Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

KomşudaPişen// Mart 2013




Toplam oy: 1208

Mart ayında KomşudaPişen'lere hoş geldiniz! Yine edebiyat dergilerinin dolu dizgin geçirdiği bir aydan sizin için farklı türlerde bir çok eser seçtik.

 

 

 

 

Notos

 

 

 

 

 

 



Semra Aktunç - Graffiti

 

 

 

Bazı öyküler anlattıklarından çok nasıl anlattığıyla kalır aklımızda, bazılarını okuyunca ise yazarın beyninizin içini gördüğünden şüpheye düşersiniz. Semra Aktunç'un bir yılbaşı gecesi Beşiktaş Vapur İskelesi civarında geçen öyküsü Graffiti benim için ikinci kategoride. Bu konuşmaları geçen yıl ben yapmış olabilirim, önümüzdeki hafta siz yapacak olabilirsiniz, hatta belki öyküdeki kadın sizin eski sevgilinizdir, olamaz mı?

 

 

 

Richard Linklater'ın muhteşem filmleri Before Sunrise ve Before Sunset'i bilirsiniz. Film boyu diyaloglar delicesine akıp gider, her bir cümleyi bir yerlere not almak istersiniz. İşte Graffiti sanki o tuttuğumuz notlar gibi. Aşkın, aşık olunan kişiyle alakası olup olmadığını sorgulayan belki de binlerce satır yazılmıştır ama durup da düşününce şu kadarcıkla da her şeyi açıklamak mümkün. Semra Hanım da öyle yapmış zira.

 

 

-... Hiç istedin mi benimle birlikte olmayı, ne olur bu kez dürüst davran hiçbir şeyi gizleme, korkma ve söyle.


- Evet, çok kez. Düşlerime giriyordun ama...


- Ama?


- Yüzün yoktu.

 

- Görüyor musun, her şeyi açıklıyor bu. Yalnızca aşk istiyorsun, birinin aşkını değil. Ya da aşkın bir formülü gerek sana, hep elinde tutabileceğin, hep sende kalacak, seninle yaşayacak... Ben ya da bir başkası seni ilgilendirmiyor.

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

Varlık

 

 

 

 

 

 

 


Barış Acar - Raymond Carver ile Sabahattin Ali (Write a Comment...)

 

 

 

 

Bir fincan çay almışsınız, masaya oturup Varlık dergisini okumaya başlamışsınız. Mehmet Taner şiirleriyle ilgili derin bir analiz, Feridun Andaç'ın kaleminden Stefan Zweig'la Buluşma Çağı derken dergiyi yarılamışsınız bile. Sonra bir anda çok tanıdık ama dergi sayfasında bir o kadar da yabancı bir sahne çıkmış karşınıza. Bir dakika yahu, resmen Facebook timeline'ı değil mi bu? Like'lar, comment'ler falan? Noluyor yahu? İsmiyle müsemma Facebook mavisi olmasa bile bir timeline'ı nerede görseniz tanırsınız. E peki kim bu insanlar? Neslihan? Cem? Gerçekten yazdıkları şeyler mi bunlar, kurmaca mı? Aa Beatles videosu? Peki o link? Deneseniz cidden açılır mı?

 

 

 

 

Hayatınız roman olmayacak belki ama durup düşününce demek ki Facebook sayfanızın öykü olmaması için hiçbir sebep yok...Yazarın yaratıcı zekasına hayran olmamak elde değil gerçekten.

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

Sözcükler


M. Bahadır Deniz - Düello

 

 

 

Aylak Adam C. bir gün Dostoyevski okusaydı Yeraltında Notlar'dan mı başlardı acaba? Bahadır Deniz'in Düello'sunda C.'nin bir boy küçüğü kahramanımız Yeraltından Notlar'ı okur ve kendisini Dostoyevski dinine adamaya karar verir. Bir dinin ne kadar gerekliliği varsa yapar. Redingotundan tutun da Sibirya'daki kürek sürgününe kadar. Fakat dinini yaşamasını engellemeye çalışan dış güçlerle mücadele etmesi gerekecektir...

 

 

Hızlı bir macera filminin tanıtım metni gibi gelmiş olabilir, fakat Düello aslında çok kaliteli bir komedi filmi gibi denebilir. En son ne zaman bir öyküyü okurken kahkalara boğuldun derseniz aklıma gelecek ilk metin Düello olacak bir süre için. İddialı gelebilir ama son zamanlarda okuduğum en eğlenceli öykü kesinlikle.

