Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

Bir tür ders kitabı



Toplam oy: 1491
Kitap, türlü haşerat ve hayvanatın Dr. Tatiana'ya sordukları sorulara verilen yanıtlardan oluşuyor.

Evrimsel biyolog Olivia Judson’ın cümle hayvanatın cinsel sorunlarına dair sorulara Dr. Tatiana takma adı ile Haydar Dümen’lik yaptığı çok satar kitabı on yıllık bir gecikme ile Türkçede de boy gösterdi. Kitabın başlığını ilk gördüğümde, hani bize dair bir şeyler de vardır diye heveslenmiştim, ama yok. Sonra düşündüm de İnsan türünün seks yaşamına dair bilinmedik ve söylenmedik ne kaldı ki? Her yazılan bir şekilde tekrara düşüyor artık. Fakat hayvanların seks yaşamı doğrudan olmasa da dolaylı olarak insanın seks yaşamı hakkında da bazı ipuçları içeriyor: kıskançlık, tek eşlilik, çok eşlilik, süslenme, daldan dala konma, azgınlık... Beraber yürüdüğümüz bu uzun yolda, paylaştığımız epeyce konu var. Biz bir de beynimizin epeyce ilerlemesine koşut olarak işin içine duyguları, ideolojileri, cinsel kimlikleri de sokarak konuyu iyice çapraşık hale getirmişiz.

 

Kitabın Türkçeye kazandırılmasında kendisi de evrimsel biyolog olan çevirmen Ali Çakır’ın rolü olduğunu tahmin ediyoruz. Böyle bir eserin konunun uzmanı tarafından tercüme edilmesi son derece isabetli olmuş. Ayrıca yayınevlerimizin genelde baştan savma bir biçimde ele aldıkları ya da hiç almadıkları redaksiyon konusuna Edebi Şeyler’in ciddiyetle yaklaştığı da diğer bir tahminimiz. Sanki Türkçe yazılmış bir kitap gibi kusursuzca akıyor.

 

 

 

Bu kitaptan bir beklentimiz de ülkemizde pek bilinmeyen evrimsel biyoloji konusuna bir nebze de olsa dikkatlari çekebilme olasılığı. Bakalım uygarlık, çağdaşlaşma, bilim, aydınlık denince mangalda kül bırakmayan “ilerici”lerimiz bu son yılların en fazla atılım yapan bilim dalının, bütün dünyada çok satar olmuş bu en popüler eserlerinden birisine gerekli ilgiyi gösterecekler mi?

 

Oldukça yaratıcı bir yöntem ve üslup

 

Evrimsel biyoloji taksonomi denilen canlıların sınıflandırılması biliminin de temelini oluşturuyor. Başlangıcı 19. yüzyılın ortalarına kadar gitse de evrim düşmanlığı nedeni ile üniversite kürsülerinde kendisine ite kaka yer bulmaya başlaması 1980’leri buluyor. Ancak bu yıllardan sonra teknolojik devrimin de desteğiyle moleküler ve hücre biyolojisinin gelişimi evrimsel biyolojinin kabulü ve yaygınlaşmasında önemli bir etken oluyor. Dolayısıyla evrimsel biyoloji için altın çağını yaşıyor diyebiliriz.

 

Olivia Judson, evrimsel biyolojiyi sıradan insanın gündemine sokabilmek için oldukça yaratıcı bir yöntem ve üslup kullanmış. Kitap, türlü haşerat ve hayvanatın Dr. Tatiana’ya sordukları sorulara verilen yanıtlardan oluşuyor. Mesela Kraliçe Arı soruyor:

 

“Sevgili Dr. Tatiana,

 

Ben bir kraliçe arıyım ve endişeliyim. Bütün sevgililerim cinsel organlarını içimde bırakıp yere yığılıp ölüyorlar. Bu normal midir? Rumuz: Yoncatepe’den Şaşkınım.”

 

Yanıttan bir bölüm: “Senin âşıkların için işte dünya böyle sonlanıyor; bir iniltiyle değil, bir patlamayla. Erkek bir balarısı doruğa ulaşınca patlar ve cinsel organı büyük bir çatırtıyla vücudundan kopar. Bunu neden huzursuz edici bulduğunu anlayabiliyorum. Bu neden olur? Majesteleri, âşıklarınız bir amaç için patlıyor. Cinsel organlarını içinizde bırakarak sizi tıkıyorlar. Bunu yaparken her erkeğin umudu, bir başkasıyla çiftleşmemeniz. Başka deyişle, tahrip olmuş uzuv, bekâret kemerinin arı versiyonu.” Erkek balarıları için haberler berbat: kraliçe sadece havada seks yapabiliyor, yaklaşık yirmi beş bin erkek bal arısı kraliçe için rekabet içindeler ve bunlardan sadece yirmi adedi gerdeğe girebiliyor.

