Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Görüşmeyeli neler oldu sormayın! Kelebekle büyük bir taşınma macerası atlattık. O kitap kolileri yok mu, işte o bizi harap etti. Neyse o kısım bizim zavallı kollarımızı ilgilendiriyor. Biz gelelim yeni ev maceramıza…

//php print_r ($fields); ?>
“Bütün yazarlar gösterişçi, bencil ve tembeldir; yazma motivasyonlarının temelinde de bir sır yatmaktadır.” Bu sözler Eric Arthur Blair’e ait. Fakat biz onu Hayvan Çiftliği ve 1984 gibi eserlerin yazarı George Orwell olarak tanıyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Kimse bir köprüde yaşamaz. Köprüler yolları bağlar; ülkeleri, şehirleri, mahalleleri, köyleri birleştirir. İnsanlar köprülerden geçerek evlerine gider ya da evlerini terk ederler. Ama yaşanmaz köprü üstlerinde. Köprü altlarında yaşayanlara da pek iyi gözle bakılmaz doğrusu.

//php print_r ($fields); ?>
İyi bir okur olmak iyi bir yazar olmanın önkoşulu mudur? Bu öyle kolay cevaplanacak türden bir soru değil. Ancak bugün ustalar arasında anılan birçok yazarın aynı zamanda iyi birer okur olması da tesadüf olmasa gerek. Öyle ki birçoğunun tümüyle kendilerine ait harika kütüphaneleri var. İşte o kütüphaneler:
1. Neil Gaiman'ın kütüphanesi

//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Milan Kundera'yı niçin okuyorsunuz?

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat ve sinema kol kola girmiş yaşlı bir çift gibi birbirlerini destekleyerek yürümeyi sürdürüyor. Sinemanın edebiyata ilgisi her geçen gün artadursun, bu ihtiyar çiftin dostluğu sandığınızdan daha eskilere dayanıyor ve uzun zamandır edebiyat, sinemacılara ilham veriyor. Öyle ki birçoğumuzun beğeniyle izlediği bazı filmler aslında kısa öykülere dayanıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Bundan iki buçuk yıl önce bir cuma günü Mısır’da başlayan protestoların bir devrime dönüşeceğini kimse tahmin etmiyordu. “Arap Baharı”nın başlangıcı sayılan 25 Ocak devrimi tüm ezberleri bozdu. Ancak devrim Mübarek’in gitmesiyle bitmedi.

//php print_r ($fields); ?>
Sinemada edebiyat uyarlamaları denince akla nedense hep uzun metraj gelir. Oysa kısa film, ticari dolaşımdan azade yapısıyla yönetmenlerin özgürce at koşturabilecekleri, uyarlama denen çetrefil meseleye farklı cephelerden saldırıp küçük zaferler elde edebilecekleri bir alan. Malum, edebiyat ve sinema diyaloğu söz konusuysa, ikisinin farklı dillerden konuştuklarından dem vurulur her seferinde.

//php print_r ($fields); ?>
J.D. Salinger ve Ernest Hemingway; Oscar Wilde ya da Virginia Woolf; Jorge Luis Borges veya Gabriel Garcia Marquez... Bu isimleri bir kitabın kapağında gördüğümüzde, pek de ikinci kez düşünmemize gerek kalmadı. Onların imzaları bizi o kitapları okumaya hemen ikna etti.
Peki, bu imzalar gerçekte neye benziyordu? İşte, edebiyatın en ünlü imzaları:
