Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat gerçekten büyülü müdür? Bunu epeydir düşünüyorum. Kendi adıma, edebiyatın beni bazen büyülediği, bazen neşelendirdiği, bazen üzdüğü, bazen düşündürdüğü vaki… Yine de kesin bir yargıdan yola çıkarak “edebiyat büyüleyicidir” diyemiyorum. Peki ya okumak en faziletli eylem midir? Bu konuda da büyük konuşmak istemem, hiç de değil.
//php print_r ($fields); ?>
Oliver Guez, Josef Mengele’nin Kayboluşu için hatırı sayılır sayıda kitap incelemiş; makaleler, haberler okumuş, Mengele’nin dolaştığı yerlerde de dolaşmış... Josef Mengele’nin Kayboluşu romanı, bir savaş suçlusunun psikolojik buhranına odaklanıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Lydia Davis, yazdığı mikro, kimi zaman birer cümleden oluşan öyküleriyle tanınıyor. Proust, Blanchot, Flaubert gibi isimleri Fransızcadan İngilizceye çeviren Davis, Deha Bursu olarak da bilinen MacArthur Bursu’nun da sahibi.
//php print_r ($fields); ?>
Iris Radisch, Andreas Maier’in Die Familie (Aile) kitabını anlatırken söze altmışlı ve yetmişli yılların Alman çocukluğunda, okuldaki toplama kamplarındaki ceset-bedenler, gözlükler ve saçlarla siyah beyaz filmleri düzenli olarak izlemek gerektiğinden bahsederek başlıyor (Die Zeit, 4 Temmuz): “Evde genellikle bunun hakkında kimseyle konuşamazdınız.
//php print_r ($fields); ?>
Dikenli okları bulunan bir kirpiden baloncu olur mu ya da devasa filden bir asker? Peki, bir tavşandan şoför, kurbağadan trafik polisi ve timsahtan diş hekimi olur mu? Cankurtaran yunus balığı ne işe yarar veya doktor olan bir tilki?
//php print_r ($fields); ?>
Öncelikle neden KAPLUMBaA? Web sitenizde bir de tavşan simgesi var…
//php print_r ($fields); ?>
İnsanlık serüvenimizde ciddi kırılmaları tecrübe ettiğimiz bir çağda yaşıyoruz. Dijital devrim sadece alışkanlıklarımızı değil gerçekliği algılama ve yorumlama biçimimizi de temelden sarsıp deyim yerindeyse kararsızlaştırıyor. Bütün bu karmaşada hikâyeler de akacakları yeni yollar aramaktan geri durmuyor.
//php print_r ($fields); ?>
Eda İşler
Bana kalırsa kelimeler bir saat kararlılığında ve ölçüsünde hareket etmeli, insanın ağzından koşarcasına dökülmemeli. Önemli mevzuların anlamlı anlamsız sesler yığınında kaybolmamasını istemişimdir daima.
//php print_r ($fields); ?>
Orta çağ çağdaş kaynaklarını antik dillerden dahi Türkçeye kazandıran Ahmet Deniz Altunbaş ile bir sohbetimizde “tarih metni çevirmeninin nitelikleri” üzerine konuşmuştuk.
//php print_r ($fields); ?>
Kadim zamanlardan beri “yalan” her din, her inanış ve her dünya görüşünce lanetlenmiştir. Tarihte yalanı hoş gören bir kavme denk gelmek mümkün değildir. Yine de insanın olduğu her yerde ve zamanda yalan “kullanılan” bir araçtır. Kimi zaman gerekmese bile yalan söyler insanlar. Yalanın yüzü insana daha sıcak, daha parlak görünür çoğu zaman.