Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Yazarlar


Oylum Yılmaz

1978 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Bir süre Radikal Cumartesi ve Radikal İki’de çalıştı, Radikal Kitap Eki’nin editörlüğünü yaptı. Daha sonra Referans, Birgün, Taraf gibi gazetelerin kültür/sanat sayfaları için kitap/edebiyat sayfaları ve edebiyat köşeleri hazırladı. Şimdilerde çeşitli gazete ve edebiyat dergilerine edebiyat söyleşileri, kitap tanıtımları ve eleştirileri yazıyor, yayınevleri  için serbest editörlük yapıyor.

Tüm Yazıları

Evleri, sokakları, insanları, ruhu ve cümle eşyasıyla yitirilmiş zaman; zamanın bütün bütüne tabiatı; onun en hassas, en zarif ve dolayısıyla en hüzünlü ayrıntıları; her temasında en büyük tesirler bırakanı… Tüm bunlar Selim İleri romancılığının sadece bir parçası elbette ama belirleyici olmadıklarını kim söyleyebilir?

Tarih yani, bugüne kadar insanlığa dair yazılmış en büyük, kurgusu en sağlam, en mitolojik roman… Dolayısıyla, tarihi “doğru” yorumlamak, “doğru” okumak hatta bir tarihçi olarak “doğru” yazmak ne derece mümkün? Tarih biliminin çok tartışılan en popüler yönü bu.

Milattan sonra 11. yüzyılın başları, Britanya adası.

Bir gün bir gezgin bir saraya gelir; sarayın bulunduğu yer dünyanın en güzel, en büyük şehri, bu sarayda oturan kişi ise dünyanın en büyük, en güçlü hükümdarıdır.

Bu hafta sizlere şahane bir kitaptan değil, şahane bir “dizi” kitaptan söz edeceğim.

İnanna,  bütün tanrılar ve tanrıçalar arasında yazılı sözle en çok onurlandırılan tanrıça; göklerin ve yeryüzünün kraliçesi, akşamın hanımefendisi, sabahın yıldızı; uygarlığı yaratan kozmik güç; sevgiyi, şifayı ve doğumun mucizesini içinde barındıran... Ne vakit sen gözden düşsen, insanlık senin düşüş hızında cahilleşti, köreldi, ilkelleşti...

Binbir çiçekli bahçeden bir çığlık yükseldi yeniden, duyuyor musunuz? Duyuyor muyuz?

Çok çok uzun yıllar, binyıllar önce yılan yeryüzünde şifanın, sağlığın temsilcisiymiş. Hayat ağacına sarılmış kocaman bir yılan, işte bu çok iyi bildiğimiz resim Sümerde, Babilde, Mısırda bugün düşündüğümüz gibi ademi cennetten kovmak adına baştan çıkaran kötülük değilmiş.

"Mezarında kemiklerinin sızlayacağını veya oradan çıkmaya çalışacağını sanmıyorum. Bence gülümserdi ve sonra da bana 1 milyar dolarlık tazminat davası açardı..." Yazar Seth Grahame-Smith’in bu sözleri, İngiliz edebiyatının kraliçelerinden Jane Austen için...

Bazı vakitler bir de bakmışız yaşam, içimizdeki sonsuz arayış gibi uzanıp gitmekte önümüzde, ikisi birbirinden ayrılmaz olmuş, en fenası, içinden çıkılamaz olmuş. Arayışın bir noktasında, geçmişten ve gelecekten azade bir “şimdi” de takılıp kalırız. Ama an gelir tüm tıkanıklıklar açılır, istediğimiz noktaya vardığımızda ne yapmak istediğimizi çok iyi bildiğimizi fark ederiz.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.