Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

   

Şahane Bir Kitap


Şahane Bir Kitap

Tembel bir yılbaşı daveti için, tembel bir yemek kitabı…




Toplam oy: 1041
Emine Demirel Yılmaz
İmge Kitabevi Yayınları

Yemek yapmayı bir sanat haline getirenler, kültürel araştırmaların odak noktası yapanlar, anneannelerimizin mutfağını hatırlayıp yeniden baş tacı edenler, beslenme biçiminden yeni bir yaşam biçimi çıkaranlar ve daha nicesi. Bugüne kadar bütün bu tercihlere göre yazılan kitaplara rastladık ve keyifle de okuduk hepsini. Ama yemek yapmaya üşenip mutfakta fazla vakit geçirmek istemeyen birinin elinden çıkma bir yemek kitabıyla zannediyorum karşılaşmamıştık. “Ben bir ‘aşçı’ değilim, bir ‘yeme-içme uzmanı’ hiç değilim. Ben, lezzetli ve sağlıklı yemekten hoşlanan ama yemek yapmaya az zaman ayırmak isteyen tembel biriyim” diyen Emine Demirel Yılmaz’ın Tembel Yemek Kitabı, toplumsal olarak bize dayatılan yemek yapma alışkanlıklarına dair alternatif bir yaklaşım. Özellikle bu anlamda dikkat çeken bu farklı yemek kitabını yeniyıl telaşı ufak ufak hepimizi sarmışken tez elden inceleyip gözden geçirmekte fayda var sanırım.

Tembel Yemek Kitabı, yemek yemeği seven ancak pişirmeye vakti olmayanlar veya zaten bu işi yapmaktan keyif almayanlar ile yemek yapmaya yeni başlayanlar için hazırlanmış bir çalışma. İşte bundan ötürü diğer yemek kitaplarında bulunmayan bazı özellikler içeriyor; ilk kez yemek yapacak biri düşünülerek ayrıntılandırılmış tarifler, yemek yapımını hızlandıracak “püf noktaları”, alfabetik “malzeme” ile “yemek” dizinleri ve en mühimi “özel davetler için yemek dizinleri”. Hepsi yemek yapmayı kolaylaştırmayı, hızlandırmayı amaçlıyor. Yılmaz’ın bu kitapta verdiği bütün tarifler en fazla yarım saatinizi alıyor; eksiği var, fazlası yok.

Ancak işin içine tembellik giriyor, yarım saatte güzel yemek mi yapılır diye düşünüp Tembel Yemek Kitabı’nda yer alan tariflerin üstünkörü, öyle şıpınişi olduğu da zannedilmesin. Humustan tarhana yapımına, dolma çeşitlerinden işkembe çorbasına, kuzu kapamadan yılbaşı hindisine, kiremitte sebzeli balıktan sufleye ve hatta helvaya kadar geleneksel Türk mutfağının teferruatlı, yapması zor ve zahmetli pek çok yemeği yer alıyor bu çalışmada. Bu tür yemeklerin daha kolay, daha hızlı yapım yöntemlerini yazarın kendisi deneme yanılma yoluyla keşfetmiş. Kitabın hemen başında bulunan “Önemli Not” bölümüne dikkat ederseniz eğer, tüm yemekleri mutfaktan hızlıca çıkarmanın yolunu kendi kendinize de bulabilirsiniz zaten.  Bu bölümde baklagillerin pişirilmesi, pek çok yemeğin temelinde bulunan et, et suyu pişirmek gibi özellikle vakit alan işleri kolaylıkla halletmenin çeşitli püf noktaları mevcut.

Tembel Yemek Kitabı, piyasada bulunan diğer yemek kitaplarına göre daha çok yemek tarifi içeriyor. “Salata ve Mezeler”, “Yumurtalar”,  “Çorbalar”,  “Makarnalar”, “Pilavlar”, “Etli Sebze Yemekleri”, “Kırmızı Et Yemekleri”, “Beyaz Et Yemekleri”, “Balık Yemekleri”, “Börekler ve Tuzlular” ve “Tatlılar” olarak on bir ana bölüme ayrılan kitapta yer alan hemen her bölümde en az 35-40 yemek tarifi mevcut. Tariflerin içeriğinden azade bu kitaptan, bugün ne yapsam diye düşünmekten mustarip herkes faydalanabilir. 

Ve gelelim Tembel Yemek Kitabı’nın en faydalı bölümüne... Kitabın sonunda yer alan “Özel Davetler İçin Yemek Listeleri”, misafir ağırlamakla başı hoş olmayanların da, misafirden bunalıp bu sefer ne yapacağım diye kara kara düşünenlerin de işine yarayacak listelerden mürekkep. “Kahvaltı Daveti Yemek Listesi”, “Öğleden Sonra ya da Akşam Çay Daveti Yemek Listesi”, yılbaşı, bayram ve diğer özel akşamlar için “Akşam Yemeği Listesi”, “Doğum Günü Daveti Yemek Listesi” ve hatta “Çaya Tanrı Misafiri Yemek Listesi” ile “”Yemeğe Tanrı Misafiri Listesi” bile düşünülmüş. 

Başta da dediğim gibi yılbaşı öncesi başınızda bir davet derdi söz konusuysa ya da aldığınız davete şöyle el yapımı zarif bir katkıda bulunmanın kolay yollarını arıyorsanız “Tembel Yemek Kitabı” tam size göre, şahane bir kitap. Benden söylemesi...

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.

Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.

Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.