Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

SabitFikir'in haziran sayısı çıktı: Apokaliptik ve politik



Toplam oy: 1008

"Açlık Oyunları, Uyumsuz, Labirent, Kızıl Yükseliş, Kurucunun Kızı ya da Ender’in Oyunu gibi kitaplar ve filmler, ‘kurtulmaya çalışan’ gençlerin mi yoksa ‘kurtarmaya çalışan’ gençlerin öykülerini mi anlatıyor? Oyun temasının işlenmesi, dünyayı kurtarmak gibi ciddi bir konuyu gençlere yüklemenin bir biçimi olabilir mi? Gençlerin politik bir kurtarıcılığa soyunmalarının karşısında, aslında birileri tarafından ‘maşa’ olarak kullanıldıklarını iddia etmek mümkün mü? Bu eserler, bu soruları bize sorduran ve cevaplarını arayabileceğimiz gençlik anlatıları olarak karşımıza çıkıyor."

 

SabitFikir dergisinin Haziran 2015 tarihli 52. sayısının dosya başlığı, “Genç Kahramanın Yükselişi: Apokaliptik ve Politik”... Yankı Enki dosya yazısında, son birkaç yılda okuduğumuz distopik ve post-apokaliptik bilimkurgu anlatılarını ele alarak, “Bu eserler, hep apolitik olmakla eleştirilen genç kuşağın politik bir duruş sergilemeye başladığını gösteriyor olabilir mi?” sorusuna yanıt arıyor:

 

"Son birkaç yılda okuduğumuz ve bazılarının filmlerini de izlediğimiz genç yetişkin distopya serilerinin hepsinde düzenin veya barışın sadece düzmece olduğu bir dünya, yeterince etkili bir ‘kıyamet’ resmi çiziliyor. Kıyametten sonra da kıyametin geldiğini gösteren bu distopyalar, adeta küllerden doğan genç kahramanlar yaratıyorlar. Belki de günümüz genci için politik olmanın ön şartı, apokaliptik olmak; gerekiyorsa kıyameti bile bile kopartmaktır..."

 

SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi Kararsız Okur infografiği de, her zamanki gibi, kapak konusunu destekliyor. Oylum Yılmaz’ın hazırladığı ve Sedat Girgin’in resimlediği Kararsız Okur, bu ay Türkiye ve dünya edebiyatında gençliğin damgasını vurduğu romanların peşine düşüyor. 

 

Ayşe Çavdar ise bu sayıda, EdebiyatDışı'na Armine Hovhannisyan’ı konuk ediyor; Çanakkale Çocuk Bienali'ne öğrencileriyle birlikte hazırladığı iki işi getiren Hovhannisyan, sanat eğitiminin toplumsal barışın sağlanmasında son derece önemli bir rol oynayabileceğini anlatıyor.

 

Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…

 

Onur Atay

 

 

Can Semercioğlu, Norveçli yazar Karl Ove Knausgaard'ın, kısa zaman içerisinde dünya çapında bir edebiyat fenomeni olarak anılmaya başlanan kitabını değerlendiriyor; Kavgam bize popüler roman hilelerine dayalı bir hikaye değil, yazarın kendi yaşamını sunuyor. Nilay Kaya ise ilk kez Tanzimat döneminde, Ahmet Mithat Efendi çevirisiyle yayımlanan Udolf Hisarı’nı ele alıyor; çünkü bu kitap edebiyatımızın önemli yazarlarının çeviri anlayışlarını deneyimleyebilmek için güzel bir örnek.

 

SabitFikir’in bu sayısında ayrıca Milan Kundera, Tom McCarthy, Behçet Çelik, Nefrin Tokyay, Seran Demiral, Azad Ziya Eren, Sadık Yemni, Matt Haig, Pelin Aslan Ayar, Petra Hartlieb, Yan Lianke ve Aykut Ertuğrul’un eserlerini güvenilir eleştirmenler Asuman Kafaoğlu-Büke, A. Ömer Türkeş, Nilay Kaya, Melisa Kesmez, Gökçe Gündüç, küçük İskender, Osman Çakmakçı, Oylum Yılmaz, Hayati Roman, Ceyhan Usanmaz, Burcu Arman, Nazan Maksudyan ve Burcu Bayer yorumluyor.

