Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kedi gibi düşünmenin temel ilkeleri




Toplam oy: 192

Stéphane Garnier’in çok satan kitabı Kedi Gibi, kedilere dair söylenmiş veciz sözler eşliğinde, bu nev-i şahsına münhasır varlıkların “hayat duruşları”yla bize yaşamımızda nasıl kılavuzluk edebileceğine ışık tutarken kedilerle bu dünyayı paylaşmanın keyfini de hatırlatıyor.

Kitaptan seçtiğimiz alıntılarla, Hemingway ve Mallarmé gibi isimlerin kedilerden nasıl ilham aldıklarına bakıyoruz.

 

 

Merakını hiç kaybetme

 

“Merak eğitimin temelidir ve eğer bana ‘merak kediyi öldürür’ derseniz ben de size sadece ‘o kedi asilce ölmüştür’ derim.” Arnold Edinborough

Dokunmanın önemine inan

 

“Kediler okşama biriktirmek için yaratılmış varlıklardır.” Stéphane Mallarmé

 

 

Başkalarının yargılarına çok takılma

 

“Kediler kimin kendilerini sevdiğini, kimin sevmediğini çok iyi bilirler ama düzeltmeye uğraşacak kadar kafaya takmazlar bunu.” Winifred Carrriere

Kendini olduğun gibi kabul ettirmeyi bil

 

“Kedi hiçbir işe yaramamayı bir izzet-i nefis meselesi olarak görüyor gibidir ama bu durum evde köpeğinkinden daha iyi bir yer için hak iddia etmesine engel değildir.” Michel Tournier



Sevdiklerinin esiri olma

 

“Eğer siz onun sevgisine layıksanız kedi sizinle dost olacak ama asla esiriniz olmayacaktır.” Théophile Gautier

 


Ne zaman dinlenmen gerektiğini bil

 

“Kedimi uyandırdığımda, kendisine tekrar uyuma fırsatı sunulmuş biri gibi minnettar bir havaya bürünüyor.” Michel Audiard



Güç düşkünlerinden uzak dur

 

“Kedileri seven insanlar güç ilişkilerinden kaçınırlar.” Annie Duperey

 

 

 

Her durumda eğlenmesini bil

 

“Kedimle oynarken onun benimle, benim onunla eğlendiğimden daha çok eğlenip eğlenmediğini kim bilebilir?” Michel de Montaigne


Dürüst ve dolaysız ol

 

“Kediler mutlak surette dürüsttür. İnsanlar şu ya da bu sebeple duygularını saklar ama kediler, hayır.” Ernest Hemingway



Sakin kal (yani çoğunlukla)

 

“Sakinlik fikri oturan bir kedide cisim bulur.” René Char

 

 

AB

 


 

 

Görseller (yukarıdan aşağıya): Gökçe İrten, Dilem Serbest, Gülce Baycık

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.