Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Narsisizm kavramının, özellikle psikanaliz kuramında oldukça işlevsel ama aynı zamanda tartışmalı bir yanı var. Tartışmalı kısmı narsisistik olanın, narsisistik olmayandan ayrılmasındaki güçlük; başka bir deyişle belirsizlik.

//php print_r ($fields); ?>
Psikanaliz, bir tedavi yöntemi olmasının yanı sıra aynı zamanda bir düşünme/çalışma yöntemi olarak da ele alınabilir. Bu yüzden birçok alana rahatlıkla burnunu sokar. Özellikle de bir sanat yapıtına ilişkin söyleyecek çok şeyi vardır her zaman. Bu bağlamda psikanalizin yakın durduğu sanat türleri içerisinde belki edebiyatı biraz kayırmak gerekebilir.

//php print_r ($fields); ?>
İlklerin romanı Milat: Edebiyat tarihinde tanıtım filmi çekilen ilk roman, yazarının ilk romanı ve Türkiye’de kitap albümü yapılan ilk roman. Haliyle de son derece dikkat çekici.

//php print_r ($fields); ?>
Bir romanı, sevdiğiniz bir başka romancının eşliğinde okumak paha biçilmez bir deneyimdir; bir dehanın bir başka dehayı okuması sürecidir çünkü bu. Eleştirmen değildir romancı, farklı bir noktada durmaktadır.

//php print_r ($fields); ?>
“Namlunun ucundan, filmlerdeki gibi bir ateş çıktı mı bilmiyorum; çünkü uzaklardaki geçit vermez dağların ardından yükselmekte olan güneşin doğaya bin bir can katan o pırıl pırıl ışıkları, hain gecenin karanlık hükmünün bittiği şu saatlerdeki alacakaranlıkla iç içe geçmişti. Ancak işini bilen bir usta katil böylesine incelikli yollayabilirdi bu kurşunları.

//php print_r ($fields); ?>
Polisiye okumaya bir Agatha Christie romanıyla başlamıştım. Üzerinden öylesine çok zaman geçmiş ki kitabın adı aklımda kalmamış. Aklımda kalan, babamın kitaplığında çok sayıda Agatha Christie romanı bulunduğu: Çarpık Evdeki Cesetler, On Küçük Zenci, Gece Gelen Ölüm... Hepsi de elimin altındaydı. Art arda okuduğum Christie polisiyelerini çok sevmiştim.

//php print_r ($fields); ?>
2010 yılına girerken, 1950 kuşağı öykücüleri diye anılan bir grup yazarın eserleri, farklı yayınevleri tarafından özel baskılarıyla yayımlandı.

//php print_r ($fields); ?>
Tarih 1473, yer Erzincan Otlukbeli. Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’u fethetmesinin üzerinden tam yirmi yıl geçmiş. Fatih Sultan Mehmet artık kırklarını süren, olgun ve kudretli bir padişah ve şimdi Anadolu’da birliği sağlamaya iyiden iyiye niyetli. Bu niyeti onu Akkoyunlular Devleti’nin hükümdarı Uzun Hasan’ın topraklarına kadar getirmiş.

//php print_r ($fields); ?>
Denizde Timsahlar Var’da Fabio Geda, Enayetullah Akbar’ın hikayesini anlatıyor. Enayet’in Afganistan’dan yola çıkıp Pakistan, İran, Yunanistan ve Türkiye’yi katederek İtalya’da nihayetlendirdiği kaçak yolculuğun; çocuk bir mültecinin gerçek ve çarpıcı hikayesi...

//php print_r ($fields); ?>
Geoff Dyer, Londra’da bir kitapçıya gider ve kendi kitabını çoksatanlar bölümünde görür. Kitapçının sahibini ismen de olsa tanıdığından, yanına gidip bunun doğru olup olmadığını sormanın iyi bir fikir olduğunu düşünür. “Hayır,” der kitapçı, “tabii ki doğru değil.
