Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Yerli Fantastiğe Şifacı




Toplam oy: 138
İlgi çekici hikâyesi, dengeli kurgu elemanları, iyi tasarlanmış evreni ve güçlü karakterleri ile Şifacı okumaktan pişman olmayacağınız bir ilk kitap.

Hatice Dırmıkcı’nın Profil Kitap’tan çıkan romanı Şifacı yerli fantastik kurgunun umut vadeden örneklerinden biri. Berweuli serisinin ilk kitabı olarak kurgulanan roman, yazarın iki kapak arasına girmiş ilk eseri olsa da kurgu ve dildeki olgunluk kurmacaya harcanmış uzun bir mesainin habercisi gibi.

 

Şifacı’nın hikayesi tüm dünyası mahkum edildiği Ngola Lu hapishanesinden ibaret olan Uli’nin dış dünyada yaşadığı değişim üzerine kurulmuş. Titizlikle gizlediği şifa yeteneği sayesinde ölümün soğuk pençesinden kurtardığı hücre arkadaşı Motia ile hapishaneden kaçışlarıyla ritmi yükselen kurgu boyunca önceleri çelimsiz bir oğlan sanılan Uli’nin çevresindeki herkesi büyüleyen bir kadına dönüşmesine tanık oluyoruz. Bir zamanlar soylu bir kanat beyi olan Moita’nın serüveni ise diyarı şekillendiren iktidar mücadelelerinin hassas dengesini gözler önüne seriyor. Zaman zaman birleşen iki ana kolda akan hikayenin, geri planında titizlikle tasarlandığını hissettiren evreni, kolayca yakınlık kurulan karakterleri ve yavaş yavaş açık edilen sırlarıyla okurunun ilgisini kitabın sonuna kadar diri tutmayı başardığı söylenebilir.

 

Ne var ki yazarın, iyi kurgulanmış kahramanlarının kişisel tarihleri ötesinde diyara ilişkin kadim anlatılar, efsane ve mitlerden fazlaca bahsetmemiş olması kimilerini hayal kırıklığına uğratabilir. Elbette henüz ilk kitabını okuduğumuz serinin gelecek bölümlerinde roman evrenine ilişkin daha fazla şey öğreniyor olabiliriz. Yine de hikayenin büyük bir bölümünde aralarında yaşadığımız çingeneleri saymazsak diyarın farklı coğrafyalarını yurt edinmiş insanlar arasında hissedilir bir kültürel farkın olmaması ufak bir sorun olarak öne çıkıyor. Türün pek çok seveni gibi fantastik bir roman okurken ister istemez Tolkien’in dil kullanımlarından, alışkanlıklarına muhteşem bir zenginlikle kurguladığı orta dünya halklarını ve eserin başarılı çevirisini aklıma getirmeden edemiyorum. Şifacı’da karşılaştığımız kahramanların Moria’yı kazan inatçı cüceler ya da Ayrık Vadi’nin zarif elfleri gibi farklı ırklardan olmamaları, hemen hepsinin aynı kasabanın insanları gibi davranmalarını göz ardı etmenizi sağlayabilir. Ancak kendi adıma roman boyunca karşılaştığım karakterlerin daha zengin bir etnik çeşitliğinin olmasını, hiç değilse kral ve soylu beylerinin, gezgin çingenelerden biraz daha farklı konuşmalarını beklerdim.

 

ÇEVİRİ HİSSİ VEREN KARAKTERLER

 

Söz konuşmadan açılmışken, yazarın karakterleri inşa ederken kendi coğrafyamızın güçlü mirasından pek faydalanmamış olmasını yadırgadığımı itiraf etmeliyim. Nihayetinde fantastik kurgu bugün “fantastik” kabul ettiğimiz ancak bir zamanlar insanların yeryüzü deneyiminin ta kendisi olan gerçeklik düzleminin bir bakıma yeniden yorumlanması, unuttuğumuz -belki de hiç aklımızdan çıkmayan - hikayelerin yeniden anlatılması değil midir? Modern anlamda türün doğduğu, gelişip serpildiği ortamın ardı sıra gelen eserleri etkilemesi elbette kaçınılmaz. Öte yandan biraz dikkatli baktığımızda bugün fantazyanın hakim unsurları saydığımız hemen her şeyin aslında onu bir tür olarak ortaya koyanların içinden yetişip geldikleri medeniyetin kendi mirasından, kadim mitlerinden ötesi olmadığını görürüz. Bununla birlikte hikayelerimizi anlatırken söylenmemiş olanı söylesek bile kime, nasıl söylettiğimiz de en az sözün kendisi kadar önemli. Şunu sormadan edemiyorum, Şifacı’nın kapağındaki ismi yabancı bir isimle değiştirsek, yazarın kurguladığı diyarın kültürel kodlarından, karakterlerinden, konuşma, sevinme, üzülme, şakalaşma biçimlerinden yola çıkarak romanla kuracağımız ilişki değişir miydi? Yoksa zerre şüphe duymaksızın başarılı bir çeviri roman okuduğumuzu mu düşünürdük?