 

Hilmi Tezgör, Müzik yazılarına Montage of Heck adlı yeni belgesel vesilesiyle Kurt Cobain’le devam ediyor; “Hayata bakışınız ne olursa olsun, müziği seviyorsanız, Kurt Cobain’i de seviyorsunuzdur.”

 

F. Cihan Akkartal ise Televizyon yazısında, Stephen King’in magnum opus’u Kara Kule’yi hem beyazperdede hem de ekranda izlememize günler kala, yazarın romanlarından sinemaya ya da televizyona uyarlanan yapımları değerlendiriyor. 

 

Dünyadan sayfalarında da Mert Tanaydın, Amerikan PEN Derneği'nin İfade Özgürlüğü Cesaret Ödülü'nü Charlie Hebdo dergisine verme kararıyla başlayan ve dünya edebiyat entelijansiyasını kamplara bölmüş gibi gözüken tartışmalara bakıyor. 

 

Fisun Yalçınkaya, Fransa’nın 1960’lı yılların popüler türü olan ABD menşeli westernlere cevabı niteliğindeki Blueberry’i mercek altına alıyor. Karne sayfalarında Libris Lipum ile Bila Perva’nın notları ise, her zamanki gibi, bıraz kıt...

 

SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Ali Çetinkaya’ya ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor. 

 

SabitFikir’i nereden bulacağız?

 

Emre Karacan

 

 

Yayın yönetmenliğini Ceyhan Usanmaz'ın yaptığı SabitFikir’i tüm D&R’lardan satın alabilirsiniz; idefix paketleriyle ise ücretsiz. SabitFikir’in içeriğini ve daha fazlasını www.sabitfikir.com adresinde bulmak mümkün.

 

Editörden

 

Ceyhan Usanmaz

 

Bir süredir de gençlik kitaplarında, genç yetişkin edebiyatında bir kıpırdanma olduğu söylenebilir. J. K. Rowling’in Harry Potter kitaplarıyla ısınan ve Stephenie Meyer’in Alacakaranlık serisinin, kelimenin iki anlamıyla da “parlattığı” vampirlerle (karanlıkta kalmaları gerekmiyordu Meyer’in vampirlerinin ve evet, ciltleri parlıyordu) devam eden süreç, şimdilerde özellikle Suzanne Collins’in Açlık Oyunları’yla genişlettiği kulvardan devam ediyor gibi görünüyor. Yine yüksek bütçeli ve beyazperdenin genç yıldızlarıyla süslenen uyarlama filmlerin de etkisiyle elbette... Bu dönemde yayımlanan romanların da birbirlerine benzer özellikleri var; örneğin, karşımıza çıkan bütün yeni kahramanlar aynı yaşta: “Birçok açıdan değiştiğimiz, dönüştüğümüz, tercihlerimizi temellendirmeye ve neyi sevip neyi sevmediğimizi daha iyi görmeye başladığımız, nereye ait olduğumuzu, burada ne yaptığımızı, nereden gelip nereye gittiğimizi tek bir açıdan değil, farklı açılardan yorumlamaya giriştiğimiz o yaşta, 16 yaşında…”

 

(Yazının tamamı için tıklayınız.)

 

Dosya yazısından

 

Yankı Enki

 

Distopya ve post-apokaliptik edebiyatın ortak paydasında birleşen bu serilerin, 1984, Cesur Yeni Dünya, Biz, Fahrenheit 451 ve geç keşfedilen bir hazine olan Swastika Geceleri gibi öncü eserlerin açtığı yoldan gittikleri aşikar. Bize, “İşler böyle giderse sonumuz fena olacak,” diyen bu klasik metinler, totalitarizmin açtığı çukurda debelenen modern insanın öyküsünü çeşitli açılardan anlatmıştı. Günümüzün distopik metinleriyse, belki de bir umut vaat etmek adına gençleri alıyor odaklarına. Distopya edebiyatının umutlu bir mesaj verip vermediği, okurlara daha kötüyü gösterip daha iyisi için teşvik edip etmediği hep tartışılır. Eğer distopyaların, farklı bir zaman ya da mekanda geçseler bile, içinde yazıldıkları dönemin, kültürün, toplumun veya coğrafyanın portresini çizdiklerini kabul edersek, günümüzün yazarlarının distopik unsurlarının klasik metinlerden ne kadar farklı olduğunu da görmemiz kolay olacaktır.

