Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Sıkıntına sahip çık, onu kalem kahve ve klavyeyle besle


Zayıf
Toplam oy: 1271

2010'da Koray Sarıdoğan'ın blogu olarak açılan KalemKahveKlavye, başka yazarların, çizerlerin ve fotoğrafçıların da katkısıyla zamanla online dergiye, ardından sürekli yayın halindeki bir edebiyat sitesine dönüştü. Üstelik bir de radyo ayağı var. Sitede Umberto Eco ve Orhan Pamuk'un söyleşi kayıtlarından “Albert Camus'nün Yabancı'sında Saçma Kavramı” adlı makaleye, Hakan Günday röportajından TÜYAP 2013 notlarına kadar pek çok içerik bulmak mümkün.

 

Sarıdoğan'la KalemKahveKlavye'yi konuştuk:

 

"Tüm içerikler özgün"

 

Sizi diğer edebiyat haber sitelerinden ayıran ne?

 

En önemli fark; haberler, incelemeler, edebi metinler olarak ayırmaksızın, tüm içeriklerin özgün olması. İlla alıntı yapılacaksa akademik titizlik içerisinde kaynak gösterilmesine olan hassasiyetimiz.

 

Daha önce birkaç yüz kez söylenmiş sözler veya tespitler yerine mümkün mertebe dokunulmayan yerlere dokunmak amacımız. Yani “Falanca Yazardan 7 Önemli Tavsiye” yerine “Edebiyat ve Yazar Müzeleri”ni derlemek ya da Ahmet Midhat’ın “Tartışmalardan Faydalanma Yöntemleri”ni anlatan hiç çevirisi yapılmamış bir Osmanlıca metni çevirmek daha önemli bizim için.

 

“İçerik olsun da, her şeyi yayınlarız” demek yerine nitelikli, belli bir zevkin ve tavrın ilgileneceği metinler yazıyoruz, hatta haberleri de bu şekilde seçiyoruz. Öncelikle nitelikli edebiyatı gözetiyoruz. Sözgelimi, çok tıklansın diye bir derleme veya alıntı metin yazmıyor ya da inceleme yapmak için ticari kaygılarla yazılmış kitaplarla, salt kâr amaçlı etkinliklerle zaman kaybetmiyoruz.

 

"Can sıkıntısı bir varoluş meselesidir"

 

Sizi kimler okumalı? Hangi okurun ilgisini çekeceğinizi düşünüyorsunuz?

 

Sitenin mottosu “Can sıkıntısı bir varoluş meselesidir” olarak yazıldı vaktiyle. Kastettiğimiz sıkıntı, boş zaman sıkıntısı değil; aksine, hayatın sınırlı ve sonlu oluşu karşısında “Daha fazla ve daha iyi ne üretebilirim” sıkıntısı. Üretemeyenler için de şöyle dedik: “Sıkıntına sahip çık, onu kelimelerle besle...” Çünkü kendi hayatlarımızda tecrübe ettik ki başka hazlar silikleşse bile kelimelerden alınan haz, diriliğini koruyabiliyor.

 

Seçtiğimiz haber konularında da, edebi içeriklerde de göstermeye çalıştığımız tavır bu.

 

Bir bakıma bu “varoluşçu” yaklaşımla diyebiliriz ki KalemKahveKlavye, yazılmış ve basılmış her şeye “edebiyat” muamelesi yapmayanların, varoluşunu sorgulayan, duygu ve fikirleri pazarlanmış haliyle yutmayıp bireysel ve manevi soslarla süsleyenlerin algılarına hitap edebilecek bir mecra.

 

KalemKahveKlavye'nin Facebook sayfasının adında "4k" ifadesi de var. Aynı şekilde radyonuzun adında da... Dördüncü k nedir peki?

 

Dördüncü k, başlangıçta kişisel blog olduğu için blog sahibinin adını simgeliyordu ama artık ekip işi olduğu için 4k ifadesini her yerden kaldırdık. Yalnızca Facebook kuralları gereği, oradaki adı değiştiremiyoruz. Dördüncü K artık yok yani. Ama dileyenler "kitap, kağıt" gibi şeyler koyabilirler.

 

 

Önümüzdeki günlerde hayata geçirmeyi planladığınız bir proje var mı?

 

İlkbahardan geç olmamak üzere sokağa ineceğiz, diyebilirim. Ayrıntılar sır olarak kalsın şimdilik.

 

Koray Sarıdoğan kimdir?

 

1987 yılında Ankara'da doğdu, Alanya'da büyüdü. 2009'da Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin (ÇOMÜ) Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olup İstanbul'a yerleşti. Bir yılık edebiyat öğretmenliğinden sonra, üç yıldır freelance metin yazarlığı ve editörlük yapıyor. 2010'dan beri kurucusu olduğu KalemKahveKlavye'deki yazıların yanında bazı mecralarda hikayeler, denemeler ve incelemeler yazıyor. Yeni Türk Edebiyatı alanındaki yüksek lisans macerasını tamamlamaya çalışıyor. 2007'den bu yana yazdığı iki roman denemesini çöpe attı. Bu aralar ise yeni romanının son bölümlerini kaleme alıyor. Yalnızca metinleri değil hayatı da bir önceki günden daha iyi okumak ve yazmaktan başka pek bir amacı yok.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.