Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar



Sahip Olduğumuz Kitaplar Yazılmamış Hayat Hikayemizdir...

Geniş kütüphanelere sahip olan insanlar, “kütüphane sahibi” olmanın gerçekten ne anlama geldiğini en iyi bilenlerdir. Bilhassa bir şehirden başka bir şehre taşınmak söz konusuysa kütüphane sahibi için olmasa da kütüphanenin nakli onu taşıyanlar için bir işkenceye dönüşebilir.



Karşılaştırmalı Eleştiri // "Tarih içinde Öykü içinde Tarih"

Bir zaman önce, tarihi romanlar etrafında dönen hararetli bir tartışma vardı.



KuşBakışı // Ercan Kesal'ın masasından

Yazar, yönetmen, oyuncu, senarist, doktor… Ercan Kesal’ın çalışma masasından kalkmaya pek vaktinin olmadığını düşünüyorduk. Nitekim, yine tam da bir çalışmanın ortasındayken, “fotoğraf okumaları” olarak nitelendirebileceğimiz özel bir kitabın hazırlık sürecinde ziyaret ettik kendisini.

 



Coupland ve şürekâsı

Karanlık günlerde kitapları derinlemesine okuyamaz hale geldiğimi fark ettim bir süre önce. Kendi hayat meselelerim bir yana, dünyadaki çatışma hallerinden toplumca etkilendiğimiz zamanlarda, dikkatimin boyu epey kısalıyor. Daha gençken bu kadar içe kapanmazdım, yine afallardım ama bir süre sonra kallavi bir kitaba, diğer her şeyi dışarıda bırakarak yoğunlaşabilirdim.



Kurt Vonnegut'tan öykü yazmanın püf noktaları

Kurt Vonnegut’tan söz etmeden 20. yüzyıl Amerikan edebiyatından söz edemezsiniz. 21. yüzyıl yazarlarına gelince, onlar arasında Vonnegut’tan etkilenen öylesine çok yazar var ki, 21. Yüzyıl edebiyatında da onu es geçemezsiniz!



KuşBakışı // Mine Söğüt'ün masasından

Havaların ısınmaya başladığı şu günlerde, masa başında kapalı yerlerde zaman geçirmek giderek güçleşiyor. Dolayısıyla kısa bir süreliğine de olsa İstanbul’dan kalkıp Bodrum’a gitmek konusunda çok kolay karar verdik ama masa başından vazgeçmedik yine de. Üstelik Mine Söğüt’ten sonbaharda, yani havaların yavaşça soğumaya başlayacağı dönemde çıkacak yeni bir roman müjdesi de aldık!



Huzursuz dünyamızdan Kuzey’in ıssızlığına; koltuktan kalkmadan

Huzursuz dünyamızda, kendimize mutluluk getiren bir kişi ya da bir yer bulamadığımız vakit, bunca şiddet ve keder dalgasının arasında boğuluyormuş gibi hissettiğimiz bir hayat sürdürüyoruz.



Bu dünya bitti, kalk Mars'a gidelim

Avrupalı denizciler okyanusa açılarak –tesadüf eseri ilk adımda– keşfettikleri uzak diyarların tarihini silah zoruyla hiçe sayıp kendi kültürlerini dayatırken, anakıtaları muazzam iktidar savaşlarına, din çatışmalarına, mezhep kavgalarına sahne olmaktaydı.



Ruhumuzdaki yaralar

"Niye beni görmeyi istedin? Ah, beni görmek isteyen akılsız Christine! Öz babam bile asla görmemişken ve beni görmemek için annem bana ilk maskemi armağan etmişken!" Maskesini zorla indirdiğinde, Christine'ye böyle yakarıyor operadaki hayalet. Şüphesiz bu maske bir metafor değil. Beyaz maskenin hayaletin yüzünden zorla çekildiğini hepimiz görüyoruz çünkü.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.