Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kurt Vonnegut'un çizimleri bu kitapta!




Toplam oy: 1101

Önümüzdeki günlerde The Monacelli Press tarafından yayınlanacak Kurt Vonnegut Drawings adlı kitap, Mezbaha No: 5, Şampiyonların Kahvaltısı gibi kitaplarıyla ünlenen Kurt Vonnegut'un sadece bir yazar olmadığını, çizimleri de bulunduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

 

Kızı Nanette Vonnegut'un sunumuyla yayınlanan kitaptaki 10 çizimi bir araya getirdik:

 

Birinci bölüm: Otoportre, 16 Şubat 1985

 

 

 

"Zaman zaman bizzat kendim resim çizerim. Hatta birkaç yıl evvel Greenwich'te, yalnızca benim çizimlerimi bir araya getiren bir sergi açtım... Tabii bu çizimlerim iyi olduğu için değil, insanlar adımı duyduklarındandı."

 

İkinci bölüm: Soyutlama: Fırtına, 1 Ekim 1985

 

 

 

"Tuval, başka bir deyişle bilinçaltı, ilk vuruşu yapar, ardından da ressamın eline, belirli bir renk ve kıvamla hangi şekli çizerek, bu vuruşa nasıl bir tepki vermesi gerektiğini söyler. Ve eğer her şey yolunda giderse, tuval bir şeyler daha düşünür ve yeni tavsiyelerle gelir. O şimdi harflerin sıralandığı, ruhlarla iletişim kurmaya yarayan bir panoya benzemiştir."

 

Üçüncü bölüm: Kadınlar: Adsız, tarihsiz

 

 

 

"Mavisakal adlı bir ressam hakkında kitap yazmıştım. Bu fikir aklıma, Esquire benden soyut ekspresyonist Jackson Pollock hakkında bir makale istediğinde geldi. Dergi, 50. yılı şerefine, 1932'den bu yana ülkenin kaderini değiştiren 50 Amerikan yerlisini tanıtan makaleleri derliyordu. Ben Eleanor Roosevelt'i yazmak istemiştim fakat Bill Moyers onu çoktan almıştı."

 

Dördüncü bölüm: Harfler: Adsız, tarihsiz

 

 

 

"Gülme gazı, Asya gribi için neyse, resim çizme süreci de yazma deneyimi için odur."

 

Beşinci bölüm: İnsanlar: Adsız, tarihsiz

 

 

 

"İki yetişkin kızım da resimler yapıp onları satıyor. Fakat içten içe onları elden çıkarmamayı diliyorlar. Onları resimlerini evlatlık vermeye ikna eden üçüncü bir kişi oluyor genellikle. Ve bu kişi, öyle ateşli ki, kızlarıma resimlerini daha evlat edilesi kılacak tavsiyeler veriyor, başarılı bir bebek fabrikası işletmenin yöntemlerini gösteriyor."

 

Altıncı bölüm: Yüzler: Adsız, tarihsiz

 

 

 

"Parantez içine alarak şöyle diyebilirim ki, geçinmek için yaptığım işin memuriyetten pek bir farkı yok; eşit derecede can sıkıcı ve kabız edici. Bu nedenle işimi yaparken beni bölenler, hastalıklı bir doğaları bulunsa da, hatta aptal veya yalancı olsalar bile, bulutlu bir günde, yüzünü ansızın gösteren güneşi andırıyorlar."

 

Yedinci bölüm: Şeylere bakmak: Adsız, tarihsiz

 

 

 

"Zararsız röntgenciliğin en güzel örneği çocukların yaptığıdır. Yüceler Yücesi Her Şey'in başka bir deyişle Evren'in nadir anlarından biri, mesela su veya kar veya çamur veya renkler veya irili ufaklı taşlar, bir çocuğu saatlerce esir alabilir. İki kişilik bir gösteridir bu: Çocuk ve Evren. Çocuk, Evren'e küçük bir şey yapar ve Yüceler Yücesi Her Şey de karşılığında ona komik veya güzel veya bazen hayalkırıklığına uğratan veya bazen korkutan ya da can yakan bir tepki verir."

 

Sekizinci bölüm: Çizgiler: Adsız, 14 Kasım 1985

 

 

 

"İnsanın bilinçaltının kendini ortaya sermesini sağlayandan daha kurnaz bir deney olabilir mi? Herhangi bir psikolojik deneyin bundan daha cazip bir vaadi bulunabilir mi: Zihnin hırstan ve bilgiden arınmış öyle bir bölgesi var ki, güzel olanı seçmek konusunda uzmanlaşmış."

 

Dokuzuncu bölüm: Şeyler: Adsız, 25 Eylül 1985

 

 

 

"Ressamlar içinde tatmine en çok ulaşan kişi, saatler, günler, haftalar ve yıllar boyunca, ellerinin sanatsal malzemeyle yaptıklarına şahit olarak arınmış kişidir; dünyanın geri kalanı kendini assa yeridir."

 

Onuncu bölüm: Kelimeler: Kaplan Uyumalı, tarihsiz

 

 

 

"Hayalgücü mekanizması, ufacık bir uyarana bile tepki verecek şekilde eğitilmiş. Bir kitap, 26 fonetik sembolün, 10 sayının ve yaklaşık sekiz noktalama işaretinin sıralanmasından oluşur. İnsanlar gözlerini bunların üzerinde gezdirince, zihinlerinde Vezüv Dağı'nın patlaması veya Waterloo Savaşı canlanır."

 

(Kaynak: Guardian)

 

GG

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.