Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Yervant Odyan’ın 1911 yılında yazdığı Abdülhamid ve Sherlock Holmes, birçok açıdan ilkleri barındıran; mizah, heyecan ve serüven dolu bir roman. Odyan, Osmanlıca kaleme aldığı kitabıyla Sherlock Holmes ile II. Abdülhamid’i yan yana getirmekle kalmamış, aynı zamanda edebiyat tarihimize de ilk siyasi polisiyeyi kazandırmıştı.

//php print_r ($fields); ?>
Düş kırıklığı nasıl da mikrobik; Marilyn Manson ve Ozzy Osbourne konserlerinin yarısında alanı terk ederken beklentilerimi şekillendiren, bana ayrıntılardan bir hayat / farklılıklardan bir korunma mekanizması teklifinde bulunan bu insanların ihanetine uğradığım hissine kapılmıştım durup dururken. Filmler, kitaplar da öyle değil mi?

//php print_r ($fields); ?>
Sanata, doğuşundan bugüne kadar yön vermiş kadim konular, sanıldığı kadar çok değildir. Birkaç başlık altında toplanabilecek bu temalar, her sanatçının elinde başka bir surete bürünüp, farklı eserlere kaynaklık etmiş olsa da, en büyük yapıtlar yine bu kadim konuların etrafında dönen yazarların kaleminden çıkmıştır.

//php print_r ($fields); ?>
Ölüm, geride kalanların sorunudur. Ölen için hesap kapanır. Ama biz geride kalanlar, şimdiye kadar geride kalmak şansına sahip olmuş olanlar için ölüm sürer. En başta bir kaygı olarak yerini sıcak tutmayı bilir. İşin diğer bir yanı da, uzun süren bir hastalığın sonunda bile gelse "beklenmedik" sayılan ölümün ardında bıraktığı büyük boşluktur.

//php print_r ($fields); ?>
Son iki ayı kaldığını öğrendiğimizde koca bir yumruk oturdu midemize. Anneannem. Bakkala giderken arkamdan “Rujunu sürdün mü?” diye soran kadın. Kocası öldükten sonra hayalini gerçekleştirmek için koroya giren ve üzerine bir de solist olup, dünyayı dolaşan kadın. Hayatı her an ölecekmiş gibi yaşamaya başlayan, ölümden ölümüne korkan kadındı ve biz ölmek üzere olduğunu ona söyleyemeyecektik.

//php print_r ($fields); ?>
“27 Ocak 1977
Provadan sonra Dimitroff Sokağı. Hava soğuk. Akşam vakti. Çocuklar ve yaşlı kadınlar sokakta. Güzel, kör bir adam gördüm, bir süre onun arkasından yürüdüm. Sonra Gundula ve kocası Rudolf Bahro’yu ziyaret ettim. Bahro gene Schubert dinliyordu. Daha sonra kendime bir plak satın aldım. Schubert insanı biraz hüzünlendiriyor. Mozart hüzünlendirmiyor.

//php print_r ($fields); ?>
Halil Cibran’ın ‘Kâfir Halil’ adlı uzun öyküsü, Ekim 2009’da, Yaba Sahaf Cep Kitapları tarafından yayımlandı.

//php print_r ($fields); ?>
Şeytan ayetlerini bilir misiniz? Gerçekten mi? Size arzunun ve budalalığın ayetlerinden bahsedeceğim. Size zevkin acıya şevkle dönüşmesinin sultalarını sıralayacağım. Sizin anneniz bir melek mi? Bu yazıyı bir sansür ihtarnamesi olarak da okuyabilirsiniz öyleyse. Cinsellik politik bir erdemdir. Tembellik biraz daha radikali. İçmek, tembellikten de hallice. Reddetmek mi? Sınırların kavşağı.

//php print_r ($fields); ?>
Televizyon dizileri, hayatımıza böylesine etkili bir şekilde girdiğinden beri, sıklıkla rastladığımız bir uyarıyı burada da yapmak gerekiyor: Dikkat, bu yazı spoiler içerir! Ama yine de bir çeşit “izin alınmış” bir spoiler bu; “ağır” bir spoiler diyemeyiz!

//php print_r ($fields); ?>
“‘Bu öykü müthiş,’ dedi abim. ‘İnsanın aklını başından alıyor. Fazla kopyan var mı?’ Olduğunu söyledim. Bana abisi-küçük-kardeşiyle-gurur-duyuyor gülümsemesiyle baktıktan sonra yere eğilip elindeki sayfayla köpeğin kakasını aldı ve çöp bidonuna attı.
