Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Bu klasikleri okumamanın bahanesi yok!



Vasat
Toplam oy: 220

Klasikleri okumamak için sıralanan bahanelerden ilki hacimleriyle, "bitmek bilmeyen sayfalarıyla" ilgili olur genelde. Gündelik hayat zaten giderek kaotik hale gelmişken; okumak çoğu insan için toplu taşımaya, seyahatlere, kahve aralarına, pazar sabahlarına ertelenen bir eyleme dönüşmüşken, hacmiyle korkutan, üstelik okurdan ciddi emek talep eden kitapları bitirmek de büyük bir meseleye dönüşmüş durumda. Kalın ciltli klasikler masadan kaldırılıp tatillere, boş zamanın bolca olduğu zamanlara saklanır çoğu kez, tatiller de “hafif kitaplar”la geçip gidince en başa dönülür...


Huffington Post’un “o kadar kısalar ki okumamak için hiçbir bahaneniz yok” minvalinde hazırladığı listeden yararlanarak oluşturduğumuz bu “kapağını açınca koltuğunuza yapışıp bitirebileceğiniz klasikler” listesi, yukarıda saydığımız ilk bahaneyi bertaraf ediyor. Söz konusu kitapların hem sayfa sayıları hem de okuru avcuna alma güçleri buna uygun.


Sıraladığımız kitapların çoğu okurdan yoğun bir emek talep etmekle birlikte, kapağını açıp bir kez yarattıkları dünyanın içine girdiğinizde, her şeyi askıya alıp içinizi romanı bitirme arzusuyla dolduracak, ancak  ve ancak kelimelerin büyüsüyle ve usta yazarlıkla açıklanabilecek bir güce sahip bu kitaplar.


Elbette bu listeyi uzatmak mümkün ve elbette -sayfa sayısı bir yana- kitap okurken hissedilen sürenin uzunluğu hayli göreceli bir kavram. Ancak bir yolculuk esnasında,  sessiz bir ortamda dinlenirken ya da bir sahilde aşağıdaki kitapların kapağını açıp da bir süreliğine dünyaya dair diğer her şeyi unutan epey fazla okur olduğuna eminiz; zira biz de defalarca aynı şeyi deneyimledik.

 

 

 

 

Dönüşüm

 

 

 

 

 

 



Yürek Burgusu

 

 

 

 

 

 

 

 

Frankenstein

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Northanger Manastırı

 

 

 

 

 

 

 

Kâtip Bartleby

 

 

 

 

 

 

 

 

Genç Werther’in Acıları

 

 

 

 

 

 

 

 

Karanlığın Yüreği

 

 

 

 

 

 

 

Öğrenci Törless’in Bunalımları

 

 

 

 

 

 

 

 

Dorian Gray’in Portresi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yabancı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Satranç

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Baskerville’lerin Köpeği

 

 

 

 

 

 

 

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde

 

 

 

 

 

 

 

Bir Noel Şarkısı

 

 

 

 

 

 

 

Büyük Uyku

 

 

 

 

 

 

 

Uyanış

 

 

 

 

 

AB

 

 

 

 


 

 

 

Görseller: Unsplash

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.