Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi açıldı, tartışmalar sürüyor



Toplam oy: 601

Nâzım Hikmet'in anısını ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla hayata geçirilen Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi, 15 Aralık'ta düzenlenen törenle açıldı. Fakat merkez, en çok yarattığı tartışmalarla gündeme geldi.

 

Söz konusu tartışmaları başlatan, açılış konuşmasını yapmak üzere Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un seçilmesiydi. Komünist Gençlik’in öncülüğünde yükselen itirazların ardından, Pamuk’un açılışa bizzat değil, görüntülü bir konuşmayla katılacağı açıklandı. Törenden sonra ise bu defa salona sadece davetiye sahiplerinin alınması, öğrencilerin etkinliği salondan değil, salonun bulunduğu binanın önüne kurulan ekrandan izlemeleri gündeme geldi. Öğrencilerin dışarıda bırakılması, protestolardan korkulduğu söylentilerini beraberinde getirdi. Derken merkezin yönetim kurulunda bulunan yazar Gündüz Vassaf istifa etti. Ama biz, daha sonra tekrar dönmek üzere bunları şimdilik bir kenara bırakalım ve önce merkezi, merkezin hedeflerini tanıyalım:

 

Tören Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu'nun

açılış konuşmasıyla başladı.

 

 

Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi, edebiyat, tarih, sanat ve sosyal bilimler alanlarında disiplinlerarası çalışmalar yapmak ve çağdaş Türkçe şiirin kurucu şairi Nâzım Hikmet'in anısını ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla kuruldu. Merkezin hedefleri arasında, Türkiye'nin kültür ve sanat birikimi üzerine yapılacak özgün çalışmaları desteklemek, araştırmacılar için uygun bir ortam hazırlamak, ulusal ve uluslararası ölçekte bilgi paylaşımını sağlamak bulunuyor. Bir başka hedef ise yıl boyunca Nâzım Hikmet konferansları ve yazar buluşmaları düzenlemek. Etkinlikler kapsamında ayrıca, Türkiye'nin son iki yüzyıllık kültür ve sanat birikimi üzerine yapılan özgün akademik çalışmaları desteklemek üzere Nâzım Hikmet Tez Ödülü de verilecek.

 

 

"Nâzım Hikmet ilk dünya yazarımız"

 

Törene katılanlar arasında Oya Baydar, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Altan Öymen,

Can Dündar, Ayfer Tunç gibi isimler yer aldı.

 

 

Yazar Murat Gülsoy ise 2013’te kurulan ve Nisan 2014’ten bu yana müdürlüğünü yürüttüğü Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’ni, merkeze Nâzım Hikmet adını neden verdiklerini, Nâzım Hikmet’in önemini şöyle anlatıyor:

 

“Daha önceki rektörlük döneminde çeşitli girişimler var Nâzım Hikmet’in anısını yaşatmakla, kültürel mirasını sahip çıkmakla ilgili olarak. Merkez Türk Dili Edebiyatı, Batı Dilleri, Çeviribilim, Siyaset, Sosyoloji, Tarih, Atatürk Enstitüsü gibi bölümlerden kalabalık bir öğretim üyesi topluluğundan oluşuyordu. Bugün aldığı şekliyle Merkez’de Nâzım Hikmet’ten yola çıkarak edebiyat, kültür ve sanat üzerine araştırmalar yapılması amaçlanıyor.

 

"Nâzım Hikmet modern Türk edebiyatının en merkezi figürüdür. Onun üzerine çalışmak demek modern edebiyatımızın ana kaynakları üzerine çalışmak demek. Elbette sadece edebiyatçı değil Nâzım, siyasi mücadelesi ve yaşamıyla da üzerinde çalışılması gereken çok önemli bir kişilik. Nâzım 20. yüzyılın başında doğuyor, Milli Mücadele sırasında Anadolu’ya geçiyor, devrimden sonra Moskova’da okuyor. 20’lerde modernizmin devrimci dalgasının içinden geçiyor. En müthiş tarafı da bu etkileri kendi coğrafyasının kültürel unsurlarıyla birleştirmesi. Şeyh Bedrettin üzerine de yazıyor, Jokond üzerine de... Anadolu üzerine yazdığı gibi, İspanya ya da Japonya üzerine de yazıyor. İlk dünya yazarımız. Bu sadece onun siyasi davası nedeniyle olmadı. Yeni bir edebiyatın heyecanlı örneklerini verdiği için oldu. Örneğin 835 Satır adlı şiir kitabı 1929’da 3 bin adet basılıyor. Kitabın ikinci baskısı da çok geçmeden yapılıyor. 1929-30 yıllarında Türkiye’deki okuma yazma oranının yüzde 20’yi bulmadığı düşünülürse bu büyük bir başarıdır. Kitabın başarısı yurtdışında da yankı bulur, daha o tarihlerde...

 

 

"Görülmemiş bir tarzda yazıyordu"

 

Murat Gülsoy, "Orhan Pamuk günümüzün yaşayan en önemli dünya yazarlarından biridir.

Dünya şairi Nâzım Hikmet diyorsak, elbette onun adını alan bir merkez de

böyle büyük bir isimle açılmalıydı," dedi.

