Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Hem daha önce bu sayfalarda bir süre izini sürdüğümüz “Yarım Kitaplar”a hem de ünlü yazarların ünlü eserlerinin gölgesinde kalmış “diğer” kitaplarına, “Gölgede Kalanlar”a bir örnek Suikast Bürosu.

//php print_r ($fields); ?>
“İlk örnekleri şöyleydi”, “evvela Avrupa’da başladı” filan diyerek lafı çevirsek de şu gerçeği değiştiremeyiz: Çizgi roman, hemen tüm popüler sanatlar gibi Amerikalıdır, o etkiyle yaygınlaşmıştır.

//php print_r ($fields); ?>
Tarihî bir dönemi olağanüstü bir hikâye ile buluşturmak elbette macera seven her çocuğun ilgisini çeker. Hele bu tarih tam olarak 1899 yani 1900 yılının hemen öncesinde olursa daha da ilgi çekici bir hâle gelebilir.

//php print_r ($fields); ?>

//php print_r ($fields); ?>
Hayat, büyülü gerçeklikten önce mi var sonra mı? Aysu Önen Kararsız Okur'da, Latin Amerika edebiyatına giden yolun kapılarını araladı, Sedat Girgin çizdi.

//php print_r ($fields); ?>
Resmi internet sayfasındaki biyografisinde de yazdığı gibi, Buket Uzuner, hem bir romancı hem de bir hikayeci ama aynı zamanda bir gezi yazarı.
Böylesine çok seyahat eden bir yazarın çalışma masasında da bunun izlerini görecektik elbette!

//php print_r ($fields); ?>
ARDIÇ TOHUMU: “Güzel gözlüm... Geldiğinde ne kadar aç, nasıl da yalnızdın. Dağların üstünde uçmadığın, dolaşmadığın yer kalmamıştı. Beni bulduğunda güzün en ışıklı saatlerindeydik. Gücenmiş, bitkin düşmüş, umudunu kaybetmemiştin. Senin içinden geçene dek istek dolu biriyle karşılaşmanın ne tür bir tuzak olduğunu henüz kavrayamamıştım.

//php print_r ($fields); ?>
Son teslim tarihinin ya da İngilizce adıyla “deadline”ın yaklaşması nasıl bir gerginlik yaratır bilirsiniz. Bu bir ödevin son teslim tarihi de olabilir, işyerinde üstlendiğiniz dev projenin de... Öyle ya da böyle hepimizin hayatında böyle günler vardır, boğuşup durduğumuz. Bu yazarlar için de farklı değil elbette.

//php print_r ($fields); ?>
Her ay yeni bir olayla dünyanın çığırından çıktığını daha iyi anlıyoruz. Her yerde patırtılı gürültülü gelişmeler ortaya çıkıyor; eski yapılar yıkılıyor, kurumların içi boşalıyor, birileri yepyeni kimlikleriyle ortaya çıkıyor. Kafamız çok karışık, bizi nelerin aydınlatacağını anlayamıyoruz artık.

//php print_r ($fields); ?>
Her gün yatağımızdan kalkalım, bize sunulan her ne tür bir hayat ise onu paşa paşa yaşayalım. Akşamları da, ertesi sabah tekrar kalkıp birebir aynı şeyleri yaşamak üzere aynı yatağa girelim. Bunun ne gibi bir sakıncası var?
