Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Çocukların okumayı söküp kendi kendilerine kitap okumaya başladıkları dönem oldukça önemli ve sevimlidir. Bir şeyleri başarmış olmanın verdiği haz bir tarafa çocuğun o yaşlarda okuduğunu anlayıp sevmesi, kitapla kuracağı bağı güçlendiren bir şeydir. 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı karşıladığımız bu güzel nisan ayında üç güzel kitapla selamlayalım çocukları.

//php print_r ($fields); ?>
80’lerde çocuk, 90 ve 2000’lerde genç olan bizler, 68’lilerin ve darbe şahitlerinin hakkımızda ne düşündüğüne pek umar vermeyiz. Şüphesiz, miladın başından bu yana her kuşak acılarını mitleştirmiş, geçmişlerinin çivilenerek öldürüleceği çarmıhı sırtında taşıyan 'Nasıralı'nın çilesini aratmadığına kati suretle inanmıştır.

//php print_r ($fields); ?>
Tsukuru Tazaki, tren istasyonunundaki banklardan birinde oturuyor. Zamanı olup yapacak bir şeyi olmadığında, düşünmek istediğinde öyle yapar. Büfeden aldığı kahveden bir yudum aldı. Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları'nın 19. bölümündeyim, romanın sonu yakın. Haruki Murakami, burada hikaye anlatıcılığına Brechtvari bir ara veriyor:

//php print_r ($fields); ?>
Cehennemin dibine kadar yolumuz var! Bu cümleyi bir inceleme yazısında söyletecek yazar olsa olsa Dan Brown olurdu.

//php print_r ($fields); ?>
Akademik camiada son yıllarda bir bilişsel psikoloji furyasıdır gidiyor. Psikolojinin çeperlerini aşıp bilgisayarların dilini de kapsayan, adı bilişsel bilime evrilen, hem organik hem de dijital zihinlerin çalışma ilkelerini anlama şiarıyla yola çıkan bu taze dalın disiplinlerarası işlerde kullanılmasına çoktandır aşinayız.

//php print_r ($fields); ?>
Yeong-hye bir geceyarısı bunaltıcı rüyalardan uyandığında, kendini bir vejetaryene dönüşmüş olarak bulur.

//php print_r ($fields); ?>
Sanat eserlerinde bilimin kurgulanması söz konusu olunca, akla ilk olarak değişen bilim ve teknoloji, zaman yolculuğundan uzay keşfine kadar birçok farklılığa işaret eden kavramlar geliyor. Tabii ki bu bilimkurgu gibi geniş alt alanlara sahip tür için oldukça kısıtlayıcı bir tanım.

//php print_r ($fields); ?>
Aranızda ölüm hakkında konuşmak isteyen var mı? Ama öyle klişe sözlerle, avuntuyla, kaderle harmanlanmamış ve mümkünse felsefeden, şiirsel ifadelerden de uzak bir şekilde... Veya tamamen tıbbi terimlere batmadan, fizyolojinin cilvesiyle meseleyi geçiştirmeden ölümü anlatacak, anlatmak isteyecek birileri çıkar mı aramızdan?

//php print_r ($fields); ?>
David Foster Wallace’ı ilk okuduğumda, o çoktan kendini öldürmüştü.
Asmış.

//php print_r ($fields); ?>
Başucu kitabım Kurtlarla Koşan Kadınlar’da Clarissa P. Estes, kadının ruhundaki iki farklı doğaya işaret eder; Mavisakal’ın bir “yok edici” olduğunu anlamaktan uzak “safdil” psişe ile sezgileri güçlü vahşi psişe. Aslında, der yazar, her kadının sezgisel gücü doğal olarak vardır. Ancak bazıları bu gücünün farkında değildir ve onu bastırmıştır.