 

 

"O güne kadar görülmemiş bir tarzda yazıyor Nâzım Hikmet. Sovyetler'deyken etkisine girdiği konstrüktivizm akımının örneklerini veriyor başlangıçta. Berkeley üzerine, Doğu-Batı meselesi, oryantalizm üzerine felsefi önermeler içeren bu şiirler zamanının çok ötesindedir. Daha sonra Memleketimden İnsan Manzaraları gibi bir başyapıtta en olgun halini göreceğimiz, metinler ve türler arasında gezinerek edebiyatımızın en deneysel kanadını temsil eder. Deneycilik ile devrimciliği en verimli şekilde tuttuğu için insanları heyecanlandırmaya devam edebiliyor. Ve tüm iyi edebiyat eserleri gibi insanda yazma isteği uyandırır! Ancak bunca önemli bir figür olmasına, bunca popüler bir şair olmasına rağmen üzerine yapılmış akademik çalışmalar çok az sayıdadır. Elbette uzun yıllar yasaklı olmasının sonucudur bu. 1938 ile 1965 yılları arasında hiç basılmamıştır. Bu çok garip bir durum yaratır. 40'larda, 50'lerde az sayıda insan el yazısı ile çoğaltarak okur Nâzım'ı. 60'ların sonundan itibaren ise ikonik bir şair olarak okunur. Dolayısıyla Türk edebiyatının gelişimi ile Nâzım algısı, üzerine çalışılabilecek çok ilginç konulardır."

 

 

"Unutulmaz bir açılış oldu"

 

Orhan Pamuk, konuşmasında, "Nâzım Hikmet'i anlamak onu tabu ve yasaklarla korunan bir başka put haline getirmek değil; onun bu olağanüstü yeteneğini nasıl büyük bir edebiyat haline getirdiğini adım adım görmektir," ifadelerini kullandı.

 

 

Tıpkı Atatürk gibi, Nâzım Hikmet’in de bazı tabuları beraberinde taşıdığını hatırlatıyor, bu adı koymanın bir risk taşıyıp taşımadığını, bir amaçlarının da tabuları sorgulamak olup olmadığını soruyoruz Gülsoy’a. Şöyle diyor: "Akademi hiçbir zaman tabuları sorgulamaktan kaçınmaz. Önemli olan sorgulamalarla yapıcı araştırmalara yol açmak, bilgi üretmek, sorular sormak. Bilim sorular sorar, yeni yanıtlar bulur ve o sırada yeni sorular ortaya çıkar. Bunlar bazen bildiğimiz gerçeklerin hiç de öyle olmayabileceğini bize gösterir."

 

Komünist Gençlik’in Orhan Pamuk'un konuşmacı olarak davet edilmesine itirazı, özellikle şu noktada temelleniyordu: "Orhan Pamuk Suriye’ye yönelik saldırganlığın ‘entelektüel’ boyutlarından birisi olan bir bildiriye imza atmış ve 'Sonunuz Kaddafi gibi olur' deme cüretini göstermiştir. Tam da Amerikan füzelerinin Suriye’ye çevrildiği bir anda yapılan, adlı adınca tetikçiliktir. Tetikçiliği yapılan ise, Irak'ta, Afganistan'da ve başka coğrafyalarda, sayıları milyonlarla anılan masum insanların katilidir. Tam da Nâzım'ın 'yabancının roketi' diye tanımladıklarıdır."

 

Murat Gülsoy ise Pamuk'un açılışta konuşmasıyla ilgili itirazları şöyle değerlendiriyor: "Orhan Pamuk günümüzün yaşayan en önemli dünya yazarlarından biridir. Ayrıca üniversitemizin fahri doktora ile ödüllendirdiği, hakkında sempozyum yapıp değerini teslim ettiği bir yazardır. Dünya şairi Nâzım Hikmet diyorsak, elbette onun adını alan bir merkez de böyle büyük bir isimle açılmalıydı. Konuşmasında değindiği noktalar edebiyat tarihinde yerini aldı. Unutulmaz bir açılış oldu." (Orhan Pamuk’un açılış konuşmasını dinlemek için tıklayınız.)

 

 

Gündüz Vassaf istifa etti

 

Zafer Toprak, küratörlüğünde düzenlenen "Entelektüel Tarihimizde Kırılma Noktası: Nâzım Hikmet'in Açlık Grevi" isimli sergiyi anlatıyor. Sergi 15 Ocak 2015 tarihine kadar gezilebilir.

 

 

Öte yandan Gündüz Vassaf, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu'ndan dün istifa etti. Açılış törenine öğrencilerin alınmamasını, "Bir üniversitede adını taşıyan bir açılış toplantısına öğrencilerin alınmamasına Nâzım Hikmet ne derdi kim bilir," sözleriyle eleştiren Vassaf, önceki gün yaptığı açıklamada Murat Gülsoy'u kurulun önerilerini, kararlarını dikkate almamakla eleştirmişti. Vassaf açıklamasında, "Orhan Pamuk, kimsenin haberi olmaksızın davet edildi," diyerek, açılış için önce Brown Üniversitesi'nden Prof. Mutlu Blasimg Konuk'un davet edildiğini fakat merkez müdürünce öncesinde rektörlüğe bildirilmeden karardan dönüldüğünü öne sürmüştü.

 

Konuya ilişkin Cumhuriyet gazetesinden Aslı Uluşahin'e konuşan Gülsoy ise, "Söylenecek çok bir şey yok. Aslında hepimizin isteği, özlemi ortak. Biz yeni projeler için heyecanlıyız ve onlar için çalışmayı sürdüreceğiz," dedi. Kısa bir süre önce Prof. Dr. Ayşe Buğra da yönetim kurulundan istifa etmişti.

 

Koordinatörlüğünü Buket Okucu'nun, müdür yardımcılığını Yrd. Doç. Dr. Zeynep Uysal'ın üstlendiği merkezin yönetim kurulunda artık şu isimler bulunuyor: Prof. Dr. Murat Gülsoy, Doç. Dr. Duygu Köksal, Yrd. Doç. Dr. Jonathan Ross, Prof. Dr. Zafer Toprak.

 


 

* Açılış töreninde gazeteci Can Dündar'ın "Nâzım’ın Kamerasından" isimli belgeseli de gösterildi. Belgeseli izlemek için tıklayınız.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.