Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


‘Şiir dağlara çekildi’


Cemal Süreya Şiir Ödülü’ne değer görülen Metin Demirtaş, Süreya’yı ve günümüz şiirini, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ceren Çıplak'a anlattı. Cemal Süreya’nın şiirimizde “farklı bir galaksi” olduğunu belirten Demirtaş’a göre günümüzde şiir ötelenmiş durumda: “Sahici şiir ve şair kuytuda. Medyada birtakım ağlak adamlar manzume bile olamayacak örnekleri şiir diye dinletiyor. Kapitalizm insanı tüketim canavarına dönüştürdü ve çevreyi öylesine kirletti ki, şiir kirlenmemek için dağlara çekildi.”

Cemal Süreya Kültür Derneği tarafından 1991’den beri düzenlenen “Cemal Süreya Şiir Ödülü” bu yıl “Türkülerde Gezer Adları” kitabıyla Metin Demirtaş’a verildi. Kitap, şairin son şiirleri ve şiirleri üzerine yazılan yazılardan oluşuyor.

Ödülünü, “En masum istekleri şiddetle bastırılan, dövülen, sövülen, saçlarından sürüklenen, onurları çiğnenen, içeri tıkılan üniversite gençliğine” adayan Demirtaş’la hem ödülü hem de Cemal Süreya’yı konuştuk:

‘Şiir ötelenmiş durumda’

 

- 2010 Yunus Nadi Şiir Ödülü’nden sonra Cemal Süreya Ödülü’nü de aldınız, ödülle ilgili neler söylemek istersiniz?


Bu yıla değin yarışmalara katılamamıştım. Her iki ödül şiirime sunulmuş bir onurdur. Sorumluluk da yüklüyor insana. Yazmak daha çok titizlik istiyor. Çıtayı düşürmeme kaygıları…

- Şiir kitaplarına yüz verilmediği bir dönemde, “Türkülerde Gezer Adları” kitabınızın yayımlandığını vurguluyorsunuz. Bu vurgunun nedeni nedir?


Günümüzde şiir kitabı bastırmak bir sorun. Şiir itilmiş, ötelenmiş durumda. “Sahici şiir ve şair” kuytuda.

Medyada birtakım ağlak adamlar manzume bile olamayacak örnekleri şiir diye dinletiyor. Kapitalizm insanı tüketim canavarına dönüştürdü ve çevreyi öylesine kirletti ki, şiir kirlenmemek için dağlara çekildi.

Şiirimizin Cemal Abisi

 

- Cemal Süreya ile ilgili anlatabileceğiniz bir anı...


1973’te Yanarca adlı bir dergi çıkaracaktı. (Yanarca’nın Burdur köylerinde kibrite verilen ad olduğunu da belirteyim.) Benden de şiir istedi. Gönderdim. Dönem, 12 Mart dönemi. Şiir şöyle bitiyordu: Çünkü yürüyor umudun ordusu/Umutsuzluğu kurşuna dizerek. “Umutsuzluğu kurşuna dizerek” sözlerini biraz faşizanca buluyordum. Kararsızdım. Ardından bir mektupla bu rahatsızlığımı ve o dizenin “Umutsuzluğu umutla yenerek” biçiminde değiştirilmesini bildirdim. Yanarca çıkamadı ve şiirimi bir notla geri gönderdi: “Dizenin ilk biçimi daha iyi. Yine de sen bilirsin.”

Cemal Süreya eline aldığı şiiri özenle okuyan, irdeleyen ve yetenekli gördüğü gençleri özendiren, gönendiren bir şairdi. Şiirimizin Cemal Abisi. “Fotoğraf” şiiri sevdalandığım bir şiiridir. Süreya’nın da en sevdiği şiiriymiş. Bunu Şadan Gökovalı’dan öğrendim: 1988 Ekim’inde Gökovalı sormuş: “Yangından ilk kurtarılacak şiirin?” Yanıt: “Fotoğraf.”

Güçlü bir çekim merkezi

 

- Cemal Süreya’nın şiiriniz üzerindeki etkisi nedir peki?


Cemal Süreya şiirimizin anıtlarından biridir. Şiirini nereye bağlayabiliriz bilemiyorum. “Yunus ki Süt Dişleriyle Şiirin”de hem geçmiş obaları hem ustalarını sayar ve dilimizin kaynakları içinde gezdirir bizi. “Gelen giden obayı sevdi” şiirinde yer yer Apollinaire şiirinin esintilerini duyumsarım. Cemal Süreya güçlü bir çekim merkezi, farklı bir galaksi… Derinde yatan, alttan alta işleyen bir ironi, eşsiz dil tatları ve kadın organını incelikle betimleyen “gözüpek bir erotizm” ve zekâ pırıltılarıyla yücelen bir şiir…

Bir ton sözle anlatılacak bir gerçekliği iki dize ile çırpıştırıveren bir ustalık: “Bütün mimarlar yüksek, mühendisler de/Bir sen kaldın alçak mimar ey Sinan Usta/ Jandarma daima nesirde kalacaktır/ Eşkıyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine.” (Sağcı, gerici bir milletvekili Mimar Sinan’a alçak dedi diye Cemal Süreya hakkında dava açmaya kalkışmıştı!) Bir şiirinin adına bakın: “Kişne Kirazı ve Göç Mevsim”

Necatigil ve Külebi’nin şiir bahçesinde çokça gezindim. Şiirimde bu iki şairimizin etkileri vardır. Cemal Süreya şiiri için bunu söyleyemem. Tüm Cumhuriyet dönemi şairleri “şiir öğretmenlerimdir”.

Cemal Süreya’nın 12 Mart’ta söylediği (bugün daha da geçerli) şu iki dizesini Silivri’de yıllardır tutuklu bulunan, tutuklulukları “insanım” diyenin vicdanını kanatan, Cumhuriyet değerlerini savunan yurtsever gazeteci, yazar ve bilim insanlarına armağan ediyorum: “Özgürlüğün geldiği gün/O gün ölmek yasak.”


Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi

 




Toplam oy: 1139

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.