Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Hermann Hesse'nin Nobel konuşması: "Biricikliğe hayranım"




Toplam oy: 1007

İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Chekhov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi. Fakat Akademi, ödülü en az bu isimler kadar hak eden William Faulkner, Ernest Hemingway, John Steinbeck, V.S. Naipaul, Doris Lessing gibi birçok edebiyatçıyı ödüllendirdi.

 

Ödüle layık görülen edebiyatçılar da yazarın sorumluluklarına ilişkin konuştular. Peki, neler söylediler?

 

Bu soruya cevap olsun diye her hafta bir edebiyatçının, ödül töreni sırasında yaptığı konuşmayı yayınlamaya devam ediyoruz.

 

Hermann Hesse, ödül aldığı 1946 yılında rahatsızlığı nedeniyle törene katılamamış, okunması için bir mesaj göndermişti. İşte, İsviçreli Bakan Henry Vallotton'ın okuduğu o mesaj:

 

 

Şöleninize en içten tebriklerimi ve saygılarımı sunarken, konuğunuz olamamaktan ve sizlere bizzat teşekkür edememekten duyduğum üzüntüyü dile getirmek istiyorum. Sağlık konusunda hep hassas bir yapım olmuştur; özellikle 1933 yılında itibaren yaşanan acıların üzerimde yarattığı kalıcı maluliyet, hayatımın mesleğini yerle bir etti ve sırtıma ağır yükler bindirdi. Ancak zihnim bundan hasar görmedi ve kendimi size ve Nobel Vakfı'na ilham veren fikre çok yakın hissediyorum. O fikir, zihnin uluslararası ve uluslarüstü olduğunu ve bu zihnin savaşa ve yok etmeye değil, barışa ve uzlaşmaya hizmet etmesi gerektiğini dile getiren fikirdir.

 

Ancak hayalim, ulusal özelliklerin bulanıklaşması ve insanlığın entelektüel olarak aynılaşmasına neden olması değil. Aksine, her şekil ve renkten farklılığın bu güzel dünyamızda uzun yıllar yaşamasını diliyorum. Farklı ırklara, uluslara, dillere, davranışlara ve bakış açılarına sahip insanların var olmaları ne kadar muhteşem! Eğer savaşlara, işgallere ve ilhaklara karşı nefret ve uzlaşmaz bir husumet duyuyorsam, bunun birçok nedeni var ancak en önemlisi, insan medeniyetinin kendiliğinden gelişen, son derece bireysel olan ve zengin bir şekilde farklılaşan birçok başarısının bu karanlık güçlere kurban gitmesidir. Büyük basitleştirmelerden nefret ediyorum. Kalite ve taklit edilemez ustalık anlayışı ile biricikliğe ise hayranım. Minnettar bir misafiriniz ve meslektaşınız olarak, ülkeniz İsveç'e, onun diline ve medeniyetine, zengin ve gururlu tarihine ve kendine özgü yapısını korurken ve şekillendirirken gösterdiği azme tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum. İsveç'e hiç gitmedim ancak o ilk hediyeyi aldıktan sonraki yıllar içinde ülkenizden bana birçok güzel ve hoş şey geldi. Bundan 40 yıl önce gelen o ilk hediye, Selma Lagerlöf'un bana ithaf ettiği Christ Legends kitabının ilk baskısının bir kopyasıydı. Yıllar içinde ülkenizle birçok değerli alışverişim oldu ve bu son muhteşem hediyenizle beni çok şaşırttınız. Size duyduğum yoğun minnettarlığımı göstermeme izin verin.

 

 


 

 

* Çeviren: Elif İlik

 

* Görsel: Tim-Roeloffs

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.