 

Hayat kadar gerçek bir şeyin içine oyun gibi yapay bir kavramı sokarak hayatı, kaybedenleri ve kazananları olan ölümcül bir oyun gibi ele alarak, bunu yaparken de 16 yaşında bir genci kahramanlaştırarak, kendisinden sonraki gençlik anlatılarına kitap listelerinde “çok satan” ve sinema salonlarında “kapalı gişe” bir kulvar açan Açlık Oyunları, kimi okurlara göre romantik kısmı, kimi okurlara göreyse politik kısmı ağır basan bir içerik taşıyor. Ana teması “hayatta kalmak” olan bu öykünün kahramanı Katniss, yaşadığı bölgenin zorunlu ama gönüllü bir kurbanı ya da fedaisi olarak, hem etik hem de fizik bağlamında güçlü bir genç kadın portresi çiziyor. 

 

Katniss’in yansımalarını Uyumsuz’daki kahramanımız Beatrice’te ya da Kurucunun Kızı’ndaki Ivy’de de görmemek mümkün değil. Katniss’in farklı bölgelere, mıntıkalara ayrılmış toplum yapısına karşı, Beatrice’in de farklı gruplara ayrılmış bir toplumu var. Her iki kahraman da totaliter sistemlerin mağduru olarak ön plana çıkıyor. Katniss’in macerası öncelikle hayatta kalma oyunu üzerinde odaklanırken, seri ilerledikçe olayların sınırları genişliyor ve devrimin sembolü haline gelen bir genç kadının öyküsüne dönüşüyor. Beatrice’in öyküsü ise ilk baştan itibaren hızla bireyselden toplumsala dönüşen bir maceraya sahne oluyor. Onunkisi bir kimlik arayışı; bir aidiyet mücadelesi. Serinin ismi de bu mücadeleyi tamamlıyor, çünkü madalyonun sadece tek yüzüne bakan modern zihniyetin temsilcisi bir genç kız değil Beatrice, aynı anda farklı özellikleri barındıran ve bununla barışık yaşamayı öğrenen, çelişkili, çok yönlü, günümüzün postmodern insanını resmeden bir kahraman. Tam da bu nedenle “uyumsuz.”

 

(...)

 

Armina Hovhannisyan ile söyleşi

 

Ayşe Çavdar

 

Sanatçı ve eğitimci olarak çocuklara çok fazla sorumluluk verdiğimizi düşünüyor musun? 

 

Hayır, böyle düşünmüyorum. Bu soruya bir öğretmen değil, sanatçı olarak cevap verme ayrıcalığımı kullanacağım. Çocuklar sanatçılara öğretmenlerinden daha çok güveniyorlar, özellikle de siyasi ve ulusal meseleler söz konusu olduğunda. Sanat sayesinde çocuklarla ulusal ya da diğer tanımlı kimliklerin ötesinde iletişim kurmak mümkün oluyor. Bizi bir araya getiren şey yaratıcılık. Düşünün birçok Türk öğrenci ilk kez bir Ermeni ile ve Ermeni öğrenciler de ilk kez bir Türk ile karşılaştılar. Karşılaştıkları ilk Ermeni sanat öğretmeni bendim ve onlara kendilerini ifade edebilecekleri, yaratıcılıklarını ortaya çıkartabilecekleri yeni yollar gösterdim. Çocuklar sanat eğitimiyle hayattan tad almayı öğreniyor, davranışlarını ve estetik vizyonlarını geliştirme şansını buluyorlar. Bunlar yurttaşlık haklarımızdan yararlanmak için de gerekli hasletler. Bu nedenle sanat eğitimi toplumsal barışın sağlanmasında son derece önemli bir rol oynayabilir.

 

(...)

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.