Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

En çok okunanlar  


Fotoğraflarla Ortadoğu

Pera Müzesi, “Bir Yol Öyküsü: Fotoğrafın Ardında 180 Yıl” sergisi kapsamında düzenlediği sanatçı konuşmalarına iki farklı söyleşiyle devam ediyor. Sanat eleştirmeni Evrim Altuğ moderatörlüğünde gerçekleşecek ilk konuşmada sanatçı Murat Germen; Mısır’ın çeşitli bölgelerinde ürettiği fotoğraflar üzerinden dünyayı yöneten sistemin sömürü araçlarını ve küreselleşmenin etkilerini ele alacak.


“Unuturlar seni biçare!”

“Kıskanmak” romanıyla tanıdığımız Nahid Sırrı Örik (1895-1960) edebiyattan resme, tiyatrodan tarihe uzanan geniş bir alanda birbirinden değerli eserler ortaya koymuş bir yazarımız. kitap-lık dergisi, ölümünün 60. yıl dönümü vesilesiyle Ocak-Şubat sayısında Nahid Sırrı’yı kapsamlı bir dosyayla ele aldı.


Ahmet Hamdi Tanpınar'ın hatıraları Beyoğlu'nda yaşatılıyor

Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar'ın birçok eserini kaleme aldığı Beyoğlu'ndaki evine bilgilendirme tabelası asıldı. Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar’ın birçok eserini kaleme aldığı Beyoğlu Gümüşsuyu’nda bulunan evine bilgilendirme tabelası asıldı.


Elyazmalarından esinlenen hikâyeler

Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (İAE), “Hafıza-i Beşer: Osmanlı Yazmalarından Hikâyeler” sergisi kapsamında, bu kez edebiyat tutkunlarının ilgisini çekecek yeni bir projeye imza atıyor. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü ile dijital dergi Trendeki Yabancı iş birliğinde gerçekleştirilen projede 6 yazar, Hafıza-i Beşer sergisinden ilhamla 6 farklı öykü kaleme aldı.


Jane Austen ve Dostoyevski’den ilhamla: Gurur ve Ceza

Labirent Sanat 15 Şubat tarihine kadar İpek Yeğinsu’nun küratörlüğünde düzenlenen “Gurur ve Ceza” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor.  Sergi, Dostoyevski’nin eseri Suç ve Ceza ile Jane Austen’in romanı Gurur ve Önyargı’da işlenen temel kavramlardan yola çıkıyor. Her ikisi de 19. yüzyıl Sanayi Devrimi’nin travmatik etkilerini yansıtan eserlerde betimlenen ortam ile 21.


“Edebiyat Üçlemesi” 18 Şubat’ta seyirciyle buluşuyor

Gedik Sanat, Edebiyat Üçlemesi projesiyle Zorlu PSM Platinum Sahnesi’nde 3 prömiyer ile ilk olarak 18 Şubat’ta seyircinin karşısında olacak. Ölmeme Günü  ‘İkinci Yeni Şarkılar’ adlı sahne eseriyle Murat Cem Orhan’a ait.


Abdülhamid İstanbul’unda Bir Kadın Seyyah

1907’nin Eylül ayı başlarında, Evgenia Bonçeva- Elmazova isimli bir Bulgar kadın yazar, diş hekimi kocasıyla Sofya Garı’nda, ülkenin milli şairi Ivan Vazov ile buluşur. Üç yolcu Osmanlı İmparatorluğu payitahtına giderler. İki yıl sonra yayınlanan seyahat izlenimlerinde okura burada geçirilen on gün boyunca ziyaret edilen yer ve mekânların tasviri sunulur. Nereler yoktur ki?


Kadının Fendi

Erlend Loe, Doppler ve Bildiğimiz Dünyanın Sonu’ndan önce, henüz 24 yaşındayken kaleme aldığı, beyazperdeye de aktarılan Kadının Fendi’nde, değişen ilişki biçimlerine ve kadın-erkek rollerine esprili ve incelikli üslubuyla yaklaşıyor: Muhtemel aşk mı, ezeli düşman mı?


Ah Minel Aşk

Ah Minel Aşk, Ötüken Neşriyat’ın, Peyami Safa’nın Server Bedi takma adıyla yazdığı, hiç kitaplaşmamış yahut uzun yıllar önce kitaplaşmış, bugün mevcudu bulunmayan romanlarını yayınlama projesinin parçalarından biri. Roman 1931 yılında Son Posta’da tefrika edilmiş. Kendi yazılış sürecini anlatan bir kitap Ah Minel Aşk.


Kasımpatı

Huzur içinde yaşayan bir ailenin karşı karşıya kaldığı bir felaket, mutlu hayatlarını giderek korkunç ve değersiz bir zaman dilimine dönüştürür. Derinlere işleyen yoğun acı karşısında yaşadıkları azap yüzünden onları bir arada tutan çember kırılır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.