Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Güncel // Kadınların “uğraştıkları”



Zayıf
Toplam oy: 151
Kitap dünyasındaki tüyler ürpertici manzaranın tek sebebi, ortaya çıkan cinsel taciz vakaları değil maalesef.

Kadınlar bilir; hangi endüstride olursanız olun, hangi ülkede yaşarsanız yaşayın eşitlik için -kimisi büyük, kimisi küçük ama mutlaka- çeşitli “savaşlar” vermeniz gerekir. Günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiştir adeta bu savaşlar. Öyle ki onları bazen görmezden geldiğimiz, “ne yapalım, hayat böyle,” deyip geçtiğimiz durumlar olabiliyor. Ancak bir taraftan da, #MeToo hashtag’i ile yaşadıklarını paylaşarak “sessizliği bozan” kadınların hareketi, yayılmaya devam ediyor...

Öyle ki, birkaç ay içinde özellikle Hollywood’da, cinsel tacizle suçlanan birçok prodüktör, oyuncu ve yönetmen kariyerlerinden oldu ve bu hareket kısa süre içinde diğer endüstrilere de sıçradı. Kitap dünyası da elbette bundan “nasibini” aldı. Eşitliğin, insanlığın belki de en büyük savunma alanlarından biri olan edebiyat dünyasında böylesi karanlık olayların yaşanması insanın içini acıtsa da, sonuç olarak gerçeklerin yüzeye çıkması, belki de hayal ettiğimiz o ütopik dünyanın kurulmasına vesile olacaktır.


İptal edilen Nobel


Nobel Edebiyat Ödülü’nün ne kadar önemli ve prestijli olduğunu bilmek için kitap tutkunu olmaya gerek yok. İsveç Akademisi’nin her sene yaklaşık 200 aday arasından, aylarca yapılan bir araştırma neticesinde tek bir yazara (bazı istisnai durumlarda müzisyen!) ödül verdiği biliniyor. Dolayısıyla insan, dünyanın belki de en önemli edebiyat ödülünün, belli bir davranış modeli sergilemesini, bir örnek oluşturmasını bekliyor. Bu yüzden de Nobel’in cinsel tacizle “lekelenmesi” hepten can yakıyor.

 

İsveç Akademisi'nin bir toplantısından

 

Geçtiğimiz aylarda 18 kadın, günümüz sanat dünyasının önde gelen kültürel figürlerinden ve İsveç Akademisi’yle sıkı bağları bulunan Jean-Claude Arnault’yu taciz ve şiddet uygulamakla suçladı. Haber, hiç kuşkusuz, edebiyat dünyasında bir bomba etkisi yarattı. Skandalın ortaya çıkmasıyla Arnault soruşturma altına alındı. Ancak Akademi bu konuda yeterince sağlam bir duruş sergileyemedi. Bu da elbette, #MeToo’dan beri kadın hakları için dur durak bilmeden çalışan eylemcileri devreye soktu. Çok geçmeden Akademi’nin pek çok üyesi, sonrasında da Akademi politikalarını değiştirmek için yıllarca uğraşan genel sekreteri Sara Danius ile Frostenson istifa ettiler. Bu istifa neticesinde Akademi’nin yönetim kurulunda yalnızca 10 kişi kaldı. Bu kadar kişi Nobel Edebiyat Ödülü oylamasını yapmaya yetmeyecekti. Neticede istifa edenler, İsveç Akademisi’ni “dramatik” bir karar almaya zorladılar ve Akademi, bu sene Nobel Edebiyat Ödülü’nün verilmeyeceğini kararlaştırdı. 75 yıl sonra ilk kez, Akademi bu sene hiçbir yazara Nobel Ödülü takdim etmeyecek. Gelecek yıl ise, iki yazar birden Nobel Edebiyat Ödülü'nü almaya hak kazanacak. Dolayısıyla belki de ödül ertelendi demek daha doğru olur. Bu ertelemenin olumlu değişimleri beraberinde getirip getirmeyeceğini ise ancak zaman gösterecek.

 

 

Tahtından düşen bir yazar!

 

Junot Díaz, günümüz edebiyatının önemli isimlerinden biri... Oscar Wao'nun Tuhaf Kısa Yaşamı romanıyla Pulitzer Ödülü’nü kazanmış, eserleri düzinelerce dile çevrilmiş bir yazar. Haliyle de çok sevilen bir yazar. Ancak bu günlerde kendisi, bir kadına cinsel tacizde bulunmak ve daha başkalarına şiddet uygulamakla suçlanıyor. (Díaz’ı tacizle itham eden kişi, kendisi de ünlü bir yazar olan Zinzi Clemmons. Clemmons’ın durumu Twitter’da paylaşması üzerine pek çok başka kadın da, sosyal medyada, Díaz’ın onları nasıl sözsel olarak taciz ettiğini paylaşmaya başladılar.) Sonuç olarak Junot Díaz da, katılmayı planladığı festivallerden ve panellerden çekilme kararı aldı, daha doğrusu böyle bir karar almak zorunda kaldı!

 

 

 

Kadınların yazdığı kitapların fiyatları neden daha düşük?


Kitap dünyasındaki tüyler ürpertici manzaranın tek sebebi, ortaya çıkan cinsel taciz vakaları değil maalesef. Diğer bir problem de, kadınların emeklerinin karşılığını alamamaları. Zira, yakın bir süre önce Queens Koleji’nin yaptığı bir araştırmada, kadınların kaleme aldığı kitapların yüzde 50 daha düşük fiyatla satıldıkları keşfedildi.

Söz konusu araştırmada, 2002-2012 yılları arasında tüm büyük yayınevlerinin bastıkları kitapların yer aldığı listeler incelenmiş. Yayımlanan tüm kitapların fiyatları sene sene karşılaştırıldığında, kadın yazarların eserlerinin yüzde 45-50 oranında daha düşük fiyatla satıldıkları görülmüş. Araştırmayı yürüten sosyolog Dana Beth Weinberg ve matematikçi Adam Kapelner, durumun kitap türlerinden (polisiye, romantik, fantastik vs) kaynaklanıp kaynaklanmadığına da bakmışlar, ancak manzara değişmemiş! Belki bu kadın yazarlar çok da iyi bilinen isimler değildi, diye fikir yürütmek mümkün ama eserleri daha düşük fiyatla satılan yazarlar arasında Joyce Carol Oates, Roxane Gay ve Patricia Highsmith gibi isimlerin yer aldığının altını özellikle çizelim. Peki, neden?

 

 

 

 

 


 

 

 

Görsel: Seda Mit

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.