Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Sanırım pek duymayan kalmamıştır ama yine de, en azından ana başlıklar halinde hatırlatabiliriz: Bildiğiniz gibi bu yıl 35.’si gerçekleştiriliyor Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın. 12-20 Kasım tarihleri arasında, Beylikdüzü’ndeki Tüyap İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi’nde... Bu yıl “Felsefe ve İnsan” temasına sahip fuarın onur yazarı da filozof-akademisyen Ioanna Kuçuradi.

//php print_r ($fields); ?>
15 Ağustos 1945’te Japon Devlet Radyosu’nda bir ses duyuldu. Üzgün ama asaletli bir ses. Doğan Güneşin İmparatoru konuşuyordu. Şintoizm’in, efsanelerin, mitlerin ve kadim Japon kültürünün etkisiyle yüzyıllardır makamına Tanrısallık atfedilen İmparator, radyoda savaşı kaybettiğini yani mağlubiyetini ilan ediyordu kahraman halkına.

//php print_r ($fields); ?>
Tüm zamanların en sevilen romanlarından biri olarak gösterilen, neredeyse her on yılda bir ya bir sinema filmi ya da bir televizyon filmi veya dizisi haline getirilen Gurur ve Önyargı’nın yayımlanışının 200. yıldönümüydü 2013 yılı. Jane Austen’ın, edebiyat tarihine unutulmaz Elizabeth Bennet ve Bay Darcy karakterlerini kattığı bu romanın 200.

//php print_r ($fields); ?>
SabitFikir’deki dosya konularında, güncel meselelere edebiyat penceresinden bakmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede, kaçınılmaz olarak, kadın “sorunları” da birden çok defa ele aldığımız konu oldu.

//php print_r ($fields); ?>
Keşfet'in bu ayki konuğu Şükran Moral.
Sizlere keşfetmeniz için Fırat Demir'in Yeni Cüret Çağı isimli kitabını öneriyor, hem de kendi el yazısıyla!
Bu kitaptan altını çizdiği bölüm ise şöyle:

//php print_r ($fields); ?>
Bundan birkaç yıl önce, The Observer’daki yazısında İngiliz yazar ve editör Robert McCrum, “Günümüz kitapları neden bu kadar uzun” diye sormuştu. 14 Kasım 2010 tarihinde yayımlanan bu yazısında McCrum, o yılın sonbaharında çıkan birkaç kitabı mercek altına alıp hepsinin ortak özelliği olarak uzunluklarına dikkat çekiyordu.

//php print_r ($fields); ?>
Hiç aklımıza düşmemiş olması imkansız zaten ama sanki şu sıralar daha sık duyar/dillendirir olduk.

//php print_r ($fields); ?>
Roman, çıkış noktasına ve gelişimine bakıldığında bir uzunluk birimi olabilir pekala modern insan için! Ama iş zamana gelince değişiyor, dönüşüyor. İnsanın ömrü kısa, zamanı kısa, dünya üzerinde aldığı mesafeler kısa. O zaman neden okuyup yazdıkları uzun olsun ki?!

//php print_r ($fields); ?>
İnsan yaratıcılığı nereden gelir? Bu sorunun cevabını henüz tam olarak bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, bu nereden geldiğini bilmediğimiz yaratıcılığını kullanarak “bir şeyler” üreten tek canlı olduğumuz. Her sene sayısız kitap yazıyor, sayısız film çekiyor, sayısız beste yapıyoruz. Ama nasıl? Zamanda geri gidip gerekli gözlemleri de yapamıyoruz üstelik!

//php print_r ($fields); ?>
Jane Austen, ölümünden 200 yıl sonra bugün hâlâ çok okunuyor ve hâlâ çok sayıda romanın hamurunda bulunabiliyor. Austen'ın döneminde müthiş bir yenilikçilikle açtığı yol ve kurguladığı formül, iki yüzyıldır yazarları ve okurları peşinden sürükledi; zaman içinde romanlara gire gire, okurlar tarafından okuna okuna artık ana akımının parçası oldu.