 

Haksızlık etmeyelim. Pekala Hatice Dırmıkcı’nın evrensel bir dil yakaladığı, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir fantazya severi kolaylıkla içine alabilecek bir evren inşa ettiği ya da hemen herkesin keyifle dinleyebileceği bir hikaye anlattığı söylenebilir. Zaten türün yerli örneklerinde daha aşina olduğumuz, biraz daha bizden motifler aramak son derece kişisel bir tercih. Yine de evrenselliğin bir çeşit kimliksizlikle ya da fantazyanın yaygın örneklerine biçimsel yakınlıkla yakalanamayacağına inanıyorum. Yerli fantastik kurguda her şeye rağmen kendimi yabancı, bir nevi mülteci gibi hissettiğim diyarlarda dolaşıp, diyaloglarından, tavırlarına çeviri hissi veren karakterlerle karşılaşmayı yazarın zaafı olarak gördüğümü de itiraf etmeliyim.

 

Fantastik bir romanı yerlilik düzleminde eleştirmenin başlı başına eleştirilebilir bir tavır olduğunu hatta yaygın görüşün aksi yönde olabileceğini peşinen kabul ediyorum. Yazarın karakter ve mekan isimlerinin hemen hepsini Lazca’dan almasının veya Uli’nin hepimizin çok iyi bildiği deyimleri yanlış anlayarak işleri biraz daha eğlenceli hale getirmesinin eleştirilerimin elini zayıflattığı da bir gerçek. Nihayetinde ilgi çekici hikayesi, dengeli kurgu elemanları, iyi tasarlanmış evreni ve güçlü karakterleri ile Şifacı okumaktan pişman olmayacağınız bir ilk kitap. Diyara ilişkin bilgimiz derinleşecek mi? Ya da romanın ana gerilimi aşktan başka yönlere de dallanıp budaklanacak mı? Öğrenmek için serinin yeni kitaplarını beklemememiz gerekecek..

 

 

ŞİFACI
Hatice Dırmıkcı
PROFİL KİTAP 2018

 

 


 

 

 

Netflix’in ilk Türk yapımı dizisi Hakan: Muhafız, geçtiğimiz aylarda adından çokça söz ettirmişti. Dizi kimilerince kıyasıya eleştirilse de Netflix ortaya çıkan işten memnun olmalı ki, Muhafız’ın 2 sezonu için onay alması uzun sürmedi. Bir diğer Türk yapımı Netflix dizisinin, tarihin sınıf noktası olarak anılan Göbeklitepe’de geçeceğinin duyurulduğu son günlerde Muhafız cephesinden de iyi haberler var. Dünya çapında 10 milyonu aşan izleyici sayısına ulaşan dizinin 3. ve 4. sezonlarına onay verildiği söyleniyor.

 

Sinema tarihinin kült filmlerinden Hayalet Avcıları bir devam filmiyle geri dönüyor! İlk filmden beş yıl sonra 1989’da gösterime giren Hayalet Avcıları 2’nin ardından neredeyse 30 yıl boyunca bu 80’ler klasiğinden ses seda çıkmadı. 2016 yılında yönetmen Paul Feig’in Hayalet Avcıları’nı sil baştan çekmesi hayranların tepkisini çekmiş, ortaya çıkan film ise tam bir fiyasko olmuştu. Geçtiğimiz günlerde ilk iki filmin yönetmeni Ivan Reitman’ın Altın Küre Ödüllü oğlu Jason Reitman’ın orijinal filmlerle aynı evreni paylaşacak bir devam filmi için çalışmalara başladığını duyurmasından sadece birkaç gün sonra Bill Murray, Dan Aykroyd ve Ernie Hudson’un da projeye dahil oldukları resmen açıklandı. Filmin hayranlarını şimdiden heyecan sarmış olsa da Hayalet Avcıları’nın ikonik müziğini bir kez daha sinema salonlarında dinlemek için 2020 yılını beklememiz gerekecek.

 

Netflix, Marvel kahramanlarını teker teker harcamaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda dizileri iptal edilen Iron Fist ve Luke Cage’ye Daredevil da katıldı. Netflix tarafından “diziyi zirvede bitirmek istedik” gibi bir açıklama gelse de Marvel’ın yayın haklarını elinde tutan Disney’in kendi platformu Disney Plus’ı kısa süre içinde hayata geçirecek olmasının kararı etkilediği söyleniyor. Haber dizinin takipçilerini üzmüş olsa da beklenti, kahramanların maceralarına Disney çatısı altında devam edeceği yönünde.

 

 


 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.