Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar



Kitap İçinde Kitap

Çocuklar okumayı sever evet ama kitabı yazan kişinin nasıl yazdığını, nelerden etkilendiğini de acayip merak ederler. Konferans ve imza günlerimde sıkça karşılaştığım soruların başında geliyor bu: “Nasıl yazıyorsunuz, nerede yazıyorsunuz, kimden ilham alıyorsunuz, kitap nasıl yapılıyor?” Yazarın kitabının raflara çıkıncaya kadarki serüveni çocukların ilgisini çekiyor.



Kararsız Okur: Mecralararası maceralar

Yeni bir fenomen ile tanışın: transmedya hikayecilik. İçinde hikaye sözcüğü geçtiğine bakmayın, edebiyat bu olgunun yüzde yüz sahibi değil. Edebiyat, hikayenin gücünü aklınıza gelebilecek her türlü pazarlama ve iletişim platformuna transfer ediyor.



Gölgede Kalanlar // Yergi öyle bir aynadır ki...

“Yumuşacık, kısa çimenlerin üzerine uzandım ve hayatımda bu kadar deliksiz bir uyku uyuduğumu anımsamıyorum. Dokuz saatten fazla uyumuş olmalıyım ki, uyandığım zaman gün doğmuştu. Davranıp kalkmak istedim; kımıldayamadım bile. Sırtüstü yatmıştım, kollarımın, bacaklarımın, her iki yandan yere sıkıca bağlanmış olduklarını anladım; uzun ve gür saçlarım da aynı surette bağlıydı.



Hem yazdılar, hem bastılar

Kişisel yayıncılığın pek iyi bir ünü yoktu, en azından internetin olmadığı dönemlerde. "Eski zamanlar"da kişisel yayıncılık denince insanların gözünde şöyle bir senaryo canlanıyordu: Yaşlı ancak zengin bir kadın, bir bavul dolusu elyazmasını götürerek binlerce dolar öder ve hemen hemen kimsenin okumayacağı kitabını bastırır. 

 



Gerçeklerden uyarlanmamıştır

Herkes hikayesini anlatmak istiyor. “İşte benim hikayem’’, “Hikaye sensin” sloganlarıyla ilham dağıtma, bir şeyleri pazarlama, başarı, kariyer, mutluluk satma çağındayız. Büyük, olağanüstü hayat hikayelerine gerek kalmadı artık. Kişisel ve spiritüel gelişim fikir ve ürünlerinin artışının/yayılmasının da etkisiyle her türlü hikaye birer ihtiyaç objesine dönüşmeye başladı.



Güncel // Post-gerçek: Artık hiçbir şey komik değil

Kierkegaard, apokaliptik bir senaryoda, palyaçoya kurtarıcı mesih rolü verecektir. Palyaçoluğunda ne kadar inandırıcı ise, o kadar büyük bir açmazda gerçeği dillendiremeyen bir tutsaktır. Tiyatronun sahne arkasında yangın çıkar. Palyaço, seyircileri uyarmaya sahneye fırlar. Şaka sanıp alkışlarlar. Palyaço daha büyük bir telaşla uyarır, yangın var diye. Daha çok alkışlanır.



İstanbul sokaklarında bir futbol öyküsü

Her dört yılda bir futbolseverleri Dünya Kupası heyecanı sarar. İşte bu yıl da o vakit geldi çattı; dünyanın gözü kulağı Brezilya’daki maçlarda olacak. Heyecanla beklenen maçlar öncesinde, Brezilya sokaklarında, “Bizim futbol kupasına değil, eğitim ve sosyal haklara ihtiyacımız var,” yazılı pankartlarla dolaşan göstericiler de gördük. Haksız değiller.



Kurt Vonnegut'un çizimleri bu kitapta!

Önümüzdeki günlerde The Monacelli Press tarafından yayınlanacak Kurt Vonnegut Drawings adlı kitap, Mezbaha No: 5, Şampiyonların Kahvaltısı gibi kitaplarıyla ünlenen Kurt Vonnegut'un sadece bir yazar olmadığını, çizimleri de bulunduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

 



Kararsız Okur: Kan damlıyor sayfalardan

Vampir edebiyatı, ya da edebiyatta vampir teması o kadar bereketli ki neredeyse alt grubu olduğu Gotik edebiyattan bile büyük bir külliyatla karşı karşıyayız. Vampir, kötücülükle pişmanlık, günahkarlıkla nefsi terbiye etme, akıl çelmekle avlamak arasında gidip gelen cıva ruhlu son derece çekici ve soylu bir karakter. Kurban ile canavar ruhunda hep kavga ediyor.



Niçin Okumalıyız? // Bilge Karasu

Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Bilge Karasu'yu niçin okuyorsunuz?

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.