Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Okumuş yazmış, diplomalı, entelektüel tecessüs sahibi, modern dünyayla problemli hatun kişilerden çalışmayı bırakıp anneliği tercih edenlerin yaşadıkları gelgitlerin hikayesinin yazılmasını ne zamandır bekliyorduk. Nitekim, yeni annelik diyebileceğimiz bir hayalet her yanımızı sarmış durumda.

//php print_r ($fields); ?>
José Martí, Kübalı bir şair ve bir Kübalı için bile fazlasıyla siyasi bir sanatçı. Milliyetçi bir lider olan Martí, genç yaşta siyasete atılarak Küba’nın İspanya’dan bağımsızlığı için mücadeleye ve çatışmaya başlamış.

//php print_r ($fields); ?>
Başkalarının hayatlarını merak edenler, kendi hayatları içine sıkışıp kalmış olanlardır. Nasıl homojen bir yapı ortasında huzur bulunduğu iddia ediliyorsa; heterojen bir yapıyı oluşturanların da farklılıkları, uyumları, zaman zaman dalaşmaları adrenalin, sanat ve düşünce zımbırtısının üstümüze sıçramasına nedendir.

//php print_r ($fields); ?>
Şehre Göçen Eşek, mizah ve popüler kültür üzerine bir inceleme kitabı olmanın yanında ülkenin mizahi eser ve ürünlerinin kaydını tutmuş bir arşiv niteliğinde. Kitap, çizgiromana gönül veren ve kafa yoran Levent Cantek’in çalışması.

//php print_r ($fields); ?>
Tarih kitaplarını açıp tozun toprağın içine gömülmeyi göze alanlar, belli yıllara odaklanıp ötekileri pas geçebilirler. Bu çok doğal. Ama o büyük kırılmaları yaratan, aslında önceki senelerin hazırladıklarıdır.

//php print_r ($fields); ?>
Yıllar önce öldüm ben ve şimdi bir mezarın arkasından konuşuyorum sizinle. Kısa bir ömrüm oldu, yirmi sene bile sürmedi hayatım; buna rağmen yaşadım, hayaller kurdum, insanlarla tanıştım. Kavgalar ettim onlarla ve ölmüş olsam bile kimse yaşadıklarımı, hissettiklerimi ve öfkemi elimden alamaz artık.

//php print_r ($fields); ?>
Bir çiftlik ziyaretinde Stalin'e sormuşlar, nasıl oluyor da sana itaat etmeye devam ediyorlar diye. Stalin, bol yumurtlamasıyla övündüğü tavuklarından birini yakalamış, tüylerini yolmaya başlamış. Cascavlak kalan tavuk, can havliyle bağırarak, olmayan kanatlarının gücüyle bir o tarafa bir bu tarafa koşmuş. Bir süre sonra, Stalin'in elleriyle uzattığı darıyı görünce geri dönmüş.

//php print_r ($fields); ?>
Henüz onlu yaşlarınızdayken aklınıza kazınan ilk kelimeyi hatırlıyor musunuz? Akşamları yatağa yattığınızda, rüyaya dalmadan önce tekrar tekrar zihninizi kurcalayan, o küçücük hayatınızın anlamı olacak kelimeyi. En naifinden diyelim ki... Belki "dost"tu, belki "aşk". Peki ya '"ihanet", "hain", "sığınmacı", "vatandaş"? Bunlar sizin sözlüğünüzde var mıydı? Profi’nin var.

//php print_r ($fields); ?>
Her aşk bir keşif alanıdır. Karşınızdakini keşfederken bir yandan da kendinizi keşfedersiniz. Yeryüzü ayaklarınızın altında büyür, çiçeklenir ama hayata karşı attığınız adımlar hafifler. Başlangıçlar ise insanı nedense hep korkutur. Bizim evde Çalıkuşu sendromu diye adlandırdığımız durumdur bu; sevdiğimiz insanların başına öncelikle taş atmayı neden bilinmez huy edinmişiz.

//php print_r ($fields); ?>
Ömer Aygün 90’lı yıllardan bu yana şiir çevrelerinde yer alıyor. Felsefe eğitimiyle birlikte çeşitli yayınevlerinde editörlük yapmayı sürdürmüş, yakın bir zaman önce de Stéphane Mallarmé üzerine çok değerli bir kitap hazırlamıştı. İlk şiir kitabı Taş Gün Ömer Aygün’ün felsefecilere özgü mesafeli bakışını, kavramsal düşünme tarzını ve soğukkanlılığını yansıtıyor. 160.















