Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Çocuklar İçin Felsefe Yapmak




Toplam oy: 130
Çocuk felsefesi tabirinin kullanıldığı (Karl Jaspers) 1953 yılından bu yana bu alandaki çalışmalar son yıllarda zirve yaptı denebilir. Büyüklerin çocuklar hakkında yaptığı felsefe, çocuklar için yapılan felsefe, çocukluk felsefesi ve çocukça felsefe ile çocuklarla felsefe yapmak kavramları eşliğinde ilerleyen bu alan birçok sistematik metotları da devreye sokuyor elbette. Dünyanın birçok ülkesinde bu alanda modeller geliştirilerek sistematik uygulama denemelerinin yapıldığı ve bu sayede çocukların düşünsel ve duygusal zekâlarının geliştiğine dair başarılı sonuçların alındığını biliyoruz. Felsefeyi bir edebiyat disiplini içinde çocuğa sunmak noktasındaki çabalar da bir hayli fazla.

Çocuklar için yazılan ya da daha doğrusu bir büyük eşliğinde çocuklara felsefeyi anlatmayı gaye edinen kitapların sayısında hızlı bir artış var. Elbette yetişkinler için felsefe yapmak işin kolay tarafı ama kişiliğin oluştuğu bir çağdaki çocuklara felsefeyi anlatmak esaslı bir mesele. Fakat işin kolay tarafı çocukların zihinlerinin özgür düşünmeye açık olduğu bu dönemde sunulan felsefe metinleri eğer onların algılayacağı bir seviyede sunulursa eğlenceli bulmaları ve anlamaları sorun teşkil etmeyecektir.

 

Çocuklar için daha çok tercüme eserlerle ülkemize giriş yapan pek çok eser var. Bu eserlere rağbet gösterenlerin başında da eğitimciler geliyor. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de eğitim ve öğretimle ilgili köklü çözüm arayışları tartışılıp konuşulurken felsefe kitaplarının bu anlamda bir can simidi olduğu aşikâr. Çocukları ezberci eğitimden kurtarıp düşünen ve üreten bireyler olarak yetiştirme çabaları her ülkenin ortak arzusu. Çocuk felsefesi tabirinin kullanıldığı (Karl Jaspers) 1953 yılından bu yana bu alandaki çalışmalar son yıllarda zirve yaptı denebilir. Büyüklerin çocuklar hakkında yaptığı felsefe, çocuklar için yapılan felsefe, çocukluk felsefesi ve çocukça felsefe ile çocuklarla felsefe yapmak kavramları eşliğinde ilerleyen bu alan birçok sistematik metodları da devreye sokuyor elbette. Dünyanın birçok ülkesinde bu alanda modeller geliştirilerek sistematik uygulama denemelerinin yapıldığı ve bu sayede çocukların düşünsel ve duygusal zekâlarının geliştiğine dair başarılı sonuçların alındığını biliyoruz. Felsefeyi bir edebiyat disiplini içinde çocuğa sunmak noktasındaki çabalar da bir hayli fazla.

 

Felsefeyi toplum felsefesine uyarlamak

 

Ülkemizde çocuklar için yayınlanan felsefe kitaplarında sayıca büyük artış var elbette ancak bu çeviri kitapların bazı sorunları da yedeğine alarak yayınlandığını belirtelim. Bu kitaplarda çocuğun anlaması için verilen örneklemeler pek çok yerde bizim kültür ve medeniyet kodlarımızın dışında bir içerik barındırmakta. Kendi kültürel değerlerimizle hiç uyuşmayan birçok sakıncalı sayılabilecek örneklerin hiçbir editoryal süzgeçten geçmeden basılmasının doğuracağı tehlikeleri de göz ardı etmemek lazım. Yani kız-erkek ilişkilerinden alkol tüketiminin normalliğine kadar birçok unsurun çocuğun algısında yaratacağı tahribatı da görmek icap ediyor. Yani konu felsefe de olsa kültürel norm ve bakış açılarının her toplum için aynı olmayacağı gerçeği ıskalanmamalı.

 

Bu alanda çıkan belli başlı birkaç kitap serisinin adını da vermek isterim. Günışığı Kitaplığı’nın çıkardığı Çıtır Çıtır Felsefe dizisi, Tudem Yayınları’ndan çıkan Filozof Çocuk serisi, Mandolin Yayınları’nın Felsefe Dedektifi serisi, Doğan Egmont’un Bal Gibi Felsefe serisi, ODTÜ Geliştirme Yayınları’nın Pikolo İle Felsefe Öğreniyorum serisi, Redhouse Kidz Yayınları’nın Çocuklar İçin Felsefe serisi, Kırmızı Kedi Yayınları’nın Bilgelik Okulu serisi ve Uğurböceği Yayınlarının çıkardığı Çaylak Filozof serileri bu anlamda çocuklara felsefenin ne olduğunu gösteren ve öğreten belli başlı kitaplardan. Tabii bunlara bir de Paraşüt Kitap’tan çıkan Felsefe Makinesi de ilave etmek lazım.

 

Çocukların sorgulama ve eleştirel düşünme becerilerini geliştiren bu kitapların çoğu şimdilik eğitimci ve ebeveyneler için birer rehber niteliğinde. Bizzat çocuğun okuyacağı ve algılayabileceği nitelikte kitap sayısı az. Burada da iş sanırım edebiyatçılara düşüyor.

BİR KAVANOZ MUTLULUK


Mutluluk satın alınabilir bir şey midir? Ya da nerede gizlidir? Peki bunu okul öncesi çocuklara nasıl anlatmalı? Mutluluk satıcısı Bay Güvercin’in battığı kavanozların içinde olabilir mi? Hızla değişen dünyadaki tüketim alışkanlıklarından ve maddiyata dayalı hazır mutluluk formüllerinden dem vuran bu düşündürücü öykü, zamansız bir evrende geçmesine rağmen günümüz gerçekliğine ayna tutuyor. Bay Güvercin’in peşine takılıp Bayan İbibik, Bay Sülün, Bayan Çalıkuşu, Bay Sığırcık, Bayan Kızılgerdan’ı ziyaret etmek lazım o halde. Mutluluğa dair birçok şey minik okurlar için bu iki kapağın arasında.
BEN ÇOCUK OLSAM…

. Felsefik konuları elbette merak ederdim ama bunun karışık teori metinleri yerine masal, hikaye, çizgi roman ile sunulmuş olanları tercih ederdim.

• Herhangi bir konuyu hiç düşünmediğim tarzda tartışmak hoşuma giderdi.
BEN ÇOCUK OLSAM…

• Mutluluğun asla parayla satın alınabilir bir şey olmadığını anlamış olurdum.

• Kitabın resimlenmesine bayılırdım. İnce detaylara saatlerce bakarak vakit geçirebilirdim.

• Mutluluk ve mutsuzluk üzerine düşünürdüm.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.