Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar



Ahlaki yargıları sınayan "ağaçlardaki insanlar"

Her gün karşılaştığımız, yolda yan yana geldiğimiz, dersimize giren, aynı binada oturduğumuz, belki de yakından akraba olduğumuz birisinin, ahlaki olarak netameli bir durumdan suçlandığını ve hatta hüküm giydiğini duyduğumuzda, ne hissederiz acaba? Sosyal medyada bol keseden harcadığımız “ahlaki yargılarımız” ne kadar yerindedir?



Sayfalardan beyazperdeye

Sinema ve edebiyatın yakın ilişkisi tartışılmaz. 1800’lerin sonlarında Lumiere Kardeşler’in treni gara girip de insanlar korkuyla kaçıştığından beri, başka bir deyişle sinema hayatımıza girdiğinden beri sinemanın edebiyatla flörtü devam ediyor.



Hamsun'un Nobel konuşması: "Tekrar genç olmak istiyorum"

İsveçli kimyacı Alfred Nobel anısına 10 Aralık 1901'den beri ödül dağıtan İsveç Akademisi, Leo Tolstoy, James Joyce, Virginia Woolf, Mark Twain, Joseph Conrad, Anton Chekhov, Marcel Proust, Henry James, Henrik Ibsen, Emile Zola, Robert Frost, W.H. Auden, F. Scott Fitzgerald, Jorge Luis Borges ve Vladimir Nabokov'u atladığı için eleştirildi.



Yazarların internet tutkusu

İnternet çağı hayatımızın her alanında kökten değişiklikler yaparken kuşkusuz edebiyat dünyasını da es geçmedi. E-kitaplardan dijital alandaki üretimlere, son yıllarda edebiyat adına internet kaynaklı çeşitli yeniliklere şahit olduk. Özellikle sosyal medyanın getirdiği iletişim olanakları kimi yazarlara yepyeni, deneysel bir evrenin kapısını araladı.



Yirminci Yüzyılın Şemsiyesi: Joycegillerden Will Self

20. yüzyılla birlikte, insanlığın da en gösterişli yüzyılı başlamış oldu. Ülkelerin, ideolojilerin, insanların, nesnelerin, doğanın vd her şeyin dönüştüğü, çarpıştığı, dağıldığı, yayıldığı, çoğaldığı bir yüzyıldan geçtikten sonra, bugün 21. yüzyılda hala geçtiğimiz yüzyılın getirip götürdükleri üzerinden ömrümüzü sürdürüyoruz. Edebiyat alanında 20.



Kelebek Etkisi // Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen kadınlarımız

Kelebek hiç olmadığı kadar düşünceli görünüyordu o gün. “Ne bu halin?” diye sordum. Derin bir iç çekti. “Bak, bu ay sözüm ona Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz ama kadınlara uygulanan şiddet hiç bu seneki kadar rahatsız etmemişti beni. İşte kısa bir süre önce Sarai Sierra’nın öldürülmesi, Samatya’da yaşlı kadınlara yapılan saldırılar…” dedi.



Kararsız Okur: Benim romanlarım, benim sinemalarım!

1902 yılında George Melies'in bir Jules Verne uyarlamasıyla başlıyor sinema-edebiyat ilişkisi ve sinema ya da edebiyat ölene kadar devam edeceğe benziyor. Yani öyle sanıyoruz ki, dünyanın sonuna kadar! Edebiyat sinemanın kuşkusuz temel beslenme kaynaklarından biri. Öyle ki, bir liste yapmaya çalışsak, altından kalkmamız mümkün değil.



Dünyadan // Çevirdikçe çevrilemez hale gelen yapıtlar

Devasa ve kompleks yapıtlara karşı hastalıklı bir hayranlığım var sanırım. Mutlaka okuyup anlarım diye değil; içine tıpkı bir rüya ya da kabus gibi girip, görebildiğim kadarında dolandıktan sonra bulunduğum yerde kitabı kapattığımda öyle ya da böyle değişmiş olduğumu hissettiğimden...



Gölgede Kalanlar // Hangi Bond, James Bond mu?

Eğer modası geçmiş bir Bond’dan söz etmek gerekiyorsa, sanırım büyük bir çoğunluğun aklına ilk gelen “bond tipi çanta”lar olacaktır. Ne de olsa artık neredeyse kimse taşımıyor o bir zamanların vazgeçilmez sanılan çantalarını.



Sinema // Şairsiz Şiir

New Jersey eyaletinin sıradan bir kenti Paterson. New York’a çok uzak bir mesafede değil ama onun spot ışıklarından hayli uzakta. Durağan bir taşra kenti. Şelaleleriyle, bir de Amerikan şiir tarihine geçmiş şairleri William Carlos Williams’la övünüyorlar.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.