Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

Hem evet hem hayır




Toplam oy: 993

Vallahi bayılıyorum ben şu yazar söyleşilerine sayın okurlar. Fakat hem bayılıyorum, hem bayılmıyorum.  Bu pek psikanalitik bir yorum olmuş olabilir. Fakat olmayabilir de, bilmiyorum. Buna okuyucularım karar verecek. Vermeseler de olur, neticede okura kazık atmayı seviyorum. İnanın, bir iş yazdığım zaman okuyucularımı şaşırtmayı sevdiğim kadar kendimi şaşırtmaktan da keyif alıyorum.

 

Zaten asıl mesele keyif almak. Yazdıklarımın bir şekilde bana dokunmasını istiyorum. Dokunmasa da okuyuculara dokunması esastır. Her neyse, kitap tanıtımı yapan gazete eklerinde yer alan söyleşileri okuduğum zaman büyük ilhamla doluyorum. Yazarlarımızın söyledikleri bana çok şey öğretiyor. Öğretmiyor da olabilir, önemli olan, bu söyleşilerin bir şekilde bana yeni yazılar ilham etmesi. Bu da bunlardan illa ki bir şeyler öğrendiğime işarettir.

 

Bakın mesela Cumhuriyet Kitap dergisinin 27 Ocak tarihli sayısında genç yazarımız Gökçe İspi Turan kardeşimizle bir söyleşi yer alıyor. Turan, ilk kitabı Arabada Kim Var’ı yayınlamış. Kitabı Cumhuriyet Kitapları basmış. En kısa sürede bu “türler arası” kitabı alıp okuyacağım. Bu nedenle şimdilik roman hakkında yorum yok. Okuyunca yorumlarımı yazarım. Yazmayabilirim de. Tıp.

 

 

 

(Not: Merak edenler için arada unutmadan söyleyeyim, Nadir kardeşimiz bu hafta çay faslına gelmedi, Cemalciğim, dedi, şifayı kaptım, kar gelmedikçe gerildim, mevsimi şaşıran ağaçlar gibi donup kaldım kardeşim, artık inşallah haftaya görüşürüz. Geçmiş olsun kardeşim, dedim, aman soba dolaylarından uzaklaşma. Ne yazık ki yağmıyor. Bin yılın en soğuk kışı böyle oluyormuş demek.)

 

 

 

Neyse, biz gelelim Gökçe İspi Turan kardeşimizin ufuk açıcı açıklamalarına. Turan, meşhur “afili kuşak”tan. Güzel, bakımlı ve kendine güvenli. Fakat bana öyle geldi ki biraz kararsız. E. Yaşı genç, olur o kadar. Söyleşmenimiz Eray Ak beyefendi soruyor: “Erkek egemen bir polisiye dünyasında, kadın bir polisiye yazarı olarak nereye koyuyorsunuz kendinizi?” Bu soru hakkındaki düşüncelerime hiç girmeyeyim efendi okurlar, iş uzar.

 

Turan’ın yanıtını alalım: “Öncelikle şunu bir açığa kavuşturmak isterim: ‘Ben bir polisiye yazarı değilim.’”… Hay Allah, gördünüz mü, olay yanlış anlaşılmış. Devam edelim: “… Türler arası oyunlar oynamayı seviyorum. Yer yer şiirsel bir metin bu mesela. Hatta diyebilirim ki bilimkurguya yaklaştığı satırları var. Melodramanın içinden geçtiği satırları var. Şu an üzerinde çalıştığım yeni kitabın türü de polisiye değil, ama yine de içinde koşturmacalı bir cinayet öyküsü olduğunun ipuçlarını verebilirim okuyucularıma. Ben daha ziyade ana hatta ‘gerilim’ diye tanımlayabileceğimiz, ama içinde kesinlikle bir alt tür tanımlaması da gerektiren karışık işler yazıyorum. Gayri ihtiyari gelişiyor.”

 

 

 

Sayın okurlar, “koşturmacalı cinayet öyküleri”, bildiğiniz gibi, bir metin türü, buna bir üst öğe olarak “gerilim” ekliyorsunuz. Eklemeseniz de olur. Ama tabii bu tür belirlemeler yazarlarımızın elinde olmuyor. O nedenle her metni ayrı bir organizma gibi okumalısınız. Mesela Arabada Kim Var, tür olarak, toparlarsak, “gerilim unsurlarıyla üstmetinlendirilmiş şiirsel cinayet öyküsü” sınıfına giriyor. Bu da kusura bakmayın ama okur olarak sizden epey çaba istiyor. Devam edelim: “… Edebiyatta kendine sıkça yer bulan, yazarın kendi yazma sürecini romana dahil etme olayı bu. Sizin Arabada Kim Var’ı yazma aşamasındaki sıkıntılarınızı mı yansıtıyor Nergis bu halleriyle?” El cevap: “Hem evet hem hayır. Evet, çünkü Nergis’le çok ama çok ortak yönümüz var. Hayır, çünkü asla onun kadar korkak ve çekimser olmadım.” Gördünüz mü? Korkak, içe kapanık Nergis’i merak ediyorum yaramaz okurlar, gel de okuma. Neyse, devam: “… Polisiyede yeni bir üslup denemesi mi bu?” Cevap. “Yine hem evet, hem hayır. Bu biraz türler arasında oynamanın bir getirisiydi. Biraz da zaten şiir yazan biri olmanın. Kalemim bir şekilde değiyor benim.”

 

 

Sayın yetişkin okurlar, gördüğünüz gibi türler arası meselelerle ilgili pek çok açıklama var bu söyleşide. Arabada Kim Var kitabının kalemime değmesini isterim şahsen. Uzatmayayım, kararsız bir afili kuşak geliyor efendim gümbürdeyerek. Referandumda ne demişti kimisi: Yetmez ama evet. Ben de diyorum ki, madem öyle, hem evet, hem hayır.

 



Yorumlar

Yorum Gönder


Kitabi okumadan hakkında yorum yapmak nasıl bir kafadır? "Bu da kusura bakmayın ama okur olarak sizden epey çaba istiyor." Şu cümleyi kitabı okumadan kurabilmeniz gerçekten çok şaşırtıcı! Önce okuyun sonra yorum yapın bir zahmet! Okumayı bilmiyorsanız da başkasına okutun, dinleyip öyle yorumunuzu yapın! Hey Allahım yazarlar olarak kimlerin ellerine kaldık :( Ben kitabı okudum ve çok beğendim. Herkese de tavsiye ederim. Çok sürükleyici. Elinize aldığınız anda bitirene kadar bırakmak istemiyorsunuz.

51%
49%

Kitabı okumadan yorum yapmanız güzel olmuş. :) kararsız kuşak mı iyi yoksa "her şeyi okumadan bilen yargısız infazcılar" mı karar veremedim...

39%
61%

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.