Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Öykü

Öykü

Anlatıcı



Toplam oy: 1012

Anlatmaya devam ediyordu. Gecenin başından beri konuşuyordu. Gözlerimizi açmış dinliyorduk. Dediğini ilginç kılan insanlardandı. O gelmeden önce canımız sıkılmıştı. Birileri aşk acılarından söz etti ama kimsenin aşk acısı ötekinin ilgisini çekmiyordu.

 

Yanlamasına yere uzanmıştı, dirseğine yaslanıp omzundan doğrulmuştu. Geçenlerde, dedi, ilginç bir şey oldu. Evde canım sıkılmıştı, çıktım bir kafeye oturdum. Sürüsüne insan vardı. Adamla kadının arasında, tam da karşımda oturmalarına karşın adam kadının masasına yürüyene dek bir şey olduğunu anlamamıştım. Oysa yapacak daha iyi bir işim olmadığı için etrafı seyrediyordum. İkisi de oldukça sıradandı. Belki o yüzden kasanın başında kendi kendine konuşan beyaz gömlekli adamdan, hararetle karşıdakine bir şeyler anlatan kadın ile hayran bakışlarla onu dinleyen genç erkekten daha az ilgimi çekmişti. Birasına uzandı. Bir yudum aldı. Yutkundu.

 

Kadın orta yaşlarındaydı. Kumral kısa saçlarını arkadan toplamıştı ama tel tel çıkmışlardı tokadan. Kiloluydu, memeleri kadar göbeği vardı. Bunu derken aşağı baktı, iki eliyle memelerini gösterdi, büyük, sarkık memelerdi. Yanında, yerde, duvara yaslanmış, irisinden üç beş poşet vardı. Dedim ya, sıradandı. Esnedi, zoraki devam etti, belki anlatmaktan sıkılmıştı. Adam da öyle, dedi. Çelimsizdi, yaşı belli olmuyordu. Ne zamandır orada oturuyordu, benden önce mi gelmişti, o bile dikkatimi çekmemişti. Bir tek bir sigarayı söndürüp ötekini yaktığını fark etmiştim.

 

Sonra, adam kadının masasına yürüdü. Dedim ya, ikisinin arasında bir şey olduğunu o an fark ettim. Önce belki tanışıyorlardır diye düşündüm, ama yok, tanışmıyorlardı.

 

Kadınla adam gözümde canlandı. Adam şüphesiz kamburdu. Üstünde beyaz gömlek vardı, altında kot ya da siyah pantolon. Hangisiyse de altına mokasen ayakkabı giyiyor olmalıydı. Önce bakışmışlardı belki, belki kadın dudağını hafif büküp gülümsedi, sonra parmağını önündeki fincanın kenarında gezdirdi. Ya da saçlarıyla oynadı. Adam kadının ilgisini fark edince gülümsemiş, başıyla selam vermiş olmalıydı, kadın da karşılık vermişti. Nasıl olduysa da adam kadının masasına gidecek cesareti bulmuştu.

 

Devam etti. Adam kadının masasına yaklaşırken kadın arkasına yaslanıp adama baktı, sonra masaya. Adam, Oturabilir miyim, dedi. Tedirgindi. Buyurun, dedi kadın, eliyle önündeki sandalyeyi gösterdi. O da eliyle hayali bir sandalyeyi imledi. Adamdan daha kendinden emin görünüyordu.

 

Bir süre sustular. Adam dirseklerini masaya dayadı. Kadın hâlâ arkasına yaslanmış duruyordu. Adam, Sigara içer misiniz, dedi, paketi uzattı. Kadın, elini salladı, Hayır, dedi, kullanmıyorum. Sizi görünce konuşma ihtiyacı hissettim, dedi adam, adım Semih, elini uzattı, Ben de Nuran, dedi kadın, elini sıktı. Kesin kendi adları değildi, bahse girerim değildi.

 

Kadın, Ne iş yapıyorsunuz, diye sordu. İnternet kafe işletiyorum, dedi adam, siz? Ev hanımıyım, evlenmeden önce ilkokul öğretmeniydim, dedi. Evlenmeden önce’yi bastırarak söyledi. O da.

 

Sustu, önüne baktı. Paketine uzanıp sigara aldı, yaktı, bir nefes aldı. Sonra, Uzunca süre sessiz kaldılar, dedi, konuşmanın nereye varacağını merak ediyordum. Belliydi aslında. Yine de merak ediyordum.

 

Yine sustular. İnanır mısınız, kalbim güm güm atıyordu. Benim de. Yakınlarda bir otel var, gidelim mi, dedi adam, yok artık, dedim, adam hızlı çıktı. Kadın utangaç, önüne baktı, hafifçe başını salladı. Artık utanacak ne kaldıysa. Duraksadı, Yanlış anlamayın, kocamı seviyorum, dedi, artık yanlış anlaşılacak ne kaldıysa. Merak etmeyin, ben de karımı seviyorum, dedi adam. Adam kesin evli değildi, eminim değildi. Kadın, evet, evliydi ama adam değildi. Sonradan musallat olmasın diye evli olduğunu söyledi, kalıbımı basarım.