 

 

 

Efendimizi, ölüm yıldönümünde kendisine yaraşır bir şekilde anmak için aylarca hazırlık yapmıştım. Redingotumu giyip saçlarımı yandan ayırmış, dört aydır uzattığım sakallarımı taradıktan sonra tören saatini beklemeye başlamıştım. Tüm ayrıntıları defalarca gözden geçirmiştim. Önce St. Petersburg'dan getirttiğim toprağı yere serpecek, ardından duvar dibinde kurşuna dizilmekten kurtulmanın nasıl bir duygu olduğunu hissetmeye çalışacaktım.

 

 

(...)

 

 

 

Törene, internetten oynayacağım rulette yüklü miktarda para kaybederek devam edecektim. Sara nöbeti geçirircesine kendimi yerlere attıktan sonra, masaya serdiğim kitaplarının arasında yazı yazacaktım.

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

Roman Kahramanları



Şükran Kara - Okunma Rekorları Kıran Fantastik Çocuk ve Gençlik Kitaplarında "Seçilmiş Kişi" ve Şiddet

 

 

 

 

Roman Kahramanları genelde adı üstünde roman kahramanları hakkında incelemeler yayınlasa da KomşudaPişen'in genel prensibi olan 'göz önünde olandan çok saklı hazineleri' bulma düsturuyla; bu ay derginin 13. sayısından Yrd. Doç. Dr. Şükran Kara'nın fantastik edebiyatta seçilmiş kişiler ve şiddet konulu değerlendirmesini köşemize aldık.

 

 

 

Kara son derece bilimsel şekilde kaleme aldığı yazısında Roma ve Yunan mitolojilerinden, Eski ve Yeni Ahit'ten, Kelt kültüründen alınan referanslarla iyi ve kötü ayrımının yapılıp sanal bir korku yaratıldığını belirtiyor. İyinin kötüyle savaşında her türlü şiddet unsurunun haklı çıkartıldığını ve bu durumun şiddeti örttüğünü ifade ediyor bunu da fantastik çocuk ve gençlik kitaplarının yarattığı tehlikelerden birisi olarak görüyor.

 

 

 

Yazıda örnek olarak Narnia Günlükleri, Harry Potter ve Moira Üçlemesi serilerinden örnekler verilirken en dikkat çekici ifade Harry Potter için söylenen "Yara izi Swastika'ya benzer." oluyor.

 

 

Yazının sonuç bölümünde "kaynağı büyü olan kesin iyi ve kötünün yokluğunda, hangi noktada birisi "karanlık tarafa" geçebilir ve bu sınırı kim belirleyebilir?" diye soran Şükran Kara ile tanışma şansım olsaydı kendisine bir de Suzanne Collins'in Açlık Oyunları serisini bu çerçevede incelemesini rica ederdim sanırım.

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

Dil ve Edebiyat

 

 

 


A. Vahap Akbaş – Daktilo Sevenler Kulübü

 

 



Edebiyatçı babanın daktilosever kızının öyküsü. Artık müze eşyasına dönüşen daktilolar için güzel bir uğurlama yazısı belki de. Yazarın daktilolar hakkındaki araştırmalarını ve ansiklopedik bilgileri öyküye yedirme isteği belki de edebiyatın bilgilendirme görevinin varlığına inananlar için güzel bir çabadır bilemiyorum ama benim dikkatimi dağıtmaktan başka bir işe yaramadı. İlköğretim yıllarında okuduğumuz çekirdek aile öykülerine benzemesi, anne-baba-kız çocuk-erkek çocuk, aile düzeni nedir ve nasıl olmalıdır’a dair minik notlar, yaşından çok daha olgun davranıp büyük büyük cümleler kuran gençler.

 

 

 

Türkiye’de özellikle cumhuriyet sonrası dönemde gençlik edebiyatına Gülten Dayıoğlu, İpek Ongun gibi yazarlar tarafından hakim olan üslup bu öyküde de karşımıza çıkıyor. Bundan 5 yıl sonra çocuğunuz yanınıza gelip de “anne internette çok komik bir klavye gördüm, şunun tipine bak” dediğinde bu öyküyü okumak güzel bir nostalji etkisi yaratabilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

(Manşette kullanılan görsel çalışma Balthus'a aittir.)

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.