar farklı yerlerde sürgünde kaldıktan sonra 1981 yılında İstanbul’a döndü. Robert Koleji’nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı. 1919’da, Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) genel müdürü oldu.

 

 


 

 

* Görsel: Burak Tüylek

 

* Bu haberin hazırlanmasına Mesut Keskinbıçak da katkıda bulundu.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.