Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

Çocuklarda Hayatı Sorgulamalı Belki



Toplam oy: 119
Kobi Yamada’nın ülkemizde yayınlanan son eseri Belki, hepimizin içinde barındırdığı sonsuz potansiyelin hikâyesine yoğunlaşıyor. Bu fikri, bir çocuğun gözünden irdeleme yolunu seçiyor yazar. Çocuğun dünyadaki varoluş serüveninde ceplerinde taşıması gereken anahtar kavramları hatırlatıyor ona. Bunu da bir masal formatında değil kişisel gelişim şablonunda yapıyor. Bizim çocuk edebiyatı açısından yeni bir dil olduğunu söyleyebilirim.

Çocuklara soyut olan kavramları nasıl anlatırsınız? Ya da soruyu şöyle sorayım: Çocuğun içinde taşıdığı potansiyelin ne olduğunu ve bunu nasıl kullanacağını ona nasıl anlatırsınız? Önüne çıkan fırsatları değerlendirme, zor görünen bir şeyi deneme azmi ya da bir problemle baş etme yollarını bulma gibi meseleler biz büyükler için bile muamma kavramlar. Bunun için ‘her derde deva’ mottosuyla onlarca kişisel gelişim kitabı yayınlanıyor. Aslına bakarsanız bu ay tanıtacağım kitabı da bu anlamda kişisel gelişim rüzgarının, bir çeşit çocuk versiyonu gibi görüyorum. Yazarı da zaten bir şirket CEO’su. Ancak tabii ki yazdığı bu kitapların bir tür çocuk edebiyatı formuna bürünmüş olduğunu gözardı etmemek lazım. Bahsedeceğim kitabın adı Belki. Yazarı Kobi Yamada. Ülkemizde çok sevildi kitapları. Daha önce Bir Problemle Ne Yaparsın?, Bir Fikirle Ne Yaparsın?, Bir Fırsatla Ne Yaparsın?, Denemek isimli kitapları Nar Çocuk Yayınları’ndan karton kapaklı ve güzel bir baskıyla sunulmuştu.

 

Kobi Yamada’nın ülkemizde yayınlanan son eseri Belki, hepimizin içinde barındırdığı sonsuz potansiyelin hikâyesine yoğunlaşıyor. Bu fikri, bir çocuğun gözünden irdeleme yolunu seçiyor yazar. Çocuğun dünyadaki varoluş serüveninde ceplerinde taşıması gereken anahtar kavramları hatırlatıyor ona. Bunu da bir masal formatında değil kişisel gelişim şablonunda yapıyor. Bizim çocuk edebiyatı açısından yeni bir dil olduğunu söyleyebilirim Kobi Yamada’nın ülkemizde yayınlanan son eseri Belki, hepimizin içinde barındırdığı sonsuz potansiyelin hikâyesine yoğunlaşıyor. Bu fikri, bir çocuğun gözünden irdeleme yolunu seçiyor yazar. Çocuğun dünyadaki varoluş serüveninde ceplerinde taşıması gereken anahtar kavramları hatırlatıyor ona. Bunu da bir masal formatında değil bildiğimiz kişisel gelişim şablonunda yapıyor. Yani cümleler, fikirler, kalıplar… Bu noktadan bakacak olursak kitabı bir edebiyat formatı içinde değerlendirmek zorlaşıyor. Kişisel gelişim şablonlarının, çocuğun hayal dünyasıyla buluştuğu ve kelimelerin daha çocuksu forma indirgendiği bir dil örgüsüyle yazılmış Belki. Yani, yüksek bir edebiyat beklentisiyle okumak yerine çocuğun kendini keşfetmesine yönelik anlamlı cümlelerin buluştuğu bir eser olarak görmek daha mantıklı olacaktır. Orijinal ve en azından bizim çocuk edebiyatı açısından yeni bir dil olduğunu söyleyebilirim.

Soyutu tutulur kılan çizgiler
Çocuğa bir kılavuz sunuyor aslında kitap. Her ne kadar bahsettiği şeyler bir çocuk için anlaşılması zor, çok soyut şeyler olsa da kitabın resimlenmesi bu anlamda imdada yetişiyor. Aslına bakarsanız Kobi Yamada’nın diğer dört kitabında da kitabı soyuttan somuta geçişini sağlayan ve okuyan kişide haz bırakan şey kitapların resimlenmesi. Her biri de gerçekten birer tablo niteliğinde güzel resimlemelere sahip. Resimler sayesinde, çocukların kitaptaki kavramlarla kurduğu zihinsel bağ şüphesiz daha anlaşılır olacaktır. Doğa ve estetiği hem sanatsal hem imgesel olarak çok iyi buluşturan resimleme, tadında. Yazarı kadar çizeri Gabriella Barouch da selamlanmayı hak ediyor.
Çocukların soyut kavramlarla tanışma anı için olgunluk ve belli bir yaş beklenir hep. Yani kendi yaş sınırları içinde karşılaştıkları soyut bir şeyi anlamlandırmyı da kavratmak gerekiyor sanırım. Elbette ki çocuğun anlamadığı, hayal edemediği bir sürü kavram ve cümle var kitabın içinde. Ama böyle diye çocukları bunlardan uzak mı tutacağız? Tam tersine anlamını bilmediği bir şeyin kulağına çalınması ve duygularını beslemeye başlaması yeterli olacaktır. Bütünü hayal etmesi için bu küçük parçaların çocuğun ruhuna girmesine de izin vermek gerekli. Hem yedi yaşındaki bir çocukla yetmiş yaşındaki bir dedenin dünyaya dair soruları ve dünyayı anlamlandırma çabaları farklı mı sanıyorsunuz? Herkes bulunduğu yaş diliminden dünyayı ve kendini sorguluyor. Belki, insanın varoluşuna dair çocuklara sunulabilecek güzel bir eser elbette ama büyük okurların da çok keyif alacağı kesin.
BİR DOSTLUK ÖYKÜSÜ
Bir gün kapınızın önünde bir penguen bulsanız ne yaparsınız? Sizi bilmem ama masaldaki bu çocuk, kapıyı açınca karşısında üzgün bir penguen buluyor. Ve çocuksu bir merakla bu penguenin evini bulmasına yardım etmeye karar veriyor. Neleri göze alıyor bir bilseniz! Ve en sonunda buldukları bir sandalla Güney Kutbu’na kadar gidiyorlar. Pengueni ülkesine bırakıyor çocuk ama bu kez de kendi mutsuz oluyor. Sonra ilginç bir şey yapıyor... Eh kitabın hepsini anlatmayalım elbette. Evdeki miniğe okuyacağınız güzel bir kitap bu.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.