Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Bu Resim Ne Anlatıyor?




Toplam oy: 146
Çoğunluğu 17 ve 18. yüzyıldan 131 resmin yer aldığı kitap, adından da anlaşıldığı üzere bir resme baktığımızda o resimdeki hikâyenin arka planını anlatıyor.

Zerrin İren Boynudelik ve Emine Önel Kurt’un kaleme aldığı Bu Resim Ne Anlatıyor serisinin 3. kitabı Günlük Hayat, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınlarından çıktı. Serinin önceki kitaplarında Boynudelik yazar olarak yer alırken, Kurt serinin editörlüğünü üstleniyordu. İkonografi ve Mitoloji başlıklarını taşıyan ilk iki kitaptan çok şey öğrenmiş bir okur olarak üçüncü kitabı da severek okuduğumu belirtmek isterim.

 

Çoğunluğu 17 ve 18. yüzyıldan 131 resmin yer aldığı kitap, adından da anlaşıldığı üzere bir resme baktığımızda o resimdeki hikâyenin arka planını anlatıyor. Günlük hayatın resmedilmesi resmin tarihine baktığımızda görece yeni bir olay. Rönesans’tan sonra yavaş yavaş yaygınlaşmaya başlıyor. Kuzey Avrupa Flaman resminde sıklıkla işleniyor ve kitapta da bu bölgeden ziyadesiyle resim örneği mevcut.

 

Bu resimler ayrıca toplumların o tarihteki eğlence, günlük işler, yemek alışkanlıkları gibi yaşayış biçimlerini gösterirken, bir yandan da mesela dönemin moda anlayışına da ışık tutuyor. Günlük hayatı anlatan resimler birer belge olarak da görülebilir ama gerçekliklerine her zaman şüpheyle bakmak lazım çünkü işin içinde sanatçının hayal gücü de yer almakta. Ayrıca bu kitap sayesinde resimlerde anlatılan ve ilk etapta görünenin ardına bakmak, arka plandaki dinî ve/veya ahlaki referansı kolaylıkla anlamak mümkün.

 

Kitapta yer alan bazı konular şunlar:

 

• Ev halleri
• Pazar yerleri
• Mutfaklar
• Yemekler
• Hukukçular, maliyeciler, tefeciler
• Terziler
• Doktorlar ve simyacılar
• Konserler ve düğünler
• Genelevler
• Resim satın alanlar
• Sokak eğlenceleri ve şans oyunları

 

Kitabın giriş bölümünde dönemin temel alışkanlıkları, yaşanan değişimler ve bu dönemin resimleri hakkında genel bir bilgi veriliyor. Bu bilgiler ilerleyen bölümlerde resimleri, sanatçıların yaklaşımını anlamak için son derece yararlı. Her bölümün başında o temayı anlatan resimlerle, yaşanan değişimlerle alakalı verilen detaylı bilgiler sadece söz konusu resimleri değil dönemi de anlamaya yardımcı oluyor, günlük hayatın gelişimine dair ipuçları veriyor. Örneğin kahvaltı 18. yüzyıla kadar sıradan bir öğünken bu dönemde aristokratik bir gelenek haline geliyor. Bugün kullandığımız turuncu havuçların 16. yüzyıldan itibaren yaygınlaştığı, daha önceleri yaban havuçları, sarı, mor ve beyaz havuç tüketiminin yaygın olduğu verilen bilgiler arasında.

Sanata yahut resme özel bir ilginiz yoksa bile bu seriyi mutlaka tavsiye ediyorum çünkü içinde bulunduğumuz dijital çağda görsellik hiç olmadığı kadar yaygınlaştı. Artık her zaman, her an karşımıza bir video, bir fotoğraf, bir emoji çıkabiliyor. 18. yüzyılda yaşamış bir kişinin ömrü boyunca karşılaştığı kadar imaja biz 1 günde hatta bazen 1 saatte muhatap olabiliyoruz. Peki karşılaştığımız bu görsellerdeki göndermeleri, arka planda kalmış incelikleri tam olarak anlayabiliyor muyuz? Hiç sanmıyorum. Günümüzü daha iyi anlayabilmek için bu seri en temel yaklaşımları, sade bir dille, her kesimden insanın anlayabileceği basitlikte anlatıyor.

 

Kitabın baskı kalitesi ve kâğıt seçimini çok iyi! Resimlerden detayların gösterildiği sayfalarda farklı bir tasarım uygulanabilirmiş. Çizgilerin resmin neresini işaret ettiği tam belli olmuyor, açıklanan detayların ayrı ve daha büyük hallerine yer verilseymiş kitap olduğundan daha da anlaşılır hale gelebilirmiş.

 

 

BU RESİM NE ANLATIYOR?
Zerrin İren Boynudelik,
Emine Önel Kurt

İSTANBUL BILGI ÜNIVERSITESI
YAYINLARI 2018

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.