 

Adam tekrar, Kalkalım mı, dedi. Tamam, dedi kadın, yine duraksadı, Ama lütfen yanlış anlamayın, böyle bir şeyi ilk defa yapıyorum. Adam, Merak etmeyin, ben de, dedi. Külahıma anlatsınlar. Kadın kesin alışveriş bahanesiyle evden çıkıp aranıyordur, adam da azdıkça böyle şişko, kendine güvensiz kadınları ayartıyordur. Bense, söylediklerine biraz da kızgın, kadının ilk defa böyle bir işe kalkıştığını düşünüyordum. Kendine güvensiz de değildi üstelik, yalnızca gereksinimleri vardı.

 

Sonra işte kadın poşetleri toparladı, adam hesabı istedi, kalktılar, adam kadına kapıyı tuttu. Çıkıp gittiler. Sustu.

 

Bense sonradan neler olduğunu düşünüyordum. Adam, tedirgin, kadını soyacaktı. Kadın belki utanacak, pişman olacak, sonra, iş işten geçti, diye düşünecekti. Adamın iştahını görünce bedeninden utanmayacaktı. Adam, gördüğünü beğenmeyecek, sonra kadın kadındır diye düşünecekti.

 

Adam, iştahlı, kadına abanacaktı, bir iki gidiş geliş, işi bitecek, kadın açlığıyla kalacaktı. Pişman olacaktı. Şüphesiz pişman olacaktı.

Yorumlar

Yorum Gönder


Bu öykü, ödül alan kitabın arka kapak alıntı yazısı olan öykü. Yani basım dünyasına göre lokomotif, kitabı sattırmaya yönelik kullanılan öykülerden biri. Eğer lokomotif öykü buysa diğerlerini düşünemiyorum bile. Bu anlatım, kurgu ve dilden çok daha iyi yazan insanlar var ama daha olgunlaşmadıklarını düşünüp kendilerini geri plana atıp, belki de yok olup gidecek bir sürü insanlar var. Hem onlara yazık oluyor hem de böyle kitapları okumak zorunda olduğumuz için bize.

36%
64%

Hangi edebi kriterlerle basarili bulunabilir cidden sonsuz bir merak icindeyim. Sokaktan cevirip "Hadi bize bir seyler yaz" diyecegimiz bes kisiden dordunun rahatlikla yazabilecegi basitlikte bir "yazi" bu. Evet edebiyat agir ve dolambacli bir dille lafi dolandirma sanati degildir ama "yalin dil" derken kastedilen de emin olun Sine Ergun'un dili degil. Bu okudugum yazi "yapti-etti-kalkti-oturdu-bitti-gitti"den baska hicbir ozelligi olmayan kimliksiz cumleler butunu ki ben adina oyku demeye bir M. Z. Saclioglu'ndan, bir Osman Sahin'den, bir Faruk Duman'dan, bir Hasan Ali Toptas'tan utanirim.

50%
50%

İnternette o kadar fazla bahsedilmişti ki merak edip kim bu genç yetenek dedim. Koşa koşa "Burası Tekin Değil" adlı kitabını aldım. Tam bir hayal kırıklığı. İlkokul düzeyinde yazılmış hikayeler.Üstelik Can Yayınları bu kitabı nasıl bastı, hadi bırak bastığını bu kadar röportaj ne için yapıldı, anlamış değilim. Edebiyat mafyalaşması buna denir sanıyorum. Parama yazık oldu.

50%
50%

Modern bir anlatım biçimi. Bazı anlatım hatalarına rağmen güzel.Kurgu da iyi. İnsan ilişkilerine bakış açısı da. Ama son söz söylenmeden bitmiş etkisi yapıyor. Bir ustalık taşımıyor. Oysa öykü çok iyi olabilirdi ,diye düşünüyorum. Saygılar.

32%
68%

Sine ergün'ün daha önce Yitik ülke yayınlarından çıkan,"Burası Tekin Değil" öykü kitabını okudum ve herkese tavsiye ederim.

31%
69%

Çok hoş bayıldım.Güzel bir öykü olmuş.Ellerinize sağlık

57%
43%

vivid anlatım. güzel öykü. kadın bir dahaki sefere alış verişten önce takılıp, torba taşıma derdinden kurtulacak bence...

34%
66%

Yeni yorum gönder

Diğer Öykü Yazıları

Ben bir tane daha alayım. Hepsini nasıl içti anlayamadan, bir tane daha. Sonra bir tane, bir tane daha. Hepsi birden içiyor, birbiriyle yarışır gibi. Herkesin elinde sigara. Önüme bakıyorum. Elimde telefonun kılıfı, yarım saattir çevirip duruyorum. Biraz daha dikkatli olmaya çalışıyorlar, pek rahat değiller.

 

Sizin hiç kendinizi çok komik bulduğunuz oluyor mu? Benim oluyor. Oluyor da bazı herkeslerden utanıyorum. Bazı da birdenbire gülmelere tutuluyorum. Bana komikliğimi yaşatan olayların birbiri peşinden geldiği de oluyor.

 

“Aaa… Camı boyuyor! Yasak değil mi?”

 

Karşı vagonda bir adam cama resim çiziyor. Boyaları çoktan dökülmüş, paslanmış, eski bir tren. Aralık perdelerden görünen vagonların içiyse rengârenk. Bizimkiler gibi bir örnek değil hiçbiri. Usta fırça darbeleriyle bir manzara şekilleniyor camda. Dağlar, bulutlar, bir ağaç, bir tane daha...

Mutlu sonlara bayılırım.


Gerçekten de bir son gerekliyse, mutlu olmasından yana oldum hep... Ne acılar içinde kıvranan bir kadına dayanabildi yüreğim ne de umutsuz bir erkeğin intiharıyla sonuçlanan bir romana.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.