Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

C.S. Lewis'ten yazarlık üzerine beş kural



Vasat
Toplam oy: 687

Birçoğumuzun Narnia Günlükleri ile tanıdığı bir yazar C.S. Lewis. Yakın dostu J.R.R. Tolkien ile birlikte fantastik edebiyatın en önde gelen isimlerinden biri aynı zamanda. Otuzdan fazla esere imza atan Lewis aynı zamanda bir eğitimciydi, dünyanın en prestijli üniversitelerinden biri olan Oxford Üniversitesi'nde de İngiliz edebiyatı üzerine dersler veriyordu. Yani C.S. Lewis genç insanlarla bir hayli içli dışlıydı. Öğretmenlik görevinin yanı sıra hemen her gün genç hayranlarından mektuplar alıyordu ünlü yazar. Bu mektupları cevaplarken de bir hayli özenli davranıyordu. Hatta bu mektupların bir kısmı Letters to Children adlı bir kitapta da toplanmıştı.

 

 

 

C.S. Lewis'in en sık yazıştığı hayranlarından biri de yazara Amerike Birleşik Devletleri'nden mektuplar gönderen Joan adlı bir genç kızdı. Yazar ve genç hayranı arasında 1954 yılında başlayan yazışmalarda ikili karşılıklı olarak yirmiden fazla mektup kaleme almıştı. Bu mektuplardan birinde usta yazar genç takipçisine kendi yazarlık serüveninde uyguladığı beş kuraldan bahsediyordu. İşte C. S. Lewis'in beş yazarlık kuralı:

 

1. Dili her zaman anlatmak istediğiniz şeyi olabildiğince açık ifade edecek ve cümlelerinizden başka bir anlam çıkarılamayacak şekilde kullanın.

 

2. Uzun ve müphem sözcükler yerine her zaman sade ve doğrudan sözcükleri tercih edin. Vaatleri yerine getirmeyin ama onları her daim koruyun.

 

3. Eğer durumu somut sözcüklerle anlatabiliyorsanız soyut sözcükleri tercih etmeyin. "Daha çok insan öldü," demek istiyorsanız bunun yerine "Ölüm oranı yükseldi," demeyin.

 

4. İzah ettiğiniz şeyler hakkında nasıl hissetmemizi istediğinizi söylemekten başka işe yaramayan sıfatlar kullanmayın. Bir şeyin korkunç olduğunu söylemek yerine bizi dehşete düşürecek açıklamalar yapın. Ne kadar keyifli olduğunu söylemeyin, yazdıklarınızla bize keyif verin. Bu tür sözcükler kullanmak ( korkunç, harika, iğrenç, nefis gibi sözcükler) okura " Lütfen benim yerime benim işimi yapar mısınız?" demek gibidir.

 

5. Konuya fazla "büyük gelen" sözcükler kullanmayın. "Çok" demek yerine "sonsuz ölçüde" demeyin, aksi halde gerçekten sonsuz bir şeyden bahsetmek istediğinizde kullanacak bir sözcük bulamazsınız.

 

 

 

 


 

 

 

 

Kaynak: Writing Cooperative

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.