Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
1 Kasım 1972 sabahı Milan'daki Piazza Santa Babilia'nın mermer bloklarına şöyle bir tablet asılmıştı: ''Ezra Pound öldü. USURA'ların istila ettiği dünyada faşizmin tarafını seçen adam.'' Davit Heyman, Pound üzerine hazırladığı kitabında yer verdiği bu tabletin son cümlesi faşist şairin en başından beri bildiğidir: ''Ezra Pound yaşıyor.'' 87.

//php print_r ($fields); ?>
Labirent Yayınları, yeni ve önemli bir dizi başlatıyor: "Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkçede Polisiye". Dizi, edebiyat alanında akademi ile yayın dünyasını bir araya getirmesi açısından da ilgiye değer.

//php print_r ($fields); ?>
Bir romanı, sevdiğiniz bir başka romancının eşliğinde okumak paha biçilmez bir deneyimdir; bir dehanın bir başka dehayı okuması sürecidir çünkü bu. Eleştirmen değildir romancı, farklı bir noktada durmaktadır.

//php print_r ($fields); ?>
İlklerin romanı Milat: Edebiyat tarihinde tanıtım filmi çekilen ilk roman, yazarının ilk romanı ve Türkiye’de kitap albümü yapılan ilk roman. Haliyle de son derece dikkat çekici.

//php print_r ($fields); ?>
2010 yılına girerken, 1950 kuşağı öykücüleri diye anılan bir grup yazarın eserleri, farklı yayınevleri tarafından özel baskılarıyla yayımlandı.

//php print_r ($fields); ?>
Psikanaliz, bir tedavi yöntemi olmasının yanı sıra aynı zamanda bir düşünme/çalışma yöntemi olarak da ele alınabilir. Bu yüzden birçok alana rahatlıkla burnunu sokar. Özellikle de bir sanat yapıtına ilişkin söyleyecek çok şeyi vardır her zaman. Bu bağlamda psikanalizin yakın durduğu sanat türleri içerisinde belki edebiyatı biraz kayırmak gerekebilir.

//php print_r ($fields); ?>
Efendim üzerinize afiyet ben biraz hastayım; kitap hastası. Kağıt hastalığı, bir tür sapıklık, bibliyomanlık... Artık nasıl adlandırırsanız. Kitabın bir asaleti, duruşu, yakışıklılığı olur. Hele eski kitapların, o eski el emeği göz nuru ciltlerin... Salt kapakları, bana hitâp eden estetik görünüşleri nedeni ile aldığım çok kitap vardır.

//php print_r ($fields); ?>
Denizde Timsahlar Var’da Fabio Geda, Enayetullah Akbar’ın hikayesini anlatıyor. Enayet’in Afganistan’dan yola çıkıp Pakistan, İran, Yunanistan ve Türkiye’yi katederek İtalya’da nihayetlendirdiği kaçak yolculuğun; çocuk bir mültecinin gerçek ve çarpıcı hikayesi...

//php print_r ($fields); ?>
Chuck Palahniuk’un, olayları olduğundan daha da “pisleştirmesini” seviyorum; çoğu zaman midemi bulandırmasını da... Hele o mide bir kere çalkalanmaya başladıktan sonraki ha kustum ha kusacağım hissine ne demeli... Ortaya çıkarttıklarınınsa çiğnemeden ve hatta ne yediğimizi bile görmeden yuttuğumuz şeyler olduğunu düşünürüm. Sonuç: Yüzleşmek.

//php print_r ($fields); ?>
1920’lerde sıcak güneş ışıklarının denize yansıdığı, narin beyaz tenleri ıstakoz rengine dönmesin diye kat kat koruyucu kremler sürünmüş, deniz kıyısına kadar bornozlarıyla giden beyaz Amerikalılarla dolu Fransız Riviera’sı.
