Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

Engereğin Gözü mü?



İyi
Toplam oy: 1352

Cemal Karanlık

 

Arada inip şehirde sahafları dolaşmaya bayılırım. İnsan yalnızca eski kitaplarla karşılaşmaz sahaflarda; ömrünü tamamlamış yayınevleri, gözden düşmüş yazarlar, imzalı kitaplarını eleyen yazarlar, kitaplıklarda artık yer verilmek istenmeyen kitaplar, dağılan kütüphanelerin izleri, tabii bir de sahaflara satılan “protokol” kitaplar… Yeni baskısı yapılmayacak, piyasada bulunamayacak kitaplar da tabii sahafların olmazsa olmazı.

 

Geçenlerde İstiklal’de dolaşırken bir sahafa girdim. Tezgâhta sergilenen kitaplara göz gezdirirken Zülfü Livaneli’nin bir kitabına rastladım: Engereğin Gözü

 

Benim bildiğim, Engereğin Gözündeki Kamaşma’ydı bu kitabın adı. İnsan ister istemez düşünüyor, yayınevi bir hata mı yaptı acaba, diye. Ame elbette bu mümkün değil. Kitabın kapağında Elia Kazan’ın bir cümlesi var. Diyor ki Kazan, “Hiç bu kadar güzel bir kitap okumadım.” Doğrudur.

 

Ben de şanslı okurlardan sayılırım; Engereğin Gözündeki Kamaşma’yı daha tefrika edilirken okumuştum.

 

Sayın Zülfü Livaneli’den söz ederken aramızda “Zülfü” yeterliydi bizim için. Onu her gün yanımızda bulunan dostlarımızdan ayırmazdık çünkü. O nedenle, onun gazetede, hem de bir roman tefrika ettiğini duymak, o yıllarda, önemli bir şeydi. Ama işte o kitap edebî bir çabanın ürünüydü. Edebiyat değeri tartışılırdı, hatta o yılların Beyaz Kale’sine, dilimize çevrilen birbirinden önemli yabancı edebiyata bakılınca epey gerideydi de. Yine de edebî bir çaba vardı altında. Livaneli sonraki romanlarında o düzeye asla çıkamadı.

 

Hatırlıyorum; bir söyleşide, romanın dilini Naima’dan aldığını söylemişti. Gerçekten, o eski yazarların esintisi de vardı dilinde.

 

Sahafta kitabın yeni baskısını görünce düşünmeden edemedim: İnsan yaptığı en iyi şeye niye müdahale eder? Yıllarca raflarda Engereğin Gözündeki Kamaşma olarak durmuş bir kitabı, yıllar sonra niye Engereğin Gözü yapar? Bunun gerekçesini bilmek isterdim. Kitaba bu kötülüğün neden yapıldığını bilmek isterdim. Çok merak ediyorum, bunu Zülfü’den kim istemiş olabilir?

 

Zira, Zülfü’nün, Engereğin Gözü ile Engereğin Gözündeki Kamaşma arasındaki farkı çok iyi bildiğini düşünüyorum. İlki görüntü, ikincisi metafordur.

 

Sayın Zülfü Livaneli, lütfen bu hatadan dönün efendim.  



Bu kitabı idefix'ten satın alın

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.