Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

// En çok okunanlar





İstanbul Edebiyat Haritası: Boşluğa atılan bir adım

Kim diyebilir ki “Huzur”un baş kahramanları sadece Mümtaz’la Nuran’dır, diye.



Sürdüremedim, sürdüremediniz, sürdüremediler...

Organik tarımın kısa süre içinde bildiğimiz anlamda tarım sektörüne, büyük şirketlere kanalize olması, beraberinde gelişen “sürdürülebilirlik” kavramının kapitalizmin bir ürünü olarak felsefeciler tarafından sorgulanmaya başlaması hayallerimizi suya düşürdü nicedir.



2012 kıyametin tarihi mi?!

Derler ya insan yaşlandıkça küçülür küçülür, çocuklaşır hatta bebekleşir diye… İnanırım ben buna ve çok uzun yaşamayı hedeflemem hiç. İnsan kendini bilmedikten sonra, ne anlamı kalır gelip geçen günlerin ayların yılların… Ama hayat mucizelerle doludur ve aramızdan bazıları, bebekleşmek yerine yaşlandıkça devleşirler beklenmedik bir şekilde.



Romanın hazırlanışı I: Roman yazmak, yazmamak ya da yazacakmış gibi yapmak...

Diğerleri gibi, bir uygarlığın yazgısı olarak romandan söz etmez Roland Barthes.



Kitaplardaki bölüm aralarına da reklam alınsın artık!

Elif Şafak’ın bir reklamda oynaması çok konuşuldu, hala da konuşuluyor, tartışılmaya devam ediyor. Neden? Toplumumuzdaki yüksek edebiyat duyarlığı mı? Yoksa edebiyatın ve edebiyatçının hala içimizdeki o kutsal yerde oturmasından mı? Bütün bunların etkisi az olmakla beraber vardır var olmasına ya asıl sebep, sanırım reklamın, reklam düşüncesinin kendisi.



Sindirella’nın ayakkabısı neyden yapılmıştır?

Elimde iki kitap var, biri “Cahillikler Kitabı”nın 16. baskısı, diğeri ise “Cahillikler Kitabı 2”nin 40 bin adet yapılmış birinci baskısı. Rakamlar Türk yayıncılık sektörü düşünüldüğünde etkileyici. Hele ki “Cahillikler Kitabı”nın ilk baskısıyla sözkonusu 16. baskısı arasında sadece yaklaşık bir sene olduğu düşünülürse...



Her güne beş roman

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Prof. Dr. Onur Bilge Kula, Diyarbakır Kitap Fuarı’nda bir açıklama yapmış: "Türkiye'de her gün 5 roman yayımlanıyor. Bu olağanüstü bir edebiyat üretimidir." *

 



Herkes kendi canavarını arar!

“Canavarların varlığı insanoğluna dair ne anlatıyor bizlere? Binlerce yıldan beri varlıklarını nasıl sürdürüyorlar ve niçin evrensel bir olgu gibi görünüyorlar? Japonya’da ve eski Yunan dünyasında aynı tek gözlü devler, Avrupa’da ve Çin’de aynı ejderhalar niçin karşımıza çıkıyor?”



Kendi mitinin kahramanı: Fazıl Say

Söz konusu, Mezopotamya Senfonisi. Bir sıcak yaz gecesi konser alanı yekpare bir kütleyi andıran dinleyici topluluğunun ağırlığıyla ezilir gibi, batar mıyız bu dolgu alan üzerinde bunca kararlı ağırlıkla, diye içimden geçiriyorum. Fazıl Say gerilerde bir yerlerde senfonisine yer açar gibi çalıyor. Hafiflemeyi algılıyorum.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.