Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

Kimselere benzemeyen



Toplam oy: 1062
Andreas Steinhöfel // Çev. Suzan Geridönmez
Tudem Yayınları
Kimselere benzememek, farklı olmak zordur. Hele de ergenliğe yeni adım atan bir çocuksanız…

Kimselere benzememek, farklı olmak zordur. Hele de ergenliğe yeni adım atan bir çocuksanız… Ağzına kadar kıpkırmızı domateslerle dolu bir kasadaki tek turuncu portakal gibi hissedersiniz kendinizi. Üstelik neden herkes kırmızıyken sizin turuncu olduğunuzu da bilemezsiniz, anlayamazsınız. Tek bildiğiniz, diğerleri gibi olmadığınızdır ve bu size içten içe acı verir. İşte Farklı da böyle bir çocuğun hikayesi.

Felix, başına gelen o elim kazaya kadar görece normal bir çocuktur aslında. Ama on ikinci yaşgününde annesinin karnındakine benzer bir uykuya gömülür. Ve tam da annesinin karnında geçirdiği süreye tekabül eden bu uykunun sonunda Felix artık farklı bir çocuk olarak uyanacaktır. Peki farklı olmak kolay iş mi? Hiç değil! Hiçbir gruba dahil olamamak kendi kendine var olabilme, yetebilme zorunluluğunu da getiriyor bir yandan. Bir çocuğun omuzlarına yüklenebilecek çok ağır bir yük bu. Fakat Felix ya da onun tercih ettiği ismiyle "Farklı", bu yükü omuzlarında başarıyla taşıyor, çünkü esasında farklı olduğunun farkında değil ve insanlarda yarattığı dehşeti de fark edemiyor. Aslına bakarsanız yaşadığı kaza Felix’in zihnindeki bir tıpayı açmış gibi. Sanki o artık diğerlerinden daha iyi görüyor bazı şeyleri. Ve bu durum gözlemlenenlerde bir tür çıplaklık duygusu yaratıyor haliyle, gerisi de bildik bir soyutlanma hikayesi.

Felix’in ortaya attığı fakat ileriye taşınmadan bırakılan bazı "egzantrik" konular, herhangi bir yere bağlanamamaları sebebiyle, hikayenin akışında zaman zaman aksaklık yaratıyor. Böylesi anlar derinleşip hikayeyi farklı bir noktaya taşımaya müsaitken, yazar Andreas Steinhöfel bu anların üzerine gitmek yerine Felix’i bir suçluluk duygusuyla biçimlendirmeyi tercih etmiş. Yine de, mevcut haliyle, değer yargıları ve uyum kaygılarıyla kuşatılmış bir çocuğun dönüşüm hikayesi olarak Farklı, hiç kuşkusuz dikkate değer bir kitap. Uyum kaygısı yaşarken yanlış yollara sapma tehlikesiyle karşı karşıya kalan çocuklar için farklılıklarının keyfini çıkarmalarını, bu farklılıklarla özgünleştiklerini keşfetmelerini sağlayacak kapıyı aralayan bir kitap olabilir Farklı. Ayrıca ebeveynler açısından, günümüzün popüler deyişiyle “proje çocuk” yetiştirme konusuna da eleştiri getiren bir kitap bu.

 

 


 

 

Görsel: Yavuz Girgin

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.