Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Yazılmış-çizilmiş portreler




Toplam oy: 845

Selçuk Demirel’in Yazarların Yüzünden kitabında bir araya getirilen “çizgi-portre denemeleri,” tanıdık gelecektir. Behçet Necatigil’den Oğuz Atay’a, Orhan Pamuk’tan Dostoyevski’ye 73 “yazı’n” insanının çizgi-portrelerinin büyük bir çoğunluğu, 2006-2016 arasında Milliyet Kitap ekinin kapak desenleri olarak da çıkmışlardı karşımıza.

 

Söz konusu isimlerin eserlerinden “örnek” birer metnin de yer aldığı Yazarların Yüzünden, giriş yazısında Sibel Oral’ın da dediği gibi, “‘okur Selçuk Demirel’in, ‘çizer’ Selçuk Demirel’e yaptırdığı bir kitap.” Kitaplara birçoğumuzdan farklı bir gözle yaklaşan, edebiyatla farklı bir ilişki kuran bir ismin notları olarak da değerlendirebiliriz.

 

 

 

Kitaplarla çoğunluktan farklı bir ilişki kuran bir başka ismin de “farklı” bir portreler kitabı yayımlandı yakınlarda; hemen hemen Selçuk Demirel’in Yazarların Yüzünden kitabıyla eşzamanlı olarak. Levent Cantek’in Kuş Eppeği kitabı, ismini kuşların yediği ufarak bahar otlarına verilen addan alıyor; kuş eppeği, yani kuş ekmeği...

 

 

 

 

Deniz Karagül’ün çizgilerinin eşliğinde Levent Cantek, “kültür dünyası” denen âlemin dört köşesinden şahsiyetlere dair portreler sunuyor. Farklı bir dille ve kimi zaman söz konusu portrelerin eserlerinden yola çıkarak kimi zaman yaşamöykülerindeki bir ayrıntıdan hareketle...

 

 

 

Böylesi kitaplarda, yakın zaman önce aramızdan ayrılmış isimlere karşı daha seçici oluyor gözlerimiz. Mesela Selçuk Demirel, O Ana Adanmış kitabından “çizim”e dair bir bölümle Yazarların Yüzünden’e dahil etmiş John Berger’ı; Levent Cantek de şu cümlelerle anmış Giovanni Scognamillo’yu: “Kibar insandı Gio. Yay gibi gerim gerim bir hayatın içinde nezaketli, telaşsız, Pera’da bir Levanten. Vampirlere mıhlanan bir kalp, barok hayaller ve pulp iştahına meftun bir ergen. Beyoğlu manzarasıydı. Lanetlenmiş türlerin prensi. Efsunlu bir çalışkanlık, vasata gösterilen şefkatli bir merak. İstanbul yakın bir arkadaşını kaybetti, biz yanında rahat ettiğimiz öncüyü. Kırmızı kapaklı ucuz roman. Şatodaki hayalet.”

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.