Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Sanırım pek duymayan kalmamıştır ama yine de, en azından ana başlıklar halinde hatırlatabiliriz: Bildiğiniz gibi bu yıl 35.’si gerçekleştiriliyor Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın. 12-20 Kasım tarihleri arasında, Beylikdüzü’ndeki Tüyap İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi’nde... Bu yıl “Felsefe ve İnsan” temasına sahip fuarın onur yazarı da filozof-akademisyen Ioanna Kuçuradi.

//php print_r ($fields); ?>
Jane Austen, ölümünden 200 yıl sonra bugün hâlâ çok okunuyor ve hâlâ çok sayıda romanın hamurunda bulunabiliyor. Austen'ın döneminde müthiş bir yenilikçilikle açtığı yol ve kurguladığı formül, iki yüzyıldır yazarları ve okurları peşinden sürükledi; zaman içinde romanlara gire gire, okurlar tarafından okuna okuna artık ana akımının parçası oldu.

//php print_r ($fields); ?>
İnsan yaratıcılığı nereden gelir? Bu sorunun cevabını henüz tam olarak bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, bu nereden geldiğini bilmediğimiz yaratıcılığını kullanarak “bir şeyler” üreten tek canlı olduğumuz. Her sene sayısız kitap yazıyor, sayısız film çekiyor, sayısız beste yapıyoruz. Ama nasıl? Zamanda geri gidip gerekli gözlemleri de yapamıyoruz üstelik!

//php print_r ($fields); ?>
Zümer Sûresi’nde “Allah kimin gönlünü İslâm’a açmışsa o, Rabbi’nden gelen bir aydınlık içinde olmaz mı?” buyrulur. Bu açıdan, arz üzerinde en karanlık olduğu varsayılan dönemlerde bile hidâyet nûru kesintisiz bir şekilde kalplere sirayet etmeye devam etmiştir.

//php print_r ($fields); ?>
10. yüzyılın sonlarında Papa II. Urbanus’un yaptığı çağrı ile başlayan ve 15 Temmuz 1099’da Kudüs’teki Müslümanların Haçlılar tarafından katledilmesiyle sonuçlanan, aynı zamanda Doğu’daki İslam dünyasına düzenlenen Haçlı Seferleri’nin başlangıcı olan Birinci Haçlı Seferi, Müslüman-Hıristiyan mücadelesinin önemli kırılma noktalarından birisiydi.

//php print_r ($fields); ?>
On yıl önceydi galiba, yağmurlu bir Üsküdar gecesinde, gri paltosunun iç cebinden bir silah gibi çekip, büyük bir iştiyakla yüzüme doğru uzatmıştı, net olarak hatırlıyorum. Uzatmış ve şöyle demişti; “Çok fena metin, içer gibi okumalı bunu.” Eski bir dostumdan bana kalan o taze hatıra, sayfaları hafifçe katlanmış kitap, namlusu bana doğrultulmuş halde elimdeydi artık.

//php print_r ($fields); ?>
İkinci Bahar dizisindeki Hanım (Türkan Şoray) karakteri, sevdiceği Ali Haydar’a (Şener Şen) ayniyle şu sözleri söylemişti; “Benim iki kahramanım vardı; biri Pardayan, biri Ali Haydar. Ali Haydar öldü, Pardayan’a geri dönüyorum.” Bazen öyle olur, Pardayan’a geri dönmek zorunda kalırsın, hayat hep aynı ritminde akmaz çünkü.

//php print_r ($fields); ?>
Ödüller “işaret ederler” okurlara. Yazarlara da, maddi getirilerin ve prestijin yanı sıra, meraklı yeni okurlar kazandırdığı söylenebilir. Dublin’de IMPAC şirketiyle birlikte kütüphanelerin verdiği ödüle, bu yıl Kevin Barry’nin City of Bohane (Bohane Kenti) adlı ilk romanı layık görülünce, meraklı bir okur olarak kitabın peşine düştüm.

//php print_r ($fields); ?>
İsveç Akademisi tarafından 1901 yılından başlayarak verilen Nobel Edebiyat Ödülü’nün, bu yıl akademinin içerisinde ortaya çıkan taciz, görevi kötüye kullanma iddiaları ve son yıllarda sürekli hale gelen sızıntılar sebep gösterilerek verilmeyeceği açıklandı.

//php print_r ($fields); ?>
Her ne kadar edebiyat tarihi münzevilerden geçilmese de kurgu kişiler arasında cemiyet hayatından hoşlananlar da hiç az değil. Ayrıca kalabalık sahneler her daim konuşmalara, çatışmalara, karşılaşmalara gebedir bir yazar için ve hikaye açısından da çok yararlı ve besleyici olabilir.
