Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

J.R.R Tolkien ve Orta Dünya hakkında doğru sanılan yanlışlar




Toplam oy: 794

J.R.R. Tolkien'in İngiliz edebiyatına kattığı mitolojik bir evrendir Orta Dünya. Yazarın büyük eseri Yüzüklerin Efendisi serisinde de olaylar bu evrende geçmektedir. Yüzüklerin Efendisi, Peter Jackson tarafından sinemaya aktarılmasıyla fantastik kurguyla haşır neşir olmayan birçok kişi tarafından da tanındı ve sevildi. Ancak Yüzüklerin Efendisi'nin bu popülaritesi birçok yanlış bilgiyi de beraberinde getirdi. Esasen J.R.R. Tolkien ve Yüzüklerin Efendisi hakkındaki fikirlerin birçoğu serinin sinema uyarlamalarına ve efsanelere dayanıyor desek yalan olmaz! Peki J.R.R Tolkien ve Orta Dünya hakkında bildiklerimiz ne derece doğru? İşte J.R.R Tolkien ve Orta Dünya hakkında doğru sandığımız bazı yanlışlar:

 

1. Tolkien'in elfleri gerçekten de sivri kulaklı mıdır?

 

Aslında Tolkien'in elflerinin sivri kulaklı olduklarına dair metinsel bir kanıt yoktur. Fakat J.R.R. Tolkien'in oğlu Christopher Tolkien kaleme aldığı History of Middle-Earth Books (Orta Dünya Kitaplarının Tarihi) adlı kitapta babasının kesinlikle sivri kulaklara işaret ettiğini iddia etmiştir. Yine de J.R.R. Tolkien'in elf karakterlerini tanımlarken sivri kulakları olduğundan bahsetmemektedir.

 

 

 

2. Güneş ışığı orkları zayıflatır mı?

 

 

Tolkien'in hikayelerindeki orkların sıklıkla gün ışığında gezinmeleri ve büyük savaşlarda savaşmalarına rağmen her nedense çoğu kimse orkların gün ışığı altında geceleri olduklarından daha zayıf olduklarını düşünür. Öte yandan Orta Dünya'nın Karanlıkların Efendisi olarak anılan yaratıkları Melkor ve Sauron'un güneş ışığından nefret ettiği bilinir. Sözün özü orklar güneş ışığından pek hoşlanmasalar da güneş ışığının onlar üzerinde sanıldığı gibi zayıflatıcı bir etkisi de yoktur.

 

 

 

3. Elfler tümüyle iyicil varlıklar mıdır?

 

J.R.R. Tolkien Hobbit'te elfleri birtakım hataları da bulunan, iyi varlıklar olarak tanımlar. Yüzüklerin Efendisi serisinde de birçok elf karakter, ayrıntılara girmemekle birlikte, pişmanlık duydukları olaylardan bahsetmektedirler. Ancak elflerin ortaya çıkmasıyla birtakım kötücül yaratıkların geri çekilmesi ve kahramanların soluklanacak bir imkan buluyor olması elflerin tümüyle iyicil olduğu algısını doğuran bir durum oluşturmuştur. Elfler genel itibariyle iyicil yapıda olsa da kimi zaman ne denli kötüleşebildiklerini görmek için Silmarillion'a bakmak yeterlidir. Sözün özü elfler özünde iyi yaratıklar olmakla birlikte sütten çıkma ak kaşık da değillerdir.

 

 

 

4. Elfler doğal sebeplerle ölürler mi?

 

Bir elfin ölümlü olup olmadığını söyleyebilmek için öncelikle ölümlülük kavramını tanımlamak gerekir. Tolkien'in kurgusunda ölüm karmaşık bir konudur. Bir elf için ölüm bir insanın ölümü kadar kesin görünmeyebilir. Çünkü elflere kimi noktalarda tekrar hayata dönmeleri için şanslar tanınmaktadır. Bu durum da elflerin gerçekte ölmedikleri algısını yaratabilmektedir. Gerçekte elflerin ölümsüzlüğü sınırlıdır, onlar da doğal sebeplerle ölebilirler. Bir insan için yaşlılığa bağlı kalp krizi ya da felç gibi ölümcül durumlar bir elfte "solmak" olarak tezahür eder. Tolkien bu sürecin nasıl ve ne hızda geliştiğini açıklamaz. Fakat sonunda elfler bedensiz ruhlara dönüşürler ve yaşayan başka bir bedeni zorla ele geçirmedikçe tekrar vücut bulamazlar.

 

 

 

5. Smaug Orta Dünya'nın son ejderhası mıdır?

 

Tolkien kendisine bir mektupla yöneltilen, Smaug'ın Orta Dünya'nın son ejderhası olup olmadığına ilişkin soruyu şu şekilde yanıtlamıştı: "(Kitaplarımda) Ejderhaların sonuna dair bir şey söyledim mi? Eğer söylediysem değiştirmeliyim!" Esasında Smaug'ın Orta Dünya'nın son ejderhası olduğu fikrine sebep olan Gandalf ile Frodo arasında geçen bir konuşmadır. Eski ateşin yeterince sıcak olduğu dünyada artık bir ejderha kalmadığından bahseder Gandalf. Ancak Tolkien'in burada işaret ettiği Smaug'ın ölümünden sonra hiçbir ejderhanın onun gücüne ulaşamadığıdır.

 

 


6. Tom Bombadil bir valar mıydı?

 

Tom Bombadil'in ne tür bir yaratık olduğu okurların zihnini sıklıkla kurcalayan bir sorudur. Tom Bombadil insan mıdır? Elf midir? Ya da biraz "fazla gelişmiş" bir hobbit midir?  Bu konudaki en güçlü hipotezlerden biri de Tom Bombadil'in bir valar olduğudur, zira kendisi yüzüğün cazibesine direnebilenlerdendir. Fakat gerçekte yüzüğün cazibesine direnmeyi başaran başka karakterler de vardır elbette; Gandalf,  Elrond, Aragorn, Galadriel ve Faramir gibi. Fakat Tolkien bu spekülasyonlara yer vermeyecek şekilde Bombadil'in bir "aborjin" olduğunu belirtir. Sözün özü Tom Bombadil hemen herkesten evvel Eriador'da yaşayan biridir ve başkaca da bir şey olması gerekmez.

 

 

 

 

 

 


 

 

 

Kaynak: Top Ten Topia

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.