Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
“Benim için yaşadığım yerin sesi bu. Bunu açıklamak zor. Hep orada, kalp atışların gibi. Her zaman, tüm hayatımız boyunca müzik vardır. Müziğimiz harikuladedir. Deniz bizimle konuşur. Konuşan, yaşadığımız yerdir. Anlıyor musun?”

//php print_r ($fields); ?>
Richard Kearney, içimizdeki canavarla, “öteki”yle birlikte yaşamanın olanaklarını popüler kültürden örneklerle ele aldığı kitabı Yabancılar, Tanrılar ve Canavarlar’da, “canavar2” (monster) sözcüğünün etimolojisinden bahseder ve “monstrare” sözcüğünün bizi iki farklı anlama götürdüğünü belirtir: Göstermek ve uyarmak.

//php print_r ($fields); ?>
Vücudun görünür yerindeki bir yarayı taşımak zordur. Hele hakkında sorulan sorulara hikayesini anlatarak yanıt vermek, taşımaktan bin kat daha zordur. Bu lafı öylesine söylemiyorum, yaram olduğundan biliyorum. Şehzade Yangını isimli çizgi romanının başkarakteri Osmanlı kabadayısı Tahir’in dış görünüşünde de, kitabın kapağından itibaren en çok dikkat çeken unsur yüzündeki kocaman yara.

//php print_r ($fields); ?>
Çok değil iki ay önce, 74 yaşındaki ozan Joan Baez, Berlin’de Amnesty International’ın “Vicdan Elçisi Ödülü”nü sanatçı Ai Weiwei ile paylaştı. Henüz 21 yaşındayken, yani 1962’de, Life dergisi onu “en iyi folk şarkıcısı” ilan etmişti ama daha da öncesinde, 1959’da Newport Folk Festivali’nde iki düet için sahneye çıktığında, “çıplak ayaklı madonna” olarak belleklere kazınmıştı zaten.

//php print_r ($fields); ?>
Son günlerde müzik kitaplarının raflarda kapladığı alan hızla artmaya başladı, öyle ki artık yalnızca müzik kitapları basan bir yayınevi bile var: Kara Plak! Yayın hayatına The Beatles'ın tek onaylanmış biyografisi ile başlayan Kara Plak'ın bu tercihi tesadüf olmasa gerek. Zira 60'lı yılların efsanevi The Beatles'ı bilmeyen yoktur.

//php print_r ($fields); ?>
Alt türlere “edebi nitelik” üzerinden kuşkuyla bakılır ama o alt türü ortaya çıkaran ortamın ve koşulların toplumsal boyutu her zaman ciddiye alınır. Feminist ütopya için de durum böyle. Feminist ütopyayı alt tür yapan, içeriğinden, savunduğu temalardan, hicvettiği kavramlardan ziyade, bilimkurgu özelliklerinin baskınlığıdır. Gelecekte, başka bir gezegende ya da evrende geçer.

//php print_r ($fields); ?>
Muhafazakarlar, gençler arasında sorumsuzluğun yaygınlaştığı, sosyal düzenin sekteye uğradığı bir dönem olarak tanımladı 1960'ları. Geri kalanların büyük çoğunluğu ise özellikle ırkçılık, cinsiyetçilik, militarizm konularındaki tabuların sorgulandığı bir dönem olarak gördü o yılları.

//php print_r ($fields); ?>
L. Al-Zubaidi, M. Cassel ve N. C. Roderick'in Devrimleri Yazmak: Tunus'tan Suriye’ye Arap İsyanından Sesler kitabı (çev. Nesrin Demiryontan, Metis Yayınları) pek çok açıdan ilginç ve ufuk açıcı bir kitap ama özellikle “Devrimi nasıl yazmalı” sorusuna bir yanıt arayışında olmasından alınabilecek ilhamlar var gibi görünüyor.

//php print_r ($fields); ?>
Felsefe'nin motoruyla türetilen yeni fikirlerin, düşünme ve yaklaşım biçimlerinin felsefe çevrelerinin dışına - kitlelere- yayılmasında edebiyatın işlevi göz ardı edilemez. Edebiyat ile felsefe arasındaki ilişki tek yönlü değildir: Edebi eserler dönemdaşı veya geçmişten uzanan felsefi akımlardan etkilenirken, aynı zamanda iskeletlerinde bulunan taze fikirlerle felsefeyi besler.

//php print_r ($fields); ?>
Bir kitabın kapağı, her zaman o kitapla ilgili çok şey söylemese de, ilk bakışta kimi sıradan kitapları çekici, kimi başyapıtları ise sıkıcı gösterebilme yetisine sahip. Bir başka deyişle; “rezil de eder vezir de.” Ancak ilk baskısında hayalkırıklığı yaratan birçok kitap kapağı, ikinci ya da daha sonraki baskılarda telafi edilebiliyor.
