Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Rebecca Solnit’ten yazarlara 10 tavsiye




Toplam oy: 540

Rebecca Solnit dünya çapında haklı bir şöhrete sahip olsa da Türkiye'de okuruyla buluşması yakın bir zamana tekabül ediyor. Yine de Türkiyeli okurlar son olarak Yol Aşkı: Yürümenin Tarihi isimli kitabıyla karşımıza çıkan Solnit'i bir hayli sevdi ve benimsedi. 21. Yüzyıl'ın ortaya çıkardığı önemli yazarlardan biri olan Rebecca Solnit'in kendinden sonra gelecek olan yazar kuşağına sunduğu 10 tavsiye ise şöyle:

 

1.    Yazın. Bunun yerini tutabilecek bir şey yok. Tutkuyla yazmak istediğiniz şeyleri yazın; bloglar, iletiler, tweetler ya da modern dünyanın getirdiği diğer tek kullanımlık sabun köpüklerini değil. Ama küçükten başlayın: önce iyi bir cümle yazın, sonra iyi bir paragraf ama harika bir roman yazmakla ya da ödül töreninde giyeceğiniz elbiseyle ilgili hayaller kurmayın. Çünkü yazmanın ya da o noktaya nasıl varacağınızın bunlarla bir alakası yoktur. Bu yol tamamen sözcüklerden ibarettir. Bol bol yazın.

2.    Yazmanın yazımdan ibaret olmadığını unutmayın. Düşünmek, araştırmak, tasarlamak, anahatlarını belirlemek, zihninizde oluşturmak ve şekillendirmek, belki biraz yazmak, revize etmek ve sonra daha çok revize etmek, silmek, düzeltmek, eklemek, derinlemesine düşünmek, bir kenara koymak, tazelenmiş olarak geri dönmek... Çünkü iyi bir yazar her zaman yazdığı şeyin iyi bir editörüdür de. Yazım işlemi iki düşünce süreci arasında gerçekleşen bir şeydir.

3.    Okuyun. Ve okumayın. İyi yazılmış şeyleri okuyun ve bugünde yaşamayın. Kuran’ın, Mabinogion’ın, Anne Kaz’ın, Dickens’ın ya da Dickinson’ın ya da Baldwin’in ya da size derinden seslenen neyse onun diliyle derin bir geçmişte yaşayın. Edebiyat lise hayatı gibi değildir; etrafınızdakilerin ne giydiklerine, stil kurallarına ya da o sıralarda eserleri yayınlanmış insanlara dikkat etmek sizi de onlara benzetir ki bu uzun vadede kendiniz olmak ve anlamlı bir iş çıkarmak için iyi bir hedef değildir. Tarihin hemen her noktasında aynı tonda yazarlardan oluşan bir akıntı vardır; bunlar gelirler ve giderler, geriye tuhaf deniz yıldızları ve deniz minareleri kalır. Eğer bana inanmıyorsanız 1935 Nisan’ının ya da 1978 Ağustos’unun çok satanlar listelerine bakın.

4.    Dinleyin ve dinlemeyin. Editörünüzden, ajansınızdan, okurlarınızdan, arkadaşlarınızdan, sınıf arkadaşlarınızdan gelen geri bildirimler harikadır. Fakat ne yaptığınızı ve niçin yaptığınızı tamamiyle bildiğiniz anlar vardır ve onlara karşı çıkmak kendi tonunuzu bulmak anlamına gelebilir. Kendi geribildirimlerinizi dinleyin ve hatalarla, kusurlarla, defolarla ilerlediğinizi unutmayın. Tüylerinizi diken diken eden, kalbinizi eriten, gözlerinizi yuvalarından uğratan, size yaşama arzusu veren şeyleri dinleyin, nereden gelirlerse gelsinler. Ve yazdıklarınızın da diğer insanlarda bu hisleri yaratmasını umut edin. Başkaları için yazın fakat onları çok fazla dinlemeyin.

5.    Zanaat edinin. Yetenek fazla abartılır ve genellikle iyi bir stile bağlanır. Eğer yazmak  konusunda tutkulu değilseniz  neden yazıyorsunuz ki? Yazarlık, sözcüklerden bile evvel, tutkuyla başlar. Bilge, derin, vahşi, nazik, adanmış, anlayışlı, özenli insanları okur ve sonra onlardan biri olmak istersiniz. Stil konusuna tümüyle varım ama sadece vizyona hizmet ettiği müddetçe!

6.    Zaman. Zaman alacak. Bu da bu zamanı bulmanız gerektiği manasına geliyor. Çok fazla sosyal olmayın. Amacınıza uygun yaşayın. Muhtemelen geçinmek için başka bir iş daha yapmanız gerekecek fakat pahalı alışkanlıklar ya da sizi tüketen hobiler edinmeyin.

7.    Nitelik. Ne yazarsanız yazın, yazdığınız şeyin doğruluğundan emin olun; hakkında yazdığınız insanlar, okurlarınız ve etkilediğiniz kayıtlar için bu gereklidir.

8.    Keyif. Yazmak, kimi zaman çok zor olsa da, en derin korkularınızla ve başarısızlıklarınızla yüzleşmekle ilgilidir. Bu durum tümüyle iğrenç bir hal aldıysa durun, pencereden dışarı bakın ve kendinize tam olarak yapmak istediğiniz şeyi yapmakta olduğunuzu hatırlatın.

9.    Başarı denen şey güzeldir ve yanında birtakım faydalı yan ürünlerle gelir. Fakat sonuç itibariyle başarı sevgi değildir ve başarı sizden değil, çıkardığınız işten kaynaklanır. Bu ikisini karıştırmayın.

10.    Karar sizin! Gürültünün, koşuşturmanın, anksiyetenin ve dışarıdan gelen talimatların altında aslında ihtiyacınız olan bilgiye zaten sahipsiniz. Burada saydıklarım da buna dahil.

 

EK

 

 

 


 

 

Kaynak: www.lithub.com

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.