Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
John Steinbeck bir aktör ve yazar olan Robert Wallstene’e 1962 yılında bir mektup yazarak kendi yazarlık yöntemini özetleyen altı ipucu vermiş. Hem Nobel hem de Pulitzer ödüllü bir yazar Steinbeck, bu açıdan bakınca yazmak ve yazarlık hakkındaki düşünceleri ayrı bir önem kazanıyor şüphesiz. Genç yazarlara yol gösterici bir nitelik taşıyan bu altı tavsiyeye bir göz atalım öyleyse...

//php print_r ($fields); ?>
Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

//php print_r ($fields); ?>
London College'da edebiyat profesörü olan John Mullan'a göre belli bir popülerite yakalayan hemen her şey üniversitelerde ders konusu yapılıyor. Mullan pek de haksız sayılmaz. Özellikle ABD'de üniversitelerde bu tarz pek çok ders bulmak mümkün. Beyoncé'den Star Wars'a, pornodan Oprah'a kadar birçok alanda dersler mevcut. Ancak son yılların modası Harry Potter dersleri açmak.

//php print_r ($fields); ?>
Sinemada edebiyat uyarlamaları denince akla nedense hep uzun metraj gelir. Oysa kısa film, ticari dolaşımdan azade yapısıyla yönetmenlerin özgürce at koşturabilecekleri, uyarlama denen çetrefil meseleye farklı cephelerden saldırıp küçük zaferler elde edebilecekleri bir alan. Malum, edebiyat ve sinema diyaloğu söz konusuysa, ikisinin farklı dillerden konuştuklarından dem vurulur her seferinde.

//php print_r ($fields); ?>
“Bütün yazarlar gösterişçi, bencil ve tembeldir; yazma motivasyonlarının temelinde de bir sır yatmaktadır.” Bu sözler Eric Arthur Blair’e ait. Fakat biz onu Hayvan Çiftliği ve 1984 gibi eserlerin yazarı George Orwell olarak tanıyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
J.D. Salinger ve Ernest Hemingway; Oscar Wilde ya da Virginia Woolf; Jorge Luis Borges veya Gabriel Garcia Marquez... Bu isimleri bir kitabın kapağında gördüğümüzde, pek de ikinci kez düşünmemize gerek kalmadı. Onların imzaları bizi o kitapları okumaya hemen ikna etti.
Peki, bu imzalar gerçekte neye benziyordu? İşte, edebiyatın en ünlü imzaları:

//php print_r ($fields); ?>
İyi bir okur olmak iyi bir yazar olmanın önkoşulu mudur? Bu öyle kolay cevaplanacak türden bir soru değil. Ancak bugün ustalar arasında anılan birçok yazarın aynı zamanda iyi birer okur olması da tesadüf olmasa gerek. Öyle ki birçoğunun tümüyle kendilerine ait harika kütüphaneleri var. İşte o kütüphaneler:
1. Neil Gaiman'ın kütüphanesi

//php print_r ($fields); ?>
Bundan iki buçuk yıl önce bir cuma günü Mısır’da başlayan protestoların bir devrime dönüşeceğini kimse tahmin etmiyordu. “Arap Baharı”nın başlangıcı sayılan 25 Ocak devrimi tüm ezberleri bozdu. Ancak devrim Mübarek’in gitmesiyle bitmedi.

//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Milan Kundera'yı niçin okuyorsunuz?
