Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
Nereye gitseniz şu konuda bir fikir birliği var: İktidar yaşam alanlarını tek tek daraltıyor. Tek devlet, tek millet, tek din, tek bayrak ilkesi şaka değil. Hayatı kuşatan bir ilke. Tek bir görüş, tek bir yaklaşım 'norm'u belirliyor bu anlayışta. O tek perspektifin dışında kalan her şey ya marjinal addediliyor, ya sapkın ya ideolojik ya da terörist.

Cannes deyince akla auteur sineması gelir. Yani senaryolarını bir edebi kaynağa dayandırmadan kendisi yazan, tamamen biricik, kendine özgü bir dünyası ya da vizyonu olan yönetmenler yarışır Cannes’da. Terrence Malick, Apichatpong Weerasethakul, Michael Haneke, Yılmaz Güney ve Michelangelo Antonioni gibi auteurler hep bu ilkeye uyar.

Batı’da romancılık dünyasında “özkurgu” sesleri yankılanıyor. Özkurgu ilk olarak 1970’lerde Fransız yazar Serge Doubrovsky’nin kendi romanı Fils’i tanımlamak için kullandığı bir terim.

Gün güneşliydi ama. Sabah uyandığımda gökyüzünün bir yakasında çekilen bir tsunami dalgası gibi uzaklaşıyordu koyu bulutlar. Soğuk olmasına soğuktu, ama pırıl pırıldı gökyüzü. Bir ölümün ardından bakmakta olduğumuzu tahmin edemezdim.

Kitap okumak için sayısız gerekçe sayılabilir. Oysa kitap okumayanların gerekçeleri genellikle birbirine benzer: Vakitsizlik. Gerçekten de günlük hayatımızın koşuşturması içinde vakit ayırabildiğimiz son şeylerden biri oluyor okumak. Hatta bugünlerde birçok kişi bir romanı okumaktansa o romandan uyarlanan sinema filmini ya da televizyon dizisini izlemeyi tercih edebiliyor.

Paris Rewiev kendisine ona göre 20. yüzyılın en büyük romanlarının hangileri olduğunu sorduğunda onlara şöyle yanıt vermişti Vladimir Nabokov:

Edebiyatçıların yazı yazarken kullandıkları kalemler, kağıtlar, daktilolar konusunda zaman zaman oldukça seçici oldukları bir gerçek. Kimisi buna fetiş diyor, kimisi takıntı, ancak kullandıkları bu araçlar sayesinde büyüleyici eserler ortaya çıkardıklarını da kabul etmek gerekir. Edebiyat dünyasının önemli isimlerinden bazılarının kullandıkları araç gereçlere bir göz atmaya ne dersiniz?

Open Culture'ın haberine göre, 1916-1925 yılları arasında, Mississippi Üniversitesi'ndeyken William Faulkner, üniversite gazetesi Ole Miss ve onun mizah eki The Scream için çeşitli çizimler yapmış. Faulkner'ın çizimleri, Caz Çağı'nı yansıtan art-deco tarzındaki çizimler olarak nitelendiriliyor.

Uyarı: Taht Oyunları serisinin yayınlanmış tüm kitaplarını okumadıysanız ya da dizinin ilk dört sezonunu izlemediyseniz bu yazıyı okumamanızı öneririz.