 

İlginç bölümlerden birisi de 3. Bölüm: “Erkekler gerekli midir? Genellikle, fakat her zaman değil.” Şöyle sunuyor bu bölümü Judson: “Kadın ve erkek, temel ve değişmeyen bir ikilik oluşturur; bir madalyonun iki yüzü gibidirler, kadın yin, erkek yang’dır.

 

Öyle mi?

 

Aslında erkek, kadından daha az gereklidir. Doğru duydunuz, bir tür erkek olmadan var olabilir ama kadın olmadan yapamaz. Bazı türler, erkekleri en minimum seviyeye indirir. Bazıları, onlardan toptan kurtulur ve basitçe seksle uğraşmaz. Dahası, bu iki cinsiyet arasında sabit bir şey önceden belirlenmiş değildir. Bazı türler yin ve yang’ın dahi ötesine geçer. Elbette cinsiyetlere sahiptirler, fakat ‘kadın’ ve ‘erkek’ kadar sıkıcı olanlarına değil. Kim? Ne zaman? Neden? Nasıl? Okuyun...”

 

Dünyanın mevcut geçmiş ve mevcut halini ve olası geleceğini, savaşları, katliamları, en basitinden ülkede kadına uygulanan şiddeti ve o şiddet ortamında yetişen geleceğin katillerini düşününce insan türünün de kurtuluşu erkekten kurtulmasından geçiyor tespitini rahatlıkla yapabiliriz. İdeolojik olarak erkekliğin öldürülmesi, barışçıl bir dünya kurmanın asgari şartlarından birisi olarak gözüküyor mevcut verilerle.

 

"Yola getirilmesi gereken oğlun değil sensin"

 

Hayvanatın seks yaşamı hakkında çok eğlenceli bir dille yazılmış bir tür ders kitabı olarak bile görülebilir Olivia Judson’ın kitabı. Ergenlik çağında olan ve haliyle seks konusundaki her şeye merakla bakan çocuklarınız için ideal kitap olabilir; hatta cinsel eğitimi ve olası soru ve sorunları hakkında konuşmanızı çok rahatlıkla gerçekleştirebileceğiniz bir temel oluşturabilir.

 

Elbette eşcinsellik konusu da soru-cevapların dışında kalmıyor. Oğlunun cinsel tercihlerinden yakınan bir anneyi dinleyelim: “Oğlum yakışıklı bir manati delikanlısı olup çıktı ve kendisiyle gurur duyuyorum. Ancak tek bir sorun var. Başka erkekleri öpüp duruyor. Onu yola getirmek için ne yapabilirim? Rumuz: Florida Key’sde Homoya Hayır”

 

Yanıt: “Yola getirilmesi gereken oğlun değil sensin. Bir miktar eşcinsellik her türlü hayvanda olağan bir şey. Cüce şempanze adıyla bilinen şehvetli yaratık bonoboya bak. Bonobolar seksten hoşlanır ve dişi bonobolar birbirleriyle seks yapmayı da sever.” Sadece bonobolar değil, listeye Adelie penguenleri, yunuslar ekleniyor, yunuslar işi daha da azıtıp sadece kendi türlerine değil kaplumbağalar, köpekbalıkları ve yılanbalıklarına da sarkıyorlar. Evrim açısından bakıldığında eşcinselliğin üremeye sebep olmadığı için devam ediyor olması garip görünüyor. Bilim henüz hayvanlar âleminde eşcinselliğin genetik temeli hakkında çok az şey biliyormuş. Kuşkusuz kitabın 2003’te yazılmış olduğunu unutmayalım, son 10 senelik araştırmaların sonuçlarını bilmiyoruz.

 

Bu kitap vesilesiyle dünya çapında bir evrimsel biyoloğumuz olduğunu da anımsatalım; Prof. Ali Demirsoy’un kitaplarını ve internetteki söyleşilerini meraklılara tavsiye etmiş olalım.

 

 

 


 

 

 

* Görsel: Sedat Girgin

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.