Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Baharın daha fazla direnemeyip şehrimize salındığı bugün güneş çekilince İstanbul Modern'in dört köşesine çekilip, Mehmet Güleryüz'ün eserleriyle söyleşerek baharı kutladım. Bu yazı ne İstanbul Modern'in namına bir övgü ne de can sıkıcı ve ukala bilgilendirmeleriyle bir didaktizm örneği olacaktır. Ne bir sanatçının ne de bir eleştirmenin haddidir bir sanat eseri üzerine ahkam kesmek.

//php print_r ($fields); ?>
Alt türlere “edebi nitelik” üzerinden kuşkuyla bakılır ama o alt türü ortaya çıkaran ortamın ve koşulların toplumsal boyutu her zaman ciddiye alınır. Feminist ütopya için de durum böyle. Feminist ütopyayı alt tür yapan, içeriğinden, savunduğu temalardan, hicvettiği kavramlardan ziyade, bilimkurgu özelliklerinin baskınlığıdır. Gelecekte, başka bir gezegende ya da evrende geçer.

//php print_r ($fields); ?>
Adınız, cisminiz her ne ise, her ne renk ve kumaştan giyinmeyi seçiyorsanız, yolda yürüyen adama sinirlendiğinizde ağzınızdan hangi kelimeler dökülüveriyorsa... Hep biraz da siyasi. Değil mi ki, bir fabrika işçisini bembeyaz kıyafetler içinde pek de göremezsiniz.

//php print_r ($fields); ?>
Vücudun görünür yerindeki bir yarayı taşımak zordur. Hele hakkında sorulan sorulara hikayesini anlatarak yanıt vermek, taşımaktan bin kat daha zordur. Bu lafı öylesine söylemiyorum, yaram olduğundan biliyorum. Şehzade Yangını isimli çizgi romanının başkarakteri Osmanlı kabadayısı Tahir’in dış görünüşünde de, kitabın kapağından itibaren en çok dikkat çeken unsur yüzündeki kocaman yara.

//php print_r ($fields); ?>
“Benim için yaşadığım yerin sesi bu. Bunu açıklamak zor. Hep orada, kalp atışların gibi. Her zaman, tüm hayatımız boyunca müzik vardır. Müziğimiz harikuladedir. Deniz bizimle konuşur. Konuşan, yaşadığımız yerdir. Anlıyor musun?”

//php print_r ($fields); ?>
Muhafazakarlar, gençler arasında sorumsuzluğun yaygınlaştığı, sosyal düzenin sekteye uğradığı bir dönem olarak tanımladı 1960'ları. Geri kalanların büyük çoğunluğu ise özellikle ırkçılık, cinsiyetçilik, militarizm konularındaki tabuların sorgulandığı bir dönem olarak gördü o yılları.

//php print_r ($fields); ?>
Son günlerde müzik kitaplarının raflarda kapladığı alan hızla artmaya başladı, öyle ki artık yalnızca müzik kitapları basan bir yayınevi bile var: Kara Plak! Yayın hayatına The Beatles'ın tek onaylanmış biyografisi ile başlayan Kara Plak'ın bu tercihi tesadüf olmasa gerek. Zira 60'lı yılların efsanevi The Beatles'ı bilmeyen yoktur.

//php print_r ($fields); ?>
L. Al-Zubaidi, M. Cassel ve N. C. Roderick'in Devrimleri Yazmak: Tunus'tan Suriye’ye Arap İsyanından Sesler kitabı (çev. Nesrin Demiryontan, Metis Yayınları) pek çok açıdan ilginç ve ufuk açıcı bir kitap ama özellikle “Devrimi nasıl yazmalı” sorusuna bir yanıt arayışında olmasından alınabilecek ilhamlar var gibi görünüyor.

//php print_r ($fields); ?>
Dünyaya düşmüş karakterleri ve dünyaya fırlatılmış haliyle Samuel Beckett, en iyi nasıl anlatılabilir? Hem de hiç Beckett okumamış ya da onun hiçbir oyununu izlememiş birine? Elbette bunun için birçok farklı yol bulmak mümkün ama yollardan belki de en eğlencelisi, yazarı çizgilerle anlatmak olabilir.

//php print_r ($fields); ?>
Felsefe'nin motoruyla türetilen yeni fikirlerin, düşünme ve yaklaşım biçimlerinin felsefe çevrelerinin dışına - kitlelere- yayılmasında edebiyatın işlevi göz ardı edilemez. Edebiyat ile felsefe arasındaki ilişki tek yönlü değildir: Edebi eserler dönemdaşı veya geçmişten uzanan felsefi akımlardan etkilenirken, aynı zamanda iskeletlerinde bulunan taze fikirlerle felsefeyi besler.
