Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Son iki ayı kaldığını öğrendiğimizde koca bir yumruk oturdu midemize. Anneannem. Bakkala giderken arkamdan “Rujunu sürdün mü?” diye soran kadın. Kocası öldükten sonra hayalini gerçekleştirmek için koroya giren ve üzerine bir de solist olup, dünyayı dolaşan kadın. Hayatı her an ölecekmiş gibi yaşamaya başlayan, ölümden ölümüne korkan kadındı ve biz ölmek üzere olduğunu ona söyleyemeyecektik.

//php print_r ($fields); ?>
Düş kırıklığı nasıl da mikrobik; Marilyn Manson ve Ozzy Osbourne konserlerinin yarısında alanı terk ederken beklentilerimi şekillendiren, bana ayrıntılardan bir hayat / farklılıklardan bir korunma mekanizması teklifinde bulunan bu insanların ihanetine uğradığım hissine kapılmıştım durup dururken. Filmler, kitaplar da öyle değil mi?

//php print_r ($fields); ?>
Sanat eserlerinde bilimin kurgulanması söz konusu olunca, akla ilk olarak değişen bilim ve teknoloji, zaman yolculuğundan uzay keşfine kadar birçok farklılığa işaret eden kavramlar geliyor. Tabii ki bu bilimkurgu gibi geniş alt alanlara sahip tür için oldukça kısıtlayıcı bir tanım.

//php print_r ($fields); ?>
Başucu kitabım Kurtlarla Koşan Kadınlar’da Clarissa P. Estes, kadının ruhundaki iki farklı doğaya işaret eder; Mavisakal’ın bir “yok edici” olduğunu anlamaktan uzak “safdil” psişe ile sezgileri güçlü vahşi psişe. Aslında, der yazar, her kadının sezgisel gücü doğal olarak vardır. Ancak bazıları bu gücünün farkında değildir ve onu bastırmıştır.

//php print_r ($fields); ?>
Şeytan ayetlerini bilir misiniz? Gerçekten mi? Size arzunun ve budalalığın ayetlerinden bahsedeceğim. Size zevkin acıya şevkle dönüşmesinin sultalarını sıralayacağım. Sizin anneniz bir melek mi? Bu yazıyı bir sansür ihtarnamesi olarak da okuyabilirsiniz öyleyse. Cinsellik politik bir erdemdir. Tembellik biraz daha radikali. İçmek, tembellikten de hallice. Reddetmek mi? Sınırların kavşağı.

//php print_r ($fields); ?>
Bir okur olmaya uğraşırken Mario Vargas Llosa'nın kısa süren siyaset yaşamından hep memnuniyet duydum. Yayımlanan her romanını, ağzından çıkan her lafı ve giriştiği pek çok eylemi büyük bir dikkatle takip ettim. Ne mutlu ki Llosa bunların hiçbirinde beni hayal kırıklığına uğratmadı.

//php print_r ($fields); ?>
Teklifinizle İlgilenmiyorum’da Başar Başarır’ın sivri kalemi, birbirinden fersah fersah uzakta duran, ismi de cismi de farklı karakterlerin iç seslerini dolduruyormuş gibi görünüyor ilk bakışta.

//php print_r ($fields); ?>
Televizyon dizileri, hayatımıza böylesine etkili bir şekilde girdiğinden beri, sıklıkla rastladığımız bir uyarıyı burada da yapmak gerekiyor: Dikkat, bu yazı spoiler içerir! Ama yine de bir çeşit “izin alınmış” bir spoiler bu; “ağır” bir spoiler diyemeyiz!

//php print_r ($fields); ?>
Tarumarname, Meriç Eryürek’in ilk romanı. Ancak öğrendiğimiz kadarıyla Eryürek’in edebiyatla ilişkisi yeni değil; gençlik yıllarında hikayeler yazmış, Milliyet Genç Yazarlar Hikaye Ödülü’nü kazanmış. Sonrasında yazıyla ilişkisini medya sektöründe sürdürmüş.

//php print_r ($fields); ?>
Aynur Dilber’in ilk öykü kitabı Az Hüzünlü Bir Yer (İz Yay. 2018), gerçekçi ve gerçeküstü tarzda öyküler içeriyor. Ben kendi payıma, kitaptaki gerçeküstü öyküleri daha çok beğendim. Bu beğeninin elbette öznel bir tarafı var ama gerçeküstü öyküleri neden daha çok beğendiğimi kendime sorduğumda, bunun tek sebebinin benim edebiyat zevkim olmadığını itiraf edeyim. Ne demeye çalışıyorum